Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


ÇANAKKALE GEÇİLMEZ


 Biri kucağımda bebek diğeri eline sımsıkı yapıştığım ilkokul ikinci sınıftaki kızlarım ve eşimle birlikte toprağa basmaya kıyamayıp da attığımız her adımda dualarımızla minnetimizi, şükranlarımızı nasıl sunacağımızı bilemediğimiz o gün, iki yaz yaşadığımız Çanakkale´de şehitlikleri ilk ziyaretimizdi. Ve biz sonraki yıllarda dilimizden hiç düşürmeyeceğimiz,

1915´te düşman donanması tarafından ateş altındayken çok az sayıda askeriyle birlikte Seddülbahir´de cephede olan Bigalı Mehmet Çavuş´un vatan savunması sırasında düşman askeri çıkarma yapmadan hemen önce askerlerine ?Üzerine bastığımız toprak ata yadigarımızdır, vatanımızdır, namusumuzdur? diyerek konuşma yapmasını. Saatlerce süren çatışma sırasında askerleriyle birlikte sürekli yer değiştirerek ateş etmesini ve böylelikle düşmana sayılarının olduğundan daha çokmuş izlenimi vermesini. Bu nedenle düşman askerinin tamamının karaya çıkamamasını. Çıkanlara da tüfeği bozulan Mehmet Çavuş´un istihkam küreğiyle saldırmasını. Yaralanan Bigalı Mehmet´in avuçlarının içinin kürek sallamaktan paramparça olmasını. Buna rağmen köyüne değil de cephedeki arkadaşlarının yanına dönmesini. Çanakkale Savaşı´nın adı duyulan ilk kahramanı olması sebebiyle her Türk askerine onun kahramanlığından esinlenilerek Mehmetçik denmesini,

Ana ben gidiyom düşmana karşı dediğinde ardına yakılan ağıttaki kızların gözünü yaşlı bırakan onbeşlilerden bile daha küçük, 12 yaşında şehit olan Seyfullah´ı. Çanakkale Lisesi´nde okuyorken annesine yazdığı mektupta ona kavuşacağı için sevindiğini söyleyen bu kahramanın satır aralarında ?Mektebimizi alıyorlar, hastane olacakmış, bizi de İstanbul´daki mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu da askerlik hizmetine gidiyorlar, büyük sınıflar da gönüllü yazılacaklarmış. Bugün Türkçe hocamız sınıfa geldi, veda etti, bize; zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılandan kutsi olduğunu söyledi. Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarından askerler geçiyor. ?Çanakkale içinde aynalı çarşı? türküsünü söylüyorlar. Buraları bombardıman edeceklermiş. Görmek isterdim ama buradan ayrılacağız ve size kavuşacağım ben? diyerek dile getirdiği umudunu,

Anasının askere gönderirken kafasına neden kına yaktığını bilemeyecek kadar küçük Tokatlı Kınalı Ali´yi. Ailesine yazdırdığı mektupta kendisini merak etmemelerini, onlar var oldukça düşmanın bir adım dahi yaklaşamayacağını söylerken, ?Anacığım kafama kına yaktın ama sakın kardeşim Ahmet´e de yakma, burada komutanım ve arkadaşlarım bana hep bunu sordular? diyerek altına ilave ettirdiği nottaki masumiyeti. Kendisi de dahil bölüğünde kimsenin sağ kalmadığı Gelibolu´ya gelen ve ?Oğlum Ali, öküzü sattık, tarlayı onun yerine ben sürüyorum artık, paranın yarısını sana yarısını da cepheye gidecek kardeşine veriyoruz. Komutanına ve arkadaşlarına da söyle bizde üç şeye kına yakılır; gelinlik kıza, ailesine, çocuklarına, kurbanlık koça, Allaha, askere gidecek gence, vatana kurban olsunlar diye? yazan anasının mektubundaki acıyı,

Arkadaşlarının etrafa yayılan bedenlerini gördüğünde ayakta kalan tek topa gözü takılan Balıkesirli Seyit Onbaşı´yı. Dahasonra Atatürk´e yaptığı konuşmada ?Allahın izniyle komutanım o anda çam kütüğü gibi geldi? diyerek anlattığı 275 kiloluk mermiyi, iki metre yükseklikteki topa yerleştirmek için kaldırıp taşımasını. Boyun damarları parmak gibi fırlamışken düşman zırhlısına isabet ettirdiğindeki sevincini. Yıllar sonra köyüne döndüğünde yoksul bir ormancıyken bile bu kahramanlığını kimseye anlatmadığını. Atatürk´ün direktifiyle bağlanacak maaşı kabul etmeyecek kadar gururlu olduğunu.

Topu örtmek için cenazelerden kaput tedarik etmek isteyen ve 14/15.5.1915 tarihiyle ?Sol Cenah  Kumandanlığı´na, Kanlısırt. Efendim; Topun üzerine yapılacak koruma bölümünde kullanılmak üzere (ateş anında titremeden dolayı topun üzerine toprak yağmasını önlemek için) cenazelerden kaput tedarik etmek için bir iki adam çıkardıysam da kaput bulamadılar. Şayet varsa beş adet boş çuvalın bu yazıyı getiren ile gönderilmesini rica ederim efendim? diyerek yazdığı notu Dağ Şnayderi Teğmeni Ahmet Kemal olarak imzalayan gözü pek yiğidi,

Onlar emaye kaplardan yer içerken Türk askerinin toprak kaptan o da bulursa yediğini içtiğini, çarıkla katıldıkları bu savaşta en çok ayağından yaralandığını çünkü düşmanın nasıl atılırsa atılsın daima sivri ucu yukarıda kalan demirlerden yere attığını, sırf bu sebepten kaybımızın 7-8 bin asker civarında olduğunu uzun uzun konuşmuştuk. Silah, mühimmat olarak kendisinden kuvvetli olan karşı cepheye rağmen inanılmaz bir iman gücüyle savunma içinde topraklarımızı vatan yapan tüm Mehmetleri bir kez daha saygıyla anmıştık.

Ve dünya tarihine bir ülke savunmasının ve yokluklar içindeki bir zaferin damgasını vuran Çanakkale´nin neden ve nasıl geçilemediğini, Anafartalar´da, Conk Bayırı´nda vücudunu siper eden Mustafa Kemal´in askerlerini, vurdukları düşman gemisinden denize düşen askerlerin yaralı kurtulabilmeleri için top ateşini keserek göstermiş oldukları insanlığı, bu bilinçle Gelibolu´da yan yana yatanların Atatürk´ün önderliğinde ülkemizin kaderini çizdiklerini hiç unutmadık. Siz de unutmayın, hep hatırlayın. Ulusal bilincin, kurtuluş mücadelesinin önsözü olarak bir şeref madalyası gibi göğsümüzde taşıyacağımız bu zaferin anısını daima yüreğinizde hissedin.

 

YAZARLAR

  • Salı 29.2 ° / 15.4 ° Güneşli
  • Çarşamba 30.5 ° / 16.6 ° Güneşli
  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    9679,80%-1,37
  • DOLAR

    32,40% 0,03
  • EURO

    34,46% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2487,23% 0,18
  • Ç. ALTIN

    4085,85% 0,00