Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


GERİYE KALANLARLA


Cuma günü bizim okulun oralara yolum düştü. Artık yerinde gençlik zamanlarından kalma rüzgarların estiği bir otopark olan bu alana başımı uzattığımda, yıllar önce ?yeşil kapıdan? içeri giren bir çocuğun hayali karşıladı beni. Eylül sıcağında füme rengi, incecik kumaştan yapılmış yazlık forması yerine, gri jilesinin içine giydiği bembeyaz gömleğinin üzerine bordo kravatını bağlamış, yetmemiş kenarı biyeli bordo ceketini de giymiş, o da yetmemiş bir de bordo kepini takmış bu çocuğun, törenden sonra Mr. Ayas tarafından yuvarlak merdivenin üst kısmındaki tören balkonuna davet edilip de ?İşte okulumuzun forması bu şekilde, bu arkadaşınız gibi giyineceksiniz hepiniz de? dediğinde yüzünde güller yeşerten okulun ilk gününden, nice bayramlar geçirerek mezun olduğu son güne kadarki yılları geçti gözümün önünden. Sessiz, sedasız kutlanan bayramların yaşandığı böylesi bir zamanda en iyi hatırladıklarım oldu 29-Ekim ve 19-Mayıs tarihleri.

Ekim´in yirmisinden hemen sonra başlardı bando takımı önde yürüyüş korteji arkada yemekhanenin önünde hizaya girip, ?uygun adım marş? komutuyla birlikte büyük palmiyenin yanından kıvrılıp okulu dört döndüğümüz Cumhuriyet Bayramı provaları. Pencerelere dizilmiş küçüklerin hayran bakışları arasında teneffüs zili çalana kadar yürürdük böyle günlerde. Ta ki jilet gibi formalarımızı giyinip, beyaz eldivenlerimizi takıp, erkenden okulda buluşacağımız 29-Ekim sabahına kadar. Geçit törenlerinin yapıldığı alana doğru bayrak, flama, bando ve kortej, kapıdan çıkmamızla birlikte başlardı adımlarımızdaki ahenk. Hele Kuruköprü´den, Dörtyolağzı´na oradan da Atatürk Caddesi´ne doğru ilerlerken aynı güzergahı kullanan, lame sırmalı mavi ceket ve beyaz pantolonlu formasıyla aklımda yer eden bando takımıyla Motor Meslek Lisesi ve Erkek Lisesi öğrencileriyle rast geldik mi onların borazanıyla bizim trampetlerimizin sesi karışırdı birbirine. Geniş caddeye büyük bir vakarla girdiğimizde iki yana dizilmiş insanların övgülerini hissederdik . Hangi marşla Belediye Binası´nın oraya gelirdik hatırlamıyorum ama hem majör elindeki asayı havaya atıp, tutarak hem trampetçiler sağ ellerindeki bagetlerini yukarı doğru kaldırarak hem de bizler başımızı sağ tarafa çevirerek selamlamayı tam protokolün önünden geçtiğimiz zamana denk getirirdik.

Hemen başında yazılıların tamamlandığı, on dokuzu geldiğinde okullara bitti gözüyle bakıldığı, bu arada bayramda giyeceğimiz kıyafetler için ölçülerin alındığı, provalar için bu kez stadyuma gidildiği Mayıs ayı geldiğinde ise heyecanımız katmerleşirdi. Havaların iyice ısındığı, gençliğin bahar açtığı böyle zamanlarda okul saatleri içerisinde doluştuğumuz servislerin hedefi, genel provaya kadar çalışmalarımızı yaptığımız küçük stat olurdu. En sevdiğimiz şeydi bu sırada Gençlik Marşı´nı söylemek.  Mikrofon başındaki beden öğretmenimizin ?hop, bir, ki, hop? sesiyle birlikte başlardı her şey. Kendimizi müziğe bırakarak bize öğretilen hareketleri tekrar eder dururduk saatlerce. Arada bir mola verildiğinde, dışarıdan aldığımız limonlu eskimolar elimizde, kağıttan şapkalarımız başımızda, terden üzerimize yapışan penyelerimizle çimle karışık toprağın üzerine oturup serinlemeye çalışırdık. Kısacık, beyaz pileli eteklerimiz ve kırmızı bluzlarımızla bayram sabahı Valiyolu´nda buluşacağımız, Atatürk´ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı´nı kutlayacağımız 19-Mayıs gününe kadar. Tüm okulların sırayla stada girip de tribünlerin alkışıyla ve Belediye Bandosu´nun çaldığı marşlarla geçit törenini tamamlamasının ardına ?Ey Büyük Ata. Varlığımızın en kutsal temeli olan, Türk İstiklal ve Cumhuriyetinin sonsuz bekçisiyiz? diye başlayan Gençliğin Atatürk´e Cevabı´nı hep bir ağızdan söylediğimizde yer, gök inlerdi. Yeni Kolej, Adana Koleji ve diğer özel okullarla birlikte kocaman statta yerlerimizi aldıktan sonra akrobatik hareketler eşliğinde yaptığımız dans gösterimiz sırasında ise toprak altımızdan kayardı adeta.

Böyle olurdu lise yıllarımızda coşkuyla katıldığımız bayramlar. Türkiye bana emanet gibi hissederdim, omuzlarım daha da bir dikleşirdi o zamanlar. Hiç tahmin edemezdim ki yıllar sonra hem umutlarımızla koşturduğumuz hem de bir zamanlar büyük bir coşkuyla kutladığımız bu bayramlarımızın sadece tadını ve anılarını yakalayabileceğim yıkık, dökük bu bahçenin önünden ayrılırken omuzlarımın düşeceğini. Geriye kalanlarla eve dönerken çok iyi biliyordum ki gün geçtikçe azalanları elimizde tutmaya çalışırken yükümüz daha da ağırlaşacaktı.

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04