Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


VAV

Haftasonu olmasına rağmen erken bir sabaha uyandım yine, çay demliyorum mutfakta. Çocuğunun en sevdiği kahvaltıyı hazırlamak üzere olan anne mutluluğunu geçirmişim üzerime sabahlık yerine. Bi' taraftan da kulağım haberlerde. Görme engelli bir anne adayınd


Kafamı çevirdim televizyona. Brezilya'da doktor muayenesinde bir genç kadın , aynı anda hem ağlıyor hem gülüyor hem de ona bebeğinin kime benzediğini soruyor. Yavrusunu sadece kalbinin gözüyle görebileceğini bilen bir anneyi düşünün. Ama doktor ona henüz doğmamış yavrusunun ultrason görüntüsünün üç boyutlu çıktısını hazırlamış. Üç boyutlu yazıcı sanal ortamda tasarlanmış herhangi şekildeki bir üç boyutlu nesneyi katı formda basabiliyormuş. Görme engelli anne, doğmamış yavrusunun görüntüsünün olduğu bu formu eline almış okşuyor, dokunuyor, hatlarını keşfetmeye çalışıyor. Bu öyle bir andı ki, çayın buharında neler demledim.

Bir çan eğrisi gibi düşündüm hayatı. Aynı anda iki zaman dilimine gittim. Annemin beni okşadığı zamanlardan, kendi çocuklarımı okşadığım zamanlara. İnsan anne olunca tüm dünyayı içine alabilecekmiş gibi hissediyor. O kadar güçlü. O sonsuz güzellikteki sevgiyi yaşamayı o kadar çok istedim ki ben de. Yedi yıl arayla kucağıma aldım iki yavrumu. Her çocukla bir anne de doğuyormuş, anladım.Hazırlandım bir yaşamı ilmek ilmek dokumaya. Kitaplar aldım okudum, müzikler dinledim, doktorumla konuştum, tecrübeli anneleri izledim. Bir anı defteri aldım en önce. Onları ilk hissettiğim andan itibaren, okula başladıkları zamana kadar yazdım. İlk gülüşleri, ilk adımları, ilk anne deyişleri, ilk düşüşleri. Her türlü acemiliğime rağmen, ilk tekmelerini hissedip, kucağıma aldığım andan itibaren onlar benim hayatım oldu. Daha hayatımıza katılmalarına karar verdiğim zaman bile çok emindim ki başka hiçbir şeyi, kimseyi böylesine sevmek mümkün değildi. Kendimi keşfettim ben onlarla.

Kucakladım hep, sarıldım, öptüm, dokundum, koynumda da yatırdım, emzik de verdim, çıngırak da salladım. Her kucağıma aldığımda küçücük birer bebeklerken alınlarını, yanaklarını okşadım. Yataklarına yatırdığımda şefkate, sevgiye doymuş olarak kendi başlarına uyudular. Gittiğim her yere kucağımda taşıdım. Bir gün ninni eşlik etti uykularına bir gün masal. Oturmaya başladıkları anda masada yerlerini aldılar. Konuşmamız gereken ne varsa fikirlerini aldık. Düştükleri anda canımız daha çok yandı ama birlikte kalktık. Okula başladıklarında sanki okumayı aynı anda yeniden öğrendik. Kırıldıklarını anladığımızda birlikte onardık. Hatalarımızı, yanlışlarımızı birlikte düzelttik. Yönlerini bulmaya çalışırlarken önlerine serdiğim yollarda onlara olan güvenim vardı. Kanatlarını parlatırken uçmaya hazır hale geldiklerinde tüylerinde sevgimin izi vardı. Hiçbir kuralın geçerli olmadığını öğrendim annelikte. Sadece çok severek en büyük sorumluluk olduğuna inandığım bir insan yetiştiriyor olmayı hissettim.  Onlarla büyüdüm , öğrendim, anladım ben de. Sonsuz bir sevginin tek mutluluğunun böylelikle yaşandığını ve bunun bir insan hayatına katılmış en büyük cennet olduğunu keşfettim. Onların gözündeki mutlulukta, dilindeki teşekkürde ömür boyu sürecek bir cennet bahçesinde koştum. Her anne gibi.

Tıpkı bir zamanlar annemin de koştuğu gibi. Onun da bir zamanlar can bulduğu kutsal cennette dokunduğu yosunların huzuruyla. Yaşamın devamlılığının sonsuzluğunda. Ölümle doğmak gibi bir gerçeğin olduğu evrende ağzımdaki onun kutsal çeşmesinden akan o en güzel tatla. Hala saçlarımda dolaşan parmaklarının sıcaklığıyla. Biliyorum ki hep izleyen gözleriyle. Göremediği özlemlerinin mutluluğunu yaşadığına inandığım bulutların arasında. Sırtımda hep hissettiğim güvenle. Elbette günün birinde aynı özlemlerle her birimizin dolaşacağı o çok uzaklardaki maviliklerde, beyazlıklarda. Yaşamın bir çağlayan gibi coşup, akıp, gideceği o yöne doğru bir son varmış gibi görünse de yok olan bedenler yerine var olan canların sevgisiyle.

Vav” harfi var, biliyorsunuzdur, duyardım ama anlamını yeni öğrendim. Anne karnındaki bebeği simgeliyormuş. Yani yaşamın, evrenin, canlılığın başlangıcını ve aslında sonsuzluğunu. Ve bu bir anne ile bebeği arasındaki sevgiyle sembollendirilmiş. Ölümün kıyısında dolaşmış, ona tanıklık etmiş ve yaşamın sonsuz güzelliğinin hep farkında olan, sonsuzluğun gücüne inanan insanların en güvendiği duygudur sevgi. Bu sevginin tek sıfatı var bana göre, en katıksız, en sonsuz, en saf, en çıkarsız, en güçlü.  ANNE.  Her nerede olurlarsa olsunlar tüm anneleri, yüreklerinde annelik duygusunu hisseden tüm kadınları, her nerede olurlarsa olsunlar tüm evlatlar adına sevgiyle öpüyorum. Anneler Günü'nüz kutlu, mutlu olsun.

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22