Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


İYİLİKLE KALIN


Halil İnalcık´ı kaybettiğimizi öğrendiğimde, geçen sene okuduğum söyleşisindeki sözleri vardı aklımda: ?72 kitabım var, çoğunu 80 yaşından sonra yazdım. Karamsarlık korkaklıktır. 1500 yıllık tarihimiz var, Türkiye büyüktür, canımızla, başımızla bu büyüklüğü devam ettirmeliyiz. Eğer noksanlar varsa gidermeye uğraşmalıyız. Bu devletin tarihine yakışır şekilde yaşamalı ve çalışmalıyız. Bu sıkıntılı devir geçecektir. Şimdi bir dönüm noktasında olsak da sadece Türkiye´de değil, bence insanlık son asırda istikametini kaybetti. Ama bunlara bakıp, yılmamalı, esas mesele fikir zenginliğidir. Bu memlekete ve geleceğine güvenerek çok çalışmalı? diyordu özetle.

Hayatları boyunca üretmenin güzelliğini, paylaşmanın önemini, almanın yanında vermenin huzurunu, sevilmekten ziyade sevmenin mutluluğunu ve iyiliğin değerini yaşamak, yaşatmak için, yılmadan, çok çalışmaktan yana olmayı savunanların ve buna sığınanların, ?Tarihçilerin Kutbu? ve yüz yıllık yaşam deneyimi olan bir bilim insanı tarafından cesaretlendirilmesi gibi gelmişti bu cümleler bana.

Tarih boyunca, kabalığın, bencilliğin olağanlaştığı, kötülüğün sıradanlaştığı her dönemde ayakta kalma mücadelesi vermiş insan. Hayatın zorlukları karşısında yorulduğunda, savunma mekanizması olarak geliştirdiği kendi yalnızlığına çekilmiş. Ve iyilikler unutulmuş.

Oysa ki karamsarlığa teslim olmaktansa anahtar deliğinden dahi olsa ışığı görebilmenin, gökkuşağı hayaline kapılmaktansa, mumun gerçekliğini anlamış olmanın insana vereceği en kuvvetli duygu mücadele gücü olabilir. Bu mücadeleyi gösterirken de kendini iyi hissetmenin bir yolu bulunabilir. İyi hissedebilmenin en anlamlı yolunun iyilik yapmaktan, iyiliği çoğaltmaktan geçtiği hep hatırlanabilir.

Yıllar evvel, çocuklar çok küçüktü, sanırım yine böyle yaz aylarıydı, her ikisinin de evde olduğu ve benim onları meşgul etmekte zorlandığım bir dönemdi. Havuza götürüyorum, bahçeye indiriyorum, arkadaşlarıyla birlikte olacakları ortam hazırlıyorum, kitap okuyorlar, resim yapıyorlar, müzikle uğraşıyorlar ama buna rağmen boşta kaldıkları her an sıkıldıklarını söylüyorlar ve didişiyorlardı. Ne yapmalıyım, boşa mı kürek çekiyorum diye düşündüğüm o gün aklıma bir fikir geldi. Hepimizin, hem kendimiz, hem sevdiklerimiz hem de etrafımız için iyilik yapmasını ve bunu bir kağıda yazıp, mutfaktaki vazonun içine atmasını önerdim, bir hafta sonra o notları açıp okuduğumuzda kendimizi nasıl hissedeceğimizi merak ettiğimi söylemeyi de ihmal etmedim. Bayıldılar bu fikre. Ve o bir haftanın sonunda biz, masanın başında yazdıklarımızı okuduğumuzda çok mutluyduk, hem ağladık hem güldük. Birlikte başarmıştık.

Kötülüğün çoğaldığı bir dünyada herkes çok yoruldu. Ülkemiz de, bizler de. En azından onun karşısında iyiliği mağlup olmamış görmeyi ümit etmek kaldı elimizde. Şu sıra belki de bu karanlığın karamsarlığında anahtar deliğinden göreceğimiz o ışık, iyiliği çoğaltmaya çabalamak olacak. Kalbinizi önce sonuna kadar açın, avucunuzun içine alıp, okşayın sonra. Ne çok yetim gönül var, birine dokunacaksınızdır mutlaka. Bir çocuğa neşe yakışacaktır diye düşünüp, ucunu açın bir kurşun kalemin, kitap sevdirin bir gence hatta hediye edin, karşıya geçen bir yaşlının elinden tutun, bir yavru kediye su verin, bir karpuz çekirdeği ekin mesela. Bırakın kaybettikleriniz iyilikten olsun siz her şeye rağmen iyiliği kazandırın. Unutmayın, başka bir yaşamı biraz daha olumlu, anlamlı kılmaya çalışmak ve buna gücünüzün olduğunu bilmek, son yıllarda herkesin daha da fazla ihtiyacı olduğu bu duygunun paydaşı olmak hepimize iyi gelecektir.

Bu sene ilk kez, -mutlaka fırsat yaratıp, yazacağım ama olur da yetişemezsem, birkaç haftalığına sizlerden müsaade isteyeceğim. Yine Ege´de hayatın bir ucuna tutunacağım. Orda yapmam gereken işler var, onları halledeceğim. Ardına, İzmir´de hiç tanımadığım birisi ?günaydın? diyecek, ona selam vereceğim, Urla´da, babaanne yazlığında bahçedeki çiçekleri sulayacağım, fırından ekmek alırken damla sakızlı kurabiye ikram eden hanıma teşekkür edeceğim, Çeşme´de dalgalarla kovalamaca oynayan çocuğun gözüne değeceğim, Alaçatı´nın rüzgarına teslim olmayan bir kuşa yem vereceğim, Seferihisar´da, Sığacık´da ilk kez tanışacağım insanları seveceğim, belki Eski Foça´da bir yudum çay içeceğim. Ve hep sizi, şehrimi anacağım, anlatacağım. Bavulumda bir sürü hikayeyle döneceğim. Görüşmek üzere, sevgiyle, iyi kalın.

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 30.8 ° / 18.3 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9809,64%0,96
  • DOLAR

    32,58% 0,30
  • EURO

    35,07% 0,29
  • GRAM ALTIN

    2457,40% 0,88
  • Ç. ALTIN

    3991,84% 0,00