Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


MEMLEKETİN ÇINARLARINA


Bugünleri görseydi ne düşünürdü bilemiyorum ama Sait Faik ?Çınarlarına kargalar üşüşmüş memleketin? demiş dizelerinde yıllar önce ülkenin o zamanki haline bakarak.

Bugün o haldeyiz ki, niyetlerinden şüphesiz emin olduklarımızın içlerini boşaltarak kullandıkları ?barış? ve ?anaların gözyaşları? diyerek getirdikleri noktanın içler acısı sonuçlarını yaşıyoruz. Lafımız onlara değil. Hele ?anaların gözyaşları dursun? derken çiçeklerle süslediğimiz hayatlardan kan bahçesi yaratanlara hiç değil.

Yangın yerine dönse de ruhları güçlerini akıllarından aldıklarına inandıklarıma. Çınar ağacı uzun ömürlüdür, kalıcıdır, yaprakları zarar görse de dayanıklıdır. Kadınlara benzer. İşte bu yüzden sözümüz,

 Doğrudan kadınlara.

Ana olana, olmayana. Bırakın gözyaşını, bir evlat için canını sakınmayanlara. Büyüttükleri fidanlarla sevginin yolunu açanlara. Bir çocuğun elini tutmanın mutluluğunu tadanlara.

Hem de erkeklere.

Ama yüreğiyle doğuranına. Cana can katmayı yaşayanına. Ortak olanına, halden anlayanına. Yani adam olanına.

Biz değil miyiz?

 Daha ilk anda bir canın ömrümüze kattıklarıyla çoğalan. Her türlü güçlüğe, zorluğa karşı mücadele gücü kazanan. Yıkılıp, yenilip yeniden ayağa kalkmayı başaran. Zayıf hallerimizle de olsa, dimdik durabilmeyi deneyen. Sevmenin sorumluluğundan yana olan. Bir yaşama yön verirken geri dönüşü olmayan yollardan uzak duran. Korkularımızın artık kendimizden değil canımızın parçaları için olduğunu fark ettiğimizde uykularımız kaçan. Yapamam dediklerimizi yapan. Yıkılacağını bildiğimiz kumdan kalelere rağmen her gün yeniden daha sağlam olanlarının temelini atan. Yıkılmasın diye rüzgarların, dalgaların önüne geçen. İlk adımlarında ellerinden tuttuklarımızın, son adımlarımızda yanımızda olacağının hesabını yapmayan. Kendimizle ve hayatla ?barışık? olmamıza sebep bu sonsuz sevgiyi yaşayan.

Bu kadar zor olmamalı!

Nefretten beslenenlerin cehenneme çevirdikleri bir dünyaya rağmen barışın göğünü geniş tutmak. Saklambacın, körebenin oynandığı zamanlardan kalma huzurun özlemiyle başka oyunların ortağı olmamak. Gelecek hayallerinin en çok yakıştığı çocukların umutlarını kırmamak. Zamanla kaybetmemek için zamana rağmen yaşatabildiklerimizi korumak.

 En iyi sizler bilmez misiniz?

Anadolu´nun kaybolduğu sanılan türküleri vardır. Onların her dizesinde bir bebeğin oksijenle ilk temas ettiği andaki çığlıkları yer alır. Bir de içlerinde yeşerttikleri canı hayatın kollarına bırakmak için o bağdan kopartmak durumunda kalan analarınki. İşte o anda kutsaldır gözyaşları. Bebek ağlar, ana ağlar. Yepyeni bir yaşamın sebebi rahman ağlar. Bu masum zamanların türküleri hiç yok olmaz. Ne zaman ki bir halay kurulur, halay başı eline bir beyaz mendil alır, davul vurmaya başlar, ne zaman ki yas zamanlarında yıkık gönüllerden çıkan feryat ortak ağıta döner, o zaman canlanır yeniden, hep bir ağızdan söylenir.

Bugünden başlayan yeni bir gelecek yazabiliriz. Yeter ki bir olalım, akıllı olalım! Ve,

Öyle evlatlar yetiştirelim ki, kendi haklarının yanında bir başkasınınkini de baş tacı yapsın.  Özgürlüklerden bahsederken kimseninkine göz koymasın. Değerlerinden edindikleriyle dokunabildikleri her şeye sevdalarını katmayı da öğrensin. Yaşamak da bize düşer analar yaşatmak da. Üzerimize yüklenen, altında belimizin büküldüğü her yüke rağmen. Kaldıramayacağımız tüm ağırlıkların, acıların sabrımızı, gücümüzü sınamasına rağmen. Beşiğin, ninninin, masalın, suyun, toprağın, kuşun, baharın yandığı bir dünyada bir ağızdan türkü söylemek de bize düşer, ağıt yakmak da.

 

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05