Ahmet ERDOĞDU


NASIL BİR CUMHURBAŞKANI SEÇMELİYİZ?

Yeni Adana Gazetesi olarak, Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Doç Dr. Necmi Akyalçın’a, seçilecek Cumhurbaşkanı profiliyle ilgili düşüncelerini sorduk.


Değerli okurlar, 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı Seçimi ile ilgili olarak, Cumhur İttifakı Cumhurbaşkanı adayını Sayın Recep Tayyip Erdoğan olarak açıkladı.

Millet İttifakının adayı şu ana kadar belirlenmiş değildir. Bizde Yeni Adana Gazetesi olarak, Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz ve Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcısı Doç Dr. Necmi Akyalçın’a, seçilecek Cumhurbaşkanı profiliyle ilgili düşüncelerini sorduk.

 

***

 

NASIL BİR CUMHURBAŞKANI?

Ahmet YAVUZ   

Emekli Tümgeneral

 

Ülkemiz zor bir dönemden geçiyor. AKP iktidarı devleti iyi yönetmek yerine kendi çıkarlarına uygun bir devlet yaratma gayreti içine girdiği için hem kendini hem de ülkeyi bir açmazla karşı karşıya bıraktı. Olağanüstü bir durumla karşı karşıyayız. İçerde ve dışarda yaşanan gelişmeler önümüzdeki dönemin zorluklarının daha farklı olacağına işaret ediyor.

Önce o farklılıkların neler olacağına temas edelim.

İçerde devletin kurumları önemli ölçüde kişiliksiz kılındı. Çünkü liyakat merkezli değil, itaat merkezli bir yapı tesis edildi.

Yıllarca yapılan yanlış yatırımlar ekonomide rasyonaliteyi ortadan kaldırdı. Sadece Atatürk Havalimanı/İstanbul Havalimanı örneği bile bu akıl dışılığı anlamamıza yeter. Bütün bu uygulamaların yanı sıra iki yılı aşkın süredir yaşanan Covid 19 salgını ve Rusya-Ukrayna Savaşına bağlı enerji maliyet artışı, ülkeyi ekonomik kriz karşı karşıya bıraktı. 

Öte yandan 15 Temmuz darbe girişiminin tahribatı da büyük oldu. Darbe öncesinde yaptığı yasal düzenlemelerle AKP’nin FETÖ’yü palazlandırması sürecinde yaşanan hukuki deformasyonun üstüne o meşum geceden sonra atılan adımlar hukuk devletini adeta ortadan kaldırdı.

2017 halk oylamasıyla geçilen “CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ” kırıntı halinde mevcut olan kuvvetler ayrılığını da bitirdi. Ülkede demokrasi sadece oy vermekten ibaret hale geldi. Onun da makbul olanı iktidara oy vermek haline getirildi. Ülke kutuplaştırıldı.

Adam kayırmacılık, particilik, cumhuriyetin temel değerleriyle kavga, kurumların içinin boşaltılması, denetimsizlik sonuçta yetersiz de olsa işleyen bir devlet yapısını işlemez kıldı.

Sonuç olarak içerde büyük bir kriz var.

Dünya tek kutuplu düzenden iki ya da çok kutuplu bir yapıya doğru yol alırken yaşananlar genel bir istikrarsızlığa neden oldu. Bu durumdan en çok Türkiye’nin merkezinde bulunduğu Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar bölgesi etkilendi. Bu durumdan kaynaklı olumsuzluklar, AKP’nin klasik devlet politikalarından uzaklaşmasının bir yansıması olarak ülkeye ek yük getirdi. Suriye politikası bunun somut göstergesidir.

Suriye politikasının doğal sonucu olarak milyonlarca Suriyeliye ev sahipliği yapılmaktadır. Hatta bakılmaktadır demek daha doğru olacaktır. Bunun yanında diğer Ortadoğululara açılan hudutlar, ülkeyi sığınmacı cenneti yaptı. Bu sorun sadece ekonomik anlamda değil, aynı zamanda ülke kimliğini tehdit edecek bir bağlam kazandı.

Irak’ta, Suriye’de, Libya’da, Akdeniz’de, Ege’de hatta Karadeniz’de NATO içinde müttefikimiz olan ülkelerden kaynaklı tehditlerle karşı karşıyayız. Bu durum Rusya ile ilişkilerin geliştirilmesini gerekli kıldı. Ancak NATO ile Rusya’nın düşmanlaşma sürecinin ortasında bu ilişkileri yönetmek daha da zorlaştı.

