Zeynep Kural-İNCE DOKUNUŞLAR


GÜNLERDEN BİR PAZARDI


Belki uzak bir hatıra oldu çoğumuza ama yüzümüzü birlikte güldüren şeylerin daha çok olduğu zamanlarımız vardı. Bize, bu ülke insanı olarak aynı duyguları hissettiren, ortak kültürleri yaşayıp, paylaştığımız için şükrettiren, içimizi ısıtan sıcaklıkta günlerimiz olurdu. O vakitler ne Türkiye koca bir Zeyniler Köyü´ne dönmüştü ne böylesine bölünmüş, parçalanmıştı ne de içinde yaşayanlar bu kadar çaresiz, umutsuz, öfkeli hissederdi kendini.

Gitmeli buralardan diyenlerin gitmiş olduğunu düşündürtecek kadar sessiz her yer şimdilerde. Adana da kimsesizlik mevsiminin kollarına bırakmış kendini, sokaklar ıpıssız. Henüz poyraz kavrukluğu çökmemiş şehrin üzerine. Yine hep beraber kaybediyoruz, dibi de yok bu karanlığın, battıkça batıyoruz diye düşündüğümüz günlerden birinde, 8:30 İzmir uçağına yetiştiriyorum küçük kızımı. Gidişte ve dönüşte, belki de toplasanız üç, beş saati geçmeyecek bir zaman diliminde, nereye gidiyorsunuz, bu ülke sizin diye hissettirebileceğimi zannettiklerimden sayın anlatacaklarımı.

Havaalanına varıyoruz. Suriyeli olduğunu tahmin ediyorum, doğruymuş, bir kadın takılıyor gözüme. Şaşkın, üzerine geçirdiği, soluk renkli, manto desem değil, perişan haldeki pardesümsü kıyafetinin ucuna yapışmış dört çocukla birlikte ne yapacağını bilmiyor. Dil bilmiyor, ne derdini anlatabiliyor, ne de söylenenleri anlıyor, bu halde bilet kontrolüne giriyor. Güvenlikten geçerken ayakkabılarını çıkarması söyleniyor. Anlamıyor, bakışlarımız karşılaşıyor o anda, konuşmadan soruyor bana, ayağını işaret ediyorum. Bu sıcakta her ne sebeple giymek durumunda kaldığı kışlık botlarının içinden çıkardığı çorapsız, çatlak ayaklarını utanarak saklamaya çalıştığını görüyorum, gözlerindeki burukluğu hissediyorum, eline dokunasım geliyor. Çocuk her yerde çocuk, dili, dini, ırkı fark etmiyor, dünyası aynı, dört kafadar da öyle, ne zavallılıklarına aldırış ediyorlar, ne de yaşadıklarına, durmuyorlar, kıkırdaşıyorlar. Anne, sahipsiz, çaresiz iç çekişlerini tutuyor. Fransa´yaymış yolculukları. Artık vatansız olanların, belki bir yeni vatan için şans saydıklarıydı onca yaşadıkları, bilemiyorum. ?Analı oğlak yarda oynar, anasız oğlak yerde oynar? sözü geliyor aklıma, içim eziliyor.

Dönüşte, bir simit tazeliğinde başlasın diye dilediğim gün, fırının önünde, kapkara saçlı o çocuğun kirli tırnakları arasındaki mahzunluğa aldırış etmeksizin gülümseyişi gibi karşılıyor beni. Topladığı kağıtları koyduğu arabasını kaldırım kenarına dayamış, bir sokak köpeğiyle oynaşıyor. Pizza dilimi tercih edeceğini düşünüyorum, alıp, uzatıyorum, tam ağzına değeceği sırada yere düşürüyor. O an, almakla almamak arasında gidip, gelen, almaya utandığı, yerde bırakmaya kıyamadığı bakışlarıyla karşılaşıyorum. Sessiz anlaşıyoruz, yenisini uzatıyorum, yere düşeni köpeciğin önüne bırakıyor, diğerinden koca bir ısırık alıyor. Ödemeyi yapmak üzere içeri giriyorum, ?bunlar da bizden olsun? diyor fırıncı tezgahındaki genç kız, pizzaların ücretini almıyor. Babamızın elimizi tuttuğundaki o güven hissi yalayıp geçiyor yüzümü, ?Gene de güzel günler geçirebilirim? diyor Orhan Veli. Tıpkı bir sabah Ülkü Tamer´e ?İçime çektiğim hava değil, gökyüzü? dedirten o sabahlar gibi sanki.

Eve geliyorum, bir kahve içimi kadar kısa bir zaman nefes alıyorum. Öğlene doğru, sıcaklık elli dereceyi buluyorken, daha önce randevulaştığımız üzere bir etüt merkezine doğru yol alıyorum yeniden. Gözlüklerinin arkasında ışıl ışıl bakan gözleriyle yüzünü aydınlığa dönen liselilerden biri de gelmiş oraya, geleceğine mum arıyor. Ayaküstü karşılaşıyoruz ama insani ve vicdani değerlerden, bilimden, akıldan yana, sorumluluklarının ve mücadelelerinin farkında olan hali, çağdaş, gelişmiş bir ülkede yaşama arzusu ile tokalaşıyorken çok iyi anlıyor ne demek istediğimi, inanıyorum. Ziya Osman Saba dile geliyor birden. Temiz yürekli uysal çocukluğumuzla, ümit dolu gençliğimizle, rengine doyamadığımız o semayla, güneşin bir bayram sabahını getirişi gibi geliyor bana o an.

Sadece ?günlerden bir  pazardı? diyebileceğim sıradanlıkta bir gündü ama içinde, biraz bizden çokça başkalarından, azıcık kendi geçmişimizden, sıkça onların geleceğinden, bir daha belki hiç karşılaşamayacağım, hiç tanımadığım insanlardan, bazen bir bakışla, bazen bir dokunuşla, bazense bir sessizlik anıyla öğrendiklerim vardı.

YAZARLAR

  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • Pazar 35.8 ° / 19.6 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9716,77%-0,05
  • DOLAR

    32,47% -0,17
  • EURO

    34,91% 0,40
  • GRAM ALTIN

    2434,93% 0,50
  • Ç. ALTIN

    3991,84% -0,04