Aslında hiç unutmayalım. Kurtuluş ve cumhuriyet mucizesini yaşatmış, savaş yorgunu ve borç içinde, okur-yazar oranının sadece %5 olduğu bir ülkeden, ayakları üzerinde durabilen bir ülkeyi demokratik koşullarda inşa eden, ekonomik, toplumsal ve hukuksal anlamda devlete ait işleyişlerde reformlar yapan, başta kadın ve çocuk hakları olmak üzere bireyi ön planda tutan Atatürk ve O´nun reçetesinin daima yol gösterici olduğunu hep hatırlayalım.
?Eğer bir gün düşüncelerim bilimle çelişirse, bilimi seçin? diyecek kadar aklın ve bilimin ışığında ilerlemiş bir liderin, Kurtuluş Savaşı´nı planladığındaki inancını, bilim, sanat, eğitim, kültür, sanayi, tarım ve daha pek çok alandaki çağdaş ruhunu, ?Ben bu konuları daha gençliğimden beri düşünen bir insanım? diyen bir önderin, dünyanın ileri gelen tüm otoriteleri tarafından bir deha olarak kabul edilen yüce bir insanın ülküsünü anlayalım.
Öncelikle, Nutuk´u başucu kitabımız yapalım. Sinan Meydan gibi ciddi araştırmalarla, gerçeklerle ve doğrularla belgeleyerek tarihi yazanları ( Akl-ı Kemal kitabını) okuyalım. Ve bu kaynaktan derlenenleri sizlerle paylaştığım iki yıl öncesine gidelim.
Vefatından sonra kütüphanesinde, not alarak, işaret koyarak okuduğu 7.333 adet kitap bulunduğunu. O´nun, yaşadığı zor şartlarda bir türlü öğrenmeye fırsat bulamadığı yüzmeyi, sırf çocuklara rol model olsun diye 54 yaşında öğrendiğini, bir sokak köpeği olan Fox´u sahiplenmek için, o zamanlar büyük para, 50 lira ödediğini, çok değerli Çin vazosunun içine giren kanaryasının hayatını kurtarmak için vazoyu kırdırdığını, savaş devam ederken, Ağaç Koruma Cemiyeti´ni, Anadolu Medeniyetleri Müzesi´ni kurduğunu, askerlikten istifa ettiğinde, sivil kıyafetle fotoğraf çektirirken üzerine giyeceği ceketi emanet alacak kadar maddiyatla ilgilenmediğini, ?Bir gün insanlar tayyaresiz de göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki de aydan bize haber yollayacak? dediğinde 1936 yılı olduğunu, daha dünyada adı anılmıyorken, biyoyakıtın ilk defa Atatürk tarafından 1930 yılında hayata geçirildiğini, Atatürk Orman Çiftliğindeki traktörlerde kullanıldığını yeniden anlatarak üzerine ekleyelim.
Bir tek sözcüğün bile kökenini bulduğunda heyecanlanmış. Ömrü cephelerde geçmiş olmasına rağmen sürekli okumuş, araştırmış, incelemiş. 879 tarih kitabı okuyarak ?Türk Tarih Tezini? geliştirmiş. 535 edebiyat, 397 dil-bilim kitabı okuyarak ?Yazı ve Dil Devrimlerini? gerçekleştirmiş. 197 siyasal bilim kitabı okuyarak saltanatı, hilafeti kaldırıp, cumhuriyeti ilan etmiş. 195 güzel sanatlar kitabı okuyarak ?Musiki ve Sanat Devrimini? yapmış. 139 ekonomi kitabı okuyarak ?Karma Ekonomik Modeli? fikrini ortaya atmış. 169 hukuk kitabı okuyarak ?Medeni Kanunu? kabul etmiş. 104 pozitif bilimler kitabı okuyarak ?Üniversite Reformunu? düzenlemiş. 75 sosyoloji kitabı okuyarak ?Halkevlerini? kurmuş. 101 eğitim-öğretim kitabı okuyarak ?Eğitim Devrimini? yapmış. Sağlıklı bir ülke için tohum ıslah merkezleri kurdurmuş, içinde ?hayvan mezarlığı? bile olan modern köyler tasarlamış ve hayata geçirmiş, hatta uzay ve havacılık projesi geliştirmiş. Petrol endüstrisinin kirine bulaşmayalım diye Atatürk Orman Çiftliğinde enerji bitkisi ektirmiş. Aklında hep, sosyal fabrika projeleri, Cumhuriyet Köyü projeleri, modern şehir projeleri, yani Çağdaş Türkiye Projesi olan Atatürk´ü daima yaşayalım.
Ve gelecek nesillere hep bahsedelim ki bilsinler. Bir zamanlar sosyal fabrika modeline örnek, 1937 yılında Aydın´ın Nazilli ilçesinde bir basma fabrikası kurmuş. Nazilli´nin nüfusu o zamanlar 12.000´miş. 2.500 kişinin çalıştığı bu fabrikanın içinde sinemadan, hastaneye, spordan, müziğe kadar her şey; spor kulübü, piyano, basketbol, voleybol sahası, güreş minderi, boks ringi, tenis kortu, paten pisti, bisiklet parkuru, ameliyathaneli, laboratuarlı hastane, ilkokul, kreş, giyecek kooperatifi, fırın, işçileri şehirden fabrikaya götürmesi için mini bir tren, tiyatro kulübü, müzik grubu, 700 kişilik sinema ve tiyatro salonu ve radyosu bile varmış. İşçilere ve Nazilli halkına balolar, resim-heykel sergileri düzenleniyormuş, haftanın altı günü film gösteriliyormuş. İlk alttan ızgaralı futbol sahası buradaymış. Kendi enerjisini kendi üretiyormuş, santralı varmış, Nazilli´ye de elektrik veriyormuş. Venezuela bu modeli alıp, kendisi de uygulamış. Ama Türkiye, Atatürk´ün vefatından sonra bu projeden vazgeçmiş.
Ama gelin, bu 10-Kasım´da vazolarımıza kasımpatıları koyarken, saat dokuzu beş geçe, her nerede olursak olalım, saygı ve rahmetle onu anarken, değerini her geçen gün çok daha derinden hissedelim ve her gün O´nun ne zor şartlarda dahi başardıklarını yaşatalım ki, umut olsun sonsuza dek Atatürk.
