Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


BİR HAFTANIN NOT DEFTERİ


Geldiğimden bu tarafa beni bekleyen dışarıdaki işleri sıraya koyup da peşinden koşturmaya başlayınca, kesintisiz bir haftamı aldı. Bu yazımı yazdığım Cumartesi günü yaşadıklarımdan sonra önümüzdeki haftama da mal olacak sanırım! Burada size anlatacağım kısmının ise yaklaşık iki aylık bir geçmişi var.

Bizimkilerden ?her işe, her şeye koşturuyorsun da buna mı koşturmayacaksın!? diye sıkı bir ayar, sağlam bir uyarı işitince bir hafta boyunca Balcalı´daki hastane kazan ben kepçe gittim geldim bir işten dolayı. Ben diyeyim gelmiş, geçmiş bir hikayeden siz deyin düpedüz korkudan, mümkün olduğunca uzak durmaya çalışırım hastane koridorlarından. Doktorlarla ilişkim sadece arkadaşlık boyutunda kalsın isterim. Ama sık sık da ziyaret edilmesi gerektiğini düşünürüm. Orda yaşanan her tutunma hikayesinin hayatın anlamını çoğalttığına, en güzel duygu olan umudu yeşerttiğine inanırım.

Neyse uzatmayayım bizim köydeki Mustaafendi´nin çok yıllar evvel şehre ilk geldiğinde yoğun trafikten karşıya geçerken ?gözümü yumdum geçtim? dediği gibi, gözümü yumdum girdim ben de bu hafta bu işlere. Yoğun çalışma ortamına rağmen doktor arkadaşım öyle güzel yönlendirdi ki beni, buradan da teşekkürlerimi ileteceğim kendisine, geri giden, kaçacak yer arayan adımlarıma bir canlılık geldi.

Az çok bilirsiniz hastaneleri. Sora sora yol bulurken önünden geçtiğim birimleri, ellerinde dosya muayeneye giden insanları, hastaları, yakınlarını, tüm sağlık personelini de gözlemliyorum bir taraftan. Tahmin edebilirsiniz bütün bu insanların durumunu, ruh hallerini. Çok iyi bilenlerdenim ben de! İşte sırf bu yüzden tanıyayım, tanımayayım herkese ?günaydın? diyesim geliyor her gün, onları hafifletmek istiyorum falan.

Evrak takibi yapıyorum bir taraftan, muhatap olduğum memurlara soruyorum neyi, nasıl yapacağımı. Tabii bir tek ben değilim soran, benimle birlikte o anda sırada bekleyen, yaz olmasına rağmen onlarca insan var. Bunu bir de gün içine yayın, anlarsınız hallerini. Hasta insanların ve yakınlarının duyguları zaten malum. Doktorların, hemşirelerin çalışma koşullarını da burada anlatmama satırlar yetmez, hepimiz biliyoruz üstelik. İki profil dikkatimi çekti, böylesini beklemiyordum dedirtecek cinsten, onları anlatmak istedim sizlere.

Bunlardan birisi sabahın erken saatleri olmasına rağmen hastaları tek başına çok güzel idare eden, evrak işlemlerini yapan sekreter beyefendiydi. Her gittiğimde aynı ilgiyi gördüm onda insanlara karşı. Bir taraftan telefonlara cevap veriyor, bir taraftan bizzat soranlara. İçinden çıkamadığı bir durum olduğunda hiç çekinmiyor, kendi de soruyor birilerine, hallediyor bir şekilde herkesin işini. Böylesine hazırlamamışım kendimi, şaşkınlığımdan her yanına gittiğimde bir iki kez teşekkür ediyorum. Sanırım ihmal edilmiş ona bu teşekkürler, zira o da şaşırıyor. Belli, yorgun yüzü gülümsüyor sonunda.

Cuma günü ise bir benim değil, sırada bekleyen tüm hastaların yüzünü güldüren bir diğer güzellikle karşılaştım. Arkam dönük olduğu için, önce uzun bir koridor görünümündeki salona yayılan sesini duydum sonra kendisini gördüm. ?Günaydın hepinize. Bir tek buradaki değil yeryüzündeki tüm hastalara şifa diliyorum? diyen o sesin sahibi ortalama yetmiş yaşlarında, üzerine ince merserize bluz giymiş bir hanımefendiydi ve insanları bu şekilde selamlıyordu. Minyon bedeninden ummadığınız gürlükte sesiyle hem de. Gidip sarılmak istedim, benim yapmak istediğimi yaptı diye. Tuttum kendimi tabii ama gülümsedim. Öyle bir enerji getirmişti ki salona, insanların yüzü ışıyıvermişti. Böyle bir ortamda başka neye ihtiyaç olabilirdi ki! Yetmişti hepimize onun verdiği bu gayret.

Öyle değil midir biraz da? En büyük zenginliğimiz olan sağlığımızın, en büyük kazancımız olan güzel insanlarla bir aradayken kıymetini biliyor olmak değil midir; önü ve sonu belli olan bir hayatın ortasında geçirdiğimiz yaşamlarımız? Biraz bizden, biraz başkalarından. Gördüklerimiz, duyduklarımız, paylaştıklarımızdan. Biraz teşekkür, biraz günaydın, çokça iyi dileklerden.

Güneş yerini onlara bırakmış demek ki arabanın camında yağmur damlalarını gördüğümde Balcalı´nın o çam ağaçlarının koyu gölgeleriyle dolu yolundan eve doğru dönüyordum aynı gün yavaş yavaş. Bir solak olmama rağmen yine de sol elimin acemiliğine verip,

 ?Gece yarısını geçince uzun zamandan beri,

Anlamış olmamdan gerek her gerçeği,

Uyuşuk sol elimin ucu dahi.?

diye düşünürken buldum kendimi bir haftayı da böyle bitiriyorken. ?Kaçırma? dedim bu fırsatı. Bir uygun yer bulunca indim arabadan. Toprak kokusu hafiften yayılmaya başlarken, başımı gökyüzüne, ellerimi yağmur tanelerine uzatmıştım bile çoktan.

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00