İç ve dış gelişmelerin ortak etkisi ülkeyi bir kavşağa getirdi. Tehlikeli bir kavşak… Ya bu kavşak sağlıklı olarak dönülecek ya da savrulma yaşanacak. Önümüzdeki seçimin tarihi, yüz yıl sonra kendimizi soktuğumuz dönemecin belirleyicisi olacak…

Bu nedenlerle seçilecek olan cumhurbaşkanı, bu olağanüstü dönemi yönetebilecek bir donanımda olmalıdır.

 

NASIL BİR CUMHURBAŞKANI?

Normal zamanda olsa bazı olumlu nitelikleri sıralayarak bu soruya kolaylıkla yanıt verilebilirdi. Ancak iş o kadar basit değil. Dolayısıyla dönemecin zorluklarını yönetebilecek bir cumhurbaşkanına ihtiyaç var.

Kanaatimce iki özelliği şahsında birleştirmiş ve % 60 oldukça yüksek oy oranıyla seçilme ihtimali olan bir aday olmalıdır.

Milli kimliğin ve cumhuriyet değerlerinin tehlikede olduğu bir ortamda adayın arzu edilen iki vasfından birinin milliyetçi diğerinin cumhuriyetçi olması gerekmektedir.

Seçilecek cumhurbaşkanı elbette parlamenter sisteme geçişi savunmalı ve geçişi kolaylaştırıcı bir rol oynamalıdır. Ancak onun esas sorumluluğu, sahip olduğu yetkileri tam olarak kullanarak kısa sürede devletin yeniden hukuk devletine dönüştürülmesini ve kurumların liyakate dayalı olarak yeniden yapılandırılmasını sağlamaktır.

Yaşanmakta ve yaşanması muhtemel kimi olumsuzlara karşı panzehir olması bakımından toplumsal kabul yanında devlet bürokrasisi içinde de saygınlığının olması kriz yönetimi konusunda başarılı olmasını kolaylaştıracaktır. Dönemsel olarak öne çıkan bir özelliği de bu olmalıdır.

 

***

 

NASIL BİR CUMHURBAŞKANI?

Dr. Necmi AKYALÇIN

ADD Genel Başkan Yardımcısı     

 

Güzel ülkemiz çok önemli bir seçime doğru gidiyor. Bu seçimde, hangi nitelikte bir Cumhurbaşkanı seçilmeli sorusu ve bu sorunun yanıtı çok önemlidir.

Aslında, 23 Nisan 2022 Cumartesi günü Ankara Ticaret Odası’ndaki, Atatürkçü Düşünce Derneği Büyük Buluşmasında sayın Genel Başkanımız Dr. M. Hüsnü Bozkurt tarafından yapılan o çok anlamlı ve değerli konuşmada (Bildirge), bu sorunun yanıtı kalın çizgilerle ortaya konmuştu.

Ne demiştik ADD olarak o gün?

 “ … Bu toprağın insanlarının kadın erkek birlikte yarattığı, başarısı kanıtlı, bütün ilke eser ve politikalarıyla dünyaya örnek olmuş,  ATATÜRK CUMHURİYETİ en doğru yoldur, yeniden o yola girilmelidir”

ATATÜRK CUMHURİYETİ, Aydınlanma devrimleriyle toplumu tepeden tırnağa değiştiren, çağ atlatan, özünde bir kültür ve Kadın Devrimi, Sanat ve Bilim özgürleşmesi, bir Kültür Rönesansıdır. Anadolu’nun binlerce yıllık kültürü ile bütünleşen Laik Cumhuriyet Kültürü, devletimizi, bugünlere taşıyan en değerli kazanımımızdır, korunmalıdır.

Bu yolda, demokrasinin olmazsa olmazı, aklın dogmalara tutsaklıktan kurtularak özgürleşmesini; yurttaşların fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bireyler olmasını sağlayan Laiklik vazgeçilmezimiz olmalıdır.

Egemenliğimizin ve Ulusal bağımsızlığımızın temel ögesi olan, Yargı kurumlarımızın bağımsız olması, aynı zamanda da Anayasal düzenin güvencesi olmalıdır. Büyük Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına TÜRK MİLLETİ denir. Bu bağlamda ulusal birliğimizi güçlendirmeliyiz. Emperyalizmin, “Böl Yönet” taktiği güdümlü Mikro Milliyetçilik ve Mezhepçilik tuzaklarına düşülmemelidir. Üniter Ulus Devletimiz gözümüz gibi korunmalıdır.

