Geçtiğimiz günlerde 90 yaşını tamamlayan bir bilge, Doğan Kuban, insanı aklı olduğu için canlıların en gelişmişi ve egemeni olarak gördüğünü belirtiyor. Fakat aklı iki ucu keskin bir kılıca benzetiyor. Yüceltici, iyilik ve güzellik dolu tarafının uygarlık yolunu açtığını, kötüye dönük tarafınınsa insanı tehlikeli bir yaratığa dönüştürdüğünü söylüyor. İnsanı kendinden umutsuzluğa düşürenin de bu olduğunu ifade ediyor. Tarihin, aklın iyilikten yana çalıştığını kanıtladığını ama her zaman kötülük planlayabileceğini de gösterdiğini düşünüyor. Dünyaya hala daha umutla bakabilen bu değerli insan, bir soru soruyor, eğer umut varsa nasıl gerçekleşecek diye. Cevabını da şu cümlelerinde buluyorum ben. ?Akıl kılıcının iyi tarafı her zaman insanın hizmetindedir. İnsan yaradılışının en büyük özelliği umutlu olmasıdır. Bu yaşam iradesidir. Neye inanılırsa inanılsın, yaratma yaşatmayı da içerir. Uygar ve çağdaş insan, hem geleceği bilimin sınırları içinde tanımlar hem de umudunu yitirmeden toplumu geleceğe hazırlama sorumluluğunu temel bir görev olarak görür. Bir toplumun yetiştirdiği, orada yaşayan, onun ekmeğini yiyen ve kendilerini uygar olarak görenlerin sadece kendi işleriyle ilgilenmeleri ve sürüp giden toplumsal haksızlıklardan kendilerini soyutlamaları insanlık onuruna aykırıdır.?
İyilikten yana olabilmeyi başarabilmiş bir akılla güzellikten yana kalabilmiş bir ruhun ortaklığı ve bu yönde emin olduğum niyetlerin davranışlara dönüşmesi karşılığında hissettiğim mutluluğun eşi benzeri yok bana göre de. Geçtiğimiz hafta sevgili Ali Haydar Bozkurt´la görüştüğümüzde de yine buna benzer duygular yaşadım. Başlangıçta gizli kalmasını istediğini, yapılan bağışın sessiz sedasız olmasını dilediğini belirttiği konuşmamızda sesinde hem duygusallık hem de gurur duyan insanlara ait coşku vardı. ?Onlar bizim kahramanlarımız? dediği 58 insanın davranışı, insanların umutsuzluğun kasvetinden sıyrılmak için daha da özel bir çaba harcadığı günümüzde umut oldu. Başta geleceğimizin teminatları olarak gördüğümüz çocuklarımıza. En ihtiyacımız olduğu zamanlarda birliğin, beraberliğin ve paylaşmanın örneğini görmek hepimizi mutlu etti.
2015 yılında satış hedeflerini aşan bayilerine yurt dışı ödül gezisi sözü vermiş Toyota Ceo´su Ali Haydar Bozkurt. Bu hedeflerine de ulaşmışlar. İşte her şey bundan sonra gelişmiş. Yaptıkları toplantıda bayiler kendi aralarında almış oldukları bir kararla, bu gezi için ayrılan 3 milyon Tl.´lik bütçeyi zor durumdaki çocuklara kullanılmak üzere Mehmetçik Vakfı, Ziçev ve Lösev kurumlarına bağışlama taleplerini iletmişler. Sevgili Ali Haydar Bozkurt´un henüz kimsenin haberi yokken paylaştığı bu son derece anlamlı ve önemli projede bağış yapılan, toplum yararına çalışan bu kurumlardan da bir uyarı gelmiş kendisine. Bu tür bağışların duyurulmasının, diğer kurum ve firmalara da örnek olması açısından önemli olduğu yönünde. İyi ki gelmiş. Haberi paylaştığı görüşmemizde ve Adana´dan yolcu ettikten sonraki konuşmamızda hem şimdilik aramızda kalması gereken gelecek seneki karnavalla ilgili hem de bu projeyle ilgili çok güzel paylaşımları oldu. Tıpkı bağışların takdim edildiği o törende yapmış olduğu konuşmadaki kadar heyecanlıydı. Her kurumun topluma faydalı bir şeyler yapması gerektiğine inandığını söylüyordu. Sadece kurumların değil kendi ölçeklerinde her bireyin topluma ve bu ülkeye faydalı en az bir iyi şey yapması gerektiğini savunuyordu. 78 milyon kişinin yaşadığı ülkemizde herkesin en az bir iyi şey yaptığı bir Türkiye´nin nasıl bir yer olabileceğini hayal ediyordu. Bayileriyle sadece gurur değil, onur duyuyordu ve bu davranışlarının başka kurum ve firmalara hatta şahıslara örnek olmasını dilediğini belirtiyordu.
Biz de seninle gurur duyuyoruz Ali Haydar Bozkurt. Sözlerimi arkadaşım olduğun için ne kadar mutlu ve şanslı olduğumu da belirterek yine o bilgenin söyledikleriyle tamamlamak istiyorum, hepimizin bir şeyler yakalayacağına inanarak. ?Her düşünen insanın toplumsal konumu, eğitimi, bilgisi ve duyarlılığı oranında çevresine doğru bildiğini anlatması önce akıl sonra vatandaşlık sonra da geleceğin yolunu aydınlatacak basit bir uygar insan çabasıdır. Bu küçük aydınlık odakları toplum sinerjisini, insanların kendilerine ve geleceğe umutlarını korumalarına yardım edecektir. Bu her şeyden öte insani bir dayanışma olmalıdır ve gerçek bir insan sevgisinden kaynaklanmalıdır. Böyle bir davranışın yaşamınıza kazandıracağı yeni boyut, dışarıdan gelen bir işaretten değil, kendi insanlık bilincinizin kişiliğinizi ve varlığınızı zorlayan enerjisinden kaynaklanmalıdır. Size benim gibi düşünün demiyorum ama düşünün diyorum. Bu düşünceler ülkeyi kurtarır mı, beraberce olursanız kurtarır.?
