Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


BÜYÜLÜ PERDE


Toplumların olduğu kadar kentlerin de ortak değerleri ve kültürleri vardır. Ve hatta günümüzde bu özelliklerle markalaşma dünyada önem kazanmaktadır. Adana da sıcağıyla, -artık kalmasa da pamuğuyla, portakal çiçeğiyle, kebabıyla, şalgamıyla, sanatıyla, sanatçısıyla adını dünya markaları arasındaki yere yazdıracak kadar kıymetli ve donanımlıdır. Festivaller, karnavallar, yarışmalar da insanlara, toplumlara, şehirlere, ülkelere bir arada bulunmanın, aynı coşkuyu yaşamanın, yaşatıyor olmanın bulunmaz fırsatlarının sunulabileceği organizasyonlardır.

Emek koyanların uzun uğraşlarla hazırlandığı, 19-25 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek 23. Uluslararası Adana Film Festivali´nin başladığı, değerli sanatçı Tarık Akan´ın anılacağı, uzun metraj yanında son yıllarda daha da ilgi toplayan kısa metrajlı filmlerin de yarışacağı, aynı zamanda Öğrenci Filmleri Yarışması, Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması, Adana Konulu Senaryo Yarışması, Engelsiz Film ve Kısa Film Atölyesi´nin yer alacağı, Çukurova´dan dünyaya açılan pencere söyleşisi ve belgeseli ile dünya sinemasının Türkiye´deki ilk gösterimlerinin izleyiciyle buluşacağı, Eski Türk Filmleri ve 45´likler sergisinin düzenleneceği bir haftaya başladığımızda, altın kozanın tüm renkleriyle süslediği bir gökkuşağının altından geçiverdim.

?Bizim Aile? samimiyetinde, ?Canım Kardeşim? duygusallığında, ?Neşeli Günler? içtenliğinde, ?Mavi Boncuk? dürüstlüğünde yaşanan yıllardı. İnsanların, farklı kültürlerle bir arada durduğu zamanlardı. Uçsuz bucaksız gibi görünen pamuk tarlaları vardı Adana´da. Beyaz altın da denen kozaların ilk mahsullerinden bir dal konurdu salondaki vazolara. Orhan Kemal´in anlattığı öte yakanın tozlu sokaklarına belki uzaktık ama küçük mahallelerin taş kaldırımlarından dünyaya açılan pencerelerimizdi sinema.

Tarık Akan ilk aşkımızdı, Türkan Şoray canımızdı. Perdenin öbür ucunda değil, her biri evlerimizden olandı. Bir gün ulaşmayı umduğumuz ne varsa öylesine umut dolu bakanlardı. İçimize derinden bir ?mümkün? duygusu katanlardı.

Cumartesileri yarım gün okuldan sonra elimizi tutan annelerimizle Asri Sineması ilk durağımızdı. Locadan bilet alınır, açmalar kucakta tutulur, film bitiminde yaşlı gözler saklanır, bir hafta boyunca kahramanlar konuşulurdu. Uzun yaz akşamları ise adresimiz, nerdeyse onunun yan yana bulunduğu, yazlık sinema cenneti olan Sular´dı. Alelacele yenen yemeklerin üzerine mahallece koşturulur, minderler koltuk altına sıkıştırılır, mutlaka çekirdek çitlenir, iki film arasında gazoz içilirdi. Gençliğimizdi Sun ve Arı Sinemaları. Hafta içinden plan yapılır, dershanede son dersten kaçılır, vizyondaki filmleriyle, şık fuayeleriyle, yıldızların parlattığı gecelerde ışıklı hayallere, mutlu düşlere yatılırdı.

Elimizde kalanların köklerine sımsıkı yapışacağımız zamanlardayız artık. Bereketli topraklarımızla ve tarihi geçmişimizle bizi ortak değerlerde buluşturan o perdenin büyüsüne kapılmış gerçekleriz her birimiz. Çünkü, diğer güzel zamanların olduğu gibi kent kültürünü oluşturmak amacıyla film festivalinin düzenlendiği , adına Altın Koza Film Festivali dendiği, Çukurova´nın geçim kaynağı pamuğun kozasının 1969´da sanatla buluştuğu, o tarihlerde böyle oluşumlara öncülük eden festivallerin yok denecek kadar az olduğu günlerin,- aklımız tam da ermese de şahitleriyiz.

Bu güne kadar kesintilerle de olsa devam eden, örnekleri arasında en önemlilerinden biri olan festivalimizden Altın Koza ismi kaldırılmış olsa da, pek çok şeyin geriye sadece adı kalsa da, sürmesini istediğimiz, iyi bilirdik dediğimiz ne varsa, 1970´te Umut filmiyle ödül alan Yılmaz Güney´in filmde kullandığı at arabasıyla ve peşinde hayranlarıyla şehir merkezinde tur attığının anlatıldığı zamanlardaki görkemiyle sürmesi gerektiğine inancı tam olanların bilincindeyiz.

Çünkü bugün pamuğun gittikçe uzaklaşan kokusu kaldı burnumuzda. Sinemalarımızın ise bir ömre sığan anıları var yalnızca yüreğimizde. Bizi biz yapan değerlerimizden bir yere gitmiş değilizdir belki hiç birimiz ama şimdi olmayanadır hasretimiz. Tıpkı o filmde söylendiği gibi artık bizim de dilimizdedir kaybettiklerimiz; ?Bir sarmaşık olsaydım, sıkıca tutunsaydım bir yere. Sökülüp atılmasaydım, köklerimi salsaydım derinlere. Bir sarmaşık olsaydım, dolasaydım gövdemi döne döne.?

 

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04