Dış Politikamızda “YURTTA SULH CİHANDA SULH” İlkesi, bölge merkezli karşılıklılık esaslı KEMALİST felsefeyle yürütülmelidir.

Eğitim öğretimimizin bu günkü durumu, en önemli sorunumuzdur. Çocuklarımız, öncelikle düşünmeyi, sorgulamayı öğrenmeli; tarikatlardan, cemaatlerden, hurafe ve dogmalardan uzak tutulmalı, bilimsel bilgilerle eğitilmelidir. Temel eğitimimiz, parasız, laik, ulusal ve kesintisiz 12 yıl olmalıdır.

Koruyucu Tıp öncelikli Toplumcu Kamusal Sağlık Sistemi yeniden kurulmalı; ilaç, aşı ve tıbbi ürünlerin üretimi yerli kaynaklara dayandırılmalıdır. Sağlıkta Sosyal Devlet temeline dönülmelidir.

Ekonomide, yeniden KEMALİST KARMA ÜRETİM EKONOMİSİ Devletimizin temel politikası olmalıdır.

Geçici Sığınmacı sorunu, akıldışı ırkçılık suçlamalarının sislemelerine bırakılmayacak kadar ciddidir. Bu sorunun, demografik yapımızı tahrip ve ülkemizi bölme amaçlı bir emperyal saldırı olduğu görülmeli, gereği yapılmalıdır.

Türk Silahlı Kuvvetleri, yani Ordumuz siyasetin etkisinden arındırılmalı, komuta bütünlüğü yeniden sağlanmalı, kendi sağlık, yargı ve terfi sistemlerine sahip kılınmalıdır. Parti Ordusu arayışları nafiledir, sonu hüsrandır. Paramiliter yapılar dağıtılmalı, bireysel silahlanma önlenmeli, halkımızın bütün güvenlik güçlerimize tereddütsüz güveneceği bir düzen kurulmalıdır.

Basın, Büyük Atatürk’ün “ Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir” sözü doğrultusunda Özgür olmalıdır. Yandaş Basın anlayışı kimseye yarar sağlamaz.

Deniz ve Demiryolu ulaşımına öncelik verilmeli, enerji ve tüm stratejik alanlarda dışa bağımlılık en aza indirgenmelidir. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımıza, çevreye, madenlerimize, ormanlarımıza öz değerlerimiz oldukları bilinciyle sahip çıkılmalıdır.

Ulusumuz, bütün bunları 100 yıl önce yaptı; doğru önderlik, doğru kadrolar ve doğru yol haritası ile bugün de yapabilecek güçtedir.

Ulusumuza güvenen bizler, yapılacak ilk seçimde, Türkiye Cumhuriyeti yönetiminin başına geçecek Cumhurbaşkanı’nın, ana çizgileriyle dile getirdiğimiz yukarıdaki doğrular bağlamında çalışacak birisi olmasının, geleceğimiz açısından yaşamsal öneme sahip olduğunu bir kez daha yineliyoruz.

Diliyor ve inanıyoruz ki, önümüzdeki seçimde, ADD’nin yukarıda ortaya koyduğu temel değerleri içselleştirmiş bir Cumhurbaşkanını halkımız seçecektir.

 

***

 

Değerli düşüncelerini bizlerle paylaşan, Sayın Ahmet Yavuz ve Necmi Akyalçın’a teşekkür ederiz.

 

Metin MERİÇBOYU
31.07.2022 17:17:43
YAŞIM İLERİLERDE, ÇOK SIKINTILI OLAYI VE DÖNEMİ GERİDE BIRAKARAK YAŞAMA TUTUNMUŞ, BABAMIN SUBAY OLUŞU NEDENİYLE, ANADOLU KÜLTÜRÜ İLE BÜYÜMÜŞ BESLENMİŞ BİRİYİM.. BÖYLESİ REZİL BİR DÖNEMİ HİÇ YAŞAMADIM! ADD.NİN BİR ÜYESİYİM. ATAMIZIN YOLUNDA YAŞAMA BİLİNCİ HEDEFİMİZDİR, AİLECEK.. CUMHURİYETİMİZİ FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜRECEĞİZ, 100 ÜNCÜ YILINDA..

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22