Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


OYA EVİ


/resimler/2016-5/30/0932417511902.jpgUlucami´de dua edip, Ramazanoğlu Konağı´nda tarihi kokladıktan sonra caminin eski tevhidhanesi (tespih çekilen yer) olduğu düşünülen yere doğru giderken ?adı bile ne güzel? diye düşünmüştüm. Ahşap takalı pencerenin önündeki mindere oturmuş, elindeki ipi parmağına dolayıp, ayağında salladığı bebeğine ?yazması oyalı, kundurası boyalı? türküsünü söyleyen oya gözlü bir kadın belirmişti hayalimde de. Her Anadolu kadını gibi yağlığı mis gibi sabun kokan. Gelin, el emeği, göz nuru rengarenk bir dünyayla buluşturan bu kapıdan içeriye birlikte girelim.

Oyaların ilk örneklerine milattan önceki yıllarda rastlanmış ve 12. yüzyılda Anadolu´dan Avrupa´ya geçmiş olduğu tahmin ediliyor. Bugün yaşam savaşı veren iğne oyaları ise sadece Anadolu kadınına özgü bir el sanatı olmuş. Yüzlerce yıldır kadınlar bir anlam katmışlar oyalara, ad vermişler, yaşanmış ve yaşanmamış duygularını dile getirmişler. Pek çok bölgemizde var olmuşlar ama en yakınımızdaki Namrun iğne oyalarının birer name ve sözsüz konuşma aracı olarak kullanıldığı görülmüş. Mesela Torosların bazı köylerinde mor sümbül aşık kızı anlatmış. Yeni gelin, evinde belli bir süre istediği zaman istediği şekilde konuşmayı iğne oyaları ve renkleriyle ifade edebilmiş. Yeşil renkteyse oyası evinden, kocasından memnun olduğunun, sarı renkli olanı ise mutsuzluğunun ifadesi olmuş. Çakır dikeni isimli oyasıyla da kayınvalidesine ?bana diken gibi bakma? mesajını vermiş. Aynı zamanda doğadan esinlenmiş, yaşadıkları çağa tanıklık etmiş bu iğne oyaları kadınlara bir arada olma ortamı sunarak ve ekonomilerine katkı sağlayarak da hayatlarında yer almış.

İşte sevgili Nurlu Erkan da, -ki kendisi aynı zamanda ablamla aynı dönemden, bizim okulun ilk mezunlarından, çocukluğundan hatırladığı, yazmasını eline alıp iplik seçmeye giden, sonrasında kenarını oyaladıkları yazmaların bir kısmını çerçilere satan kadınların bu el emeklerini bir şekilde değerlendirmek istemiş. Güzel sanatlara ve antikaya ilgisi onu kaybolmaya yüz tutmuş bir el sanatına, iğne oyalarına yönlendirmiş. Koleksiyon ve sergi amaçlı başladığı Namrun iğne oyaları derleme ve tanıtma çalışmaları uzun zamandır hayalini kurduğu bir müze açma düşüncesiyle bütünleşmiş ve bu yönde gelişmiş.

Dört buçuk senelik bir hazırlıktan sonra sergisini sürdürülebilir kılmak amacıyla ?Oya Evi? projesini hayata geçirerek, sergi ve satışı bir araya getirmiş. Bu amaçla Namrun´da, Tarsus´ta, Adana´da bir çok kadına istihdam sağlayarak projesinin sosyal sorumluluk ayağını oluşturarak yeni nesil iğne oyalı aksesuarları ürettirip satışa sunmaya başlamış. Sergisinin en önemli parçalarından biri, Adana endemik bitkilerinin iğne oyası ile işlenmiş koleksiyonuymuş. Bu koleksiyonda Çukurova Üniversitesi Botanik Bölümü hocalarının sağladığı bilgi ve bu bitkilerin elle resmedilmiş çizimleri ile birebir işlenmiş oyaları bir araya getirilmiş. Bu koleksiyonda yüz yirmi iki adet Namrun (Çamlıyayla) iğne oyası örneği mevcutmuş. Bu sergiyi oluştururken literatür taramış, iğne oyalarını, motiflerini, bunları yapan kadınları araştırmış ve derlediği örnekleri özel tasarım mobilyalar içinde sergilemiş.

Amacı, artık klasik formunda, az kullanılan ve kaybolmaya yüz tutmuş bu değerleri gelecek kuşaklara ve yabancılara aktarabilmek, tanınmasına ve yaşamasına katkı koymak ve yeni tasarımlarla gelişimini sağlamakmış. Aynı zamanda bir başka el emeği göz nuru olan tezhip sanatının örneklerinin de sergilenmesine ve satışına yer verilmiş bu mekanda. Ne kadar zor olduğunun farkında da olsa modern anlamda bir müze kurmak gibi bir hayali de var Nurlu Erkan´ın. Bir yanda el işlerini yapan kadınların olduğu, diğer yanda bunların sergilendiği, bu yönde eğitim verilen kursların düzenlendiği, bir başka yerde de ziyaretçilerin çayını, kahvesini yudumlarken keyifli saatler geçirebileceği ?Nurlu Oya Müzesi.?

 Yazmaların ve demorların (mevlüt örtüsü) kenarına işlenmiş onlarca iğne oyasının sergilendiği camekanlar arasındaki her bir motifte o kadınların ruhlarındaki inceliği, asaleti ve hatta aşkı kattıkları hünerleri gizliydi sanki. Yavruağzı renginin zarafetine, beyazın masumiyetine, yeşilin muradına, mavinin umuduna, kırmızının ateşine yükledikleri anlam bir de. Ortadaki camlı sehpadaki küçük gözlere tek tek dizilmiş her bir oya ise adeta bir mücevher edasıyla ışıldayan çiçekler gibiydi. Her birinde adlarını bilmediğim ama çok iyi tanıdığım kadınların kıyısından vuran dalgalarla bezedikleri gönüllerinin nadideliği vardı. Bir de emekleri. Farkına varılması, hissedilmesi, alkışlanması gereken.

YAZARLAR

  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • BIST 100

    9629,68%0,85
  • DOLAR

    32,53% 0,26
  • EURO

    34,66% 0,36
  • GRAM ALTIN

    2499,23% 0,53
  • Ç. ALTIN

    4196,44% 1,04