Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


ULU CAMİ


/resimler/2016-2/29/0940380337822.jpg

Bir kentin tarihi dokusunun o kentin ruhunu oluşturduğuna, geçmişten gelen mirasının, bugününe rehber olacağına ve geleceğine yapılacak en önemli yatırımınsa bu ruhu korumakla, canlı tutmakla sağlanacağına inanırım.

Bu düşünceyle, -yıllardır ihmal etmiş ve bir anlamda bundan hicap duymuş olsam da, bir yol haritası yaptım ben de kendime geçtiğimiz ay. Ve bir kısmını kitaplardan okuduğum bir kısmını da sözel kaynaklardan dinlediğim Adana´ya ait tarihi güzellikleri, gezip, görmeye karar verdim.

İlk durağım, Kızılay Caddesi´ndeki Ramazanoğlu Cami (Ulu Cami) ve Külliyesi oldu. Uzun zamandır gerekli  önem verilmemiş olmasına rağmen son yıllardaki Ç.Ü. Ramazanoğlu Konağı Kültür Merkezi çabasıyla ve Vakıflar Genel Müdürlüğü desteğiyle iyileştirmeler göze çarpıyor. 

Tam Cuma namazı için ezan okunuyordu ki Adana´da vali olarak da görev yapan, o dönemde Ramazanoğlu Konağı´nın selamlığının giriş katındaki salonu kabul salonu olarak kullanan, bir çoğumuzun lise yıllarından hatırımızda kalan Terkib-i Bend adlı kitabıyla ve ?Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz? sözüyle bildiğimiz, çeşitli kaynaklardan okuduğuma göre de Adana´da tiyatronun temellerini atmış, okulların sayısını arttırmış olan büyük şair Ziya Paşa´nın kabrinin önündeydim. Ruhuna Fatiha okumadan geçmedim elbette.

Hep uzaktan gördüğüm o minarenin hemen altında, ezanın insana huşu veren sesini dinlerken, Ulu Cami´yi dolaşmayı namazın bitmesine erteleyip Ramazanoğlu Konağı´na doğru yöneldim. Merdivenleri tırmanırken bir başka dünyaya gidiverdim, ki bir başka yazıda anlatılacak kadar güzeldi, dağılan cemaatin ardından gözlediğim Ulu Cami´nin Taç Kapı´sından içeri götürmek istedim bu hafta hem kendimi hem de sizleri.

 Oğuzların Üçok kolundan Yüreğir boyuna mensuplarmış Ramazanoğulları. Ve Ramazanoğlu Beyliği´nin ilk kuruluşundan itibaren gerek yönetimiyle gerekse hizmetiyle tarihteki yerini edinmiş Adana ve yöresi. Günümüze kadar kalan en önemli eserlerinden biri olan, Adana´daki en büyük tarihi cami, Ulu Cami de bunlardan biri. Yapımına, 1508 yılında, Ramazanoğlu Halil Bey´in isteğiyle başlanmış, onun ölümü üzerine de Piri Bey tarafından 1541 yılında tamamlanmış

Hatta efsane bu ya, Ramazanoğlu Halil Bey´e bir gece rüyasında bir cami yaptırması söylenmiş. Hemen emrini vermiş ve caminin temelleri atılmış. Bir başka gece yine rüyasında, tek erkek çocuğunun kanının caminin temeline akıtması istenmiş. ?Allah bir daha verir? inancıyla denileni yapmaya, oğlunu kurban etmeye karar vermiş. Temeli atan ustalara, ?çocuğumun kanını temele akıtın ama ben görmeyeyim, kanlı gömleğini getirin yeter? demiş. Ustalar, Bey´in bir tane oğluna kıyamayıp, yoldan geçen bir başka garip çocuğun canını almışlar, kanlı gömleği de Bey´e vermişler. Gel zaman git zaman Halil Bey çocuğunun yaşadığını, onun yerine bir garibin öldüğünü anlamış ve çok kızarak, ustalara, ?Vay Adana´m, gariplerin şehri olacak? demiş.

 Adana gariplerin şehri mi bilmem ama öyle de olsa onların gönüllerinin zenginliğiyle, kültürlerin çeşitliliğiyle ve tezatların gücüyle ayakta kalmış sanki. Ulu Cami, bana bu duyguları yaşattı.

 Biri doğudan diğeri batıdan olmak üzere iki ayrı kapıdan girişi var. Yapımında siyah ve beyaz mermer taşları kullanılmış. Mimarisinde farklı dönemlerin izlerini taşıyor. Batı kapısının üzerinde iki yılan kabartması olan bir kubbe dikkati çekiyor, bir de kitabe. Taç Kapı da denilen doğudaki kapısının ve minberinin üzerinde de birer kitabe bulunuyor. Bu inşa kitabelerinden eser hakkında bilgi sahibi olunabilmiş. Bunlardan en anlamlı bulduğum, Nusret Çam´ın araştırmasında okuduğum; Tevbe Suresi´nin ayetlerinden birinin yer aldığı şu ifade oldu: ?Binasını Allah rızası üzerine kuran mı hayırlıdır yoksa yıkılacak bir yarın kenarına kuran mı? Hakikaten insan için kendi çalıştığından başkası yoktur.?

Çinilerle süslenmiş mihrabında, mermer işlemeli minberinde yüzyıllardır yakaranların iç ferahlığını, medresesiyle, türbesiyle, avlusuyla, minaresiyle, farklı tarzlardaki mimarisiyle tam da Adana´nın ruhunu yaşatıyor gibiydi.

Hak´tan gelene rıza gösterenlerin ama Hak´kın verdiği bereketi yoğurmak için de çabalayanların, çabalarken de ellerini yine O´na el açanların şehrinde, kenarında dolaşan güvercinleriyle, inananların duasıyla, 16. Yüzyıldan bugüne ihtişamıyla, kaç ezanın, kaç namazın, kaç yalvarışın yüzü suyu hürmetine gerçekten uluydu, Ulu Camii. Adana gibi.

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04