Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


BİZE BOL BOL ZİYA KUCAKLA GETİR


İnsan-ı kamil olmaya gerek yok, erdemdir bir insanı insan yapan, ne akıl ne de izan. En önemli farktır bu, bizi diğerinden ayıran.

Geleceğin yollarına döşenmişse haksız kahramanlıklar, dünden ne farkı var ki, ruhlara yapışmış zaten bir kere erdemsiz yamalıklar.

Ama ne gidecek yerimiz var ne de sarmalı bizi başka kollar. Öyle ya da böyle öğrenmeliyiz ki, kalmalı bu diyarlarda, döşenmeli fazilete giden yola en ince taşlar.

Ne köklerimizden uzağa gitmeyi seçmeliyiz hayal kırıklıklarımızda ne de başka bir yerde kök salmayı. Küçük duraklarda nefes alıp yaprak açtığımız yerin toprağına gömelim yine ayaklarımızı.

Farkında olup da kalanlardan olmaktır çabalamanın adı, yenilse de galibiyettir bazen haklı olduğuna inanmanın gönüllerde olan tadı.

O yüzden ne gidenlerden olmalı ne de vazgeçenlerden, elbet gün doğacaktır, yorulsak da, yılsak da, güneş vazgeçmemiş ki gecenin sonunu beklemekten.

 Her beynin kıvrımlarında dolaşanı elimize alamadık, her iki kaburga arasında atana yar olamadık ama aynı toprağa gömdük ölülerimizi, üzerinde biten çiçekle sevdik dirilerimizi.

Burada öğrendiysek hayatın pahasını da, paha biçilemezliğini de kabul etmeliyiz ki ne her güne hükmümüz geçer ne de öteleyemediğimiz geceye. İsyan geldi mi gönlümüze sözümüz önce olmalı hep kendimize.

Gidecek çok yolumuz da olsa her yere, iki elimizin arasında başımız, düşünsek de derine, burnumuz ilk burada sızladı, gönlümüze düşen sevda acemiliğinde.

Ufaktan düşüyorken yapraklar dalından, sevdiklerimiz döküldü avucumuzun arasından. Ne fırtınalar kattı önüne toprağı ama biz bu ülkede öğrendik gözümüze kaçan tozun yalnız olmadığını.

Bir sofranın zenginliğinden ziyade, bir lokmanın ucunu paylaşana, sözünden, gözünden sakındıklarımız olsa da, bir derde göğüs kafesini açana, burada rastlamadık mı dallarımızda kurduğumuz yuvalarda?

 Hakkın gücünün iziydi aradığımız adaleti almıştık omuzlarımıza. Herkes herkesi sevmese, her akıl kendini beğense de, yetmeyeceğini bilsek de inandıklarımıza.

Ne yalanından korktuk, ne yüzünün rengindeki umutsuzluktan. Bir kıymet bilenin duasında vardı belki de binlerce teşekkürün ucundaki yaradan.

Yorgunluğumuzda, yenikliğimizde kayıp gitse de üzerimize örttüklerimiz, ne yine de vazgeçtik, yastığımızın altındaydı hep yıldızımız ne de güneşsizdi düşlerimiz. Şaşırmaktan alıkoyamasak da kendimizi çaresizliğe gitmemeli  vazgeçişlerimiz.

Hep öyle olmadı mı, tam söndü dediğimiz anda yıldızlar, aslında belki de bir dileğin fiyonguna doğru kayarlar.

Kaybettik dediğimiz her şey bir kilidin ardındaki kapının eşiğindedir belki. Bazen buldum sandıklarımızın ise gerçekte kayıp oldukları fark edilmeli.

Aynı anda hem severken hem de gerçeğinden yandıysak, kalmayı seçmeli. Kalıp da mücadele ederken, sağlam omuzlarda güven veren bir tepecik olmayı, aşılamayacak karlı dağlar olmaya yeğlemeli.

Biz bu ülkede öğrendik gerçek olmayı, ne hayallerden uzak ne de rüyada. Dileğimiz çoğunlukla başarabilmekti insan kalmayı, gülüşler hep yarım kalsa da.

 Akıl yetmese de çoğu zaman her şeyi anlamaya, bilmeli ki insan, kimi zaman bir tek atımı yetiyor bir yüreğin, birlik ve beraberlik gelecektir üstesinden her şeyin.

Yeter ki emin olalım biz kaybolmazsak hiçbir zaman kaybetmez hakkın, hukukun, vicdanın sesi. Şimdi tam zamanı Tevfik Fikret´in,

?Bize bol bol ziya kucakla getir.? diyenler yükselmeli.

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00