Ahmet ERDOĞDU


BAŞKOMUTAN-EMSALSİZ LİDER

Değerli okurlar, Emekli Tümgeneral Sayın Ahmet Yavuz’la söyleşimizin bu ikinci bölümünde, son yazmış olduğu “BAŞKOMUTAN-EMSALSİZ LİDER” adlı kitabıyla ilgili sorularımız olacak.


Sayın komutanımızla söyleşimize başlamadan önce, Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlığa getirilmesi üzerine 5 Ağustos 1921 tarihinde Mecliste yaptığı konuşma ve gelişmeler hakkında, size bazı bilgiler vermek istiyorum.

“Meclisin hakkımda gösterdiği emniyet ve itimada layık olduğumu zamanla göstermeye muvaffak  olacağım. Milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, mutlaka mağlup edeceğimize olan emniyet ve itimadım, bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada tam güvenimi, hem yüksek heyetimize hem de bütün millete ve bütün dünyaya karşı ilan ediyorum” diye Meclise ve kendisine güvenmelerini ve düşmanlarını mağlup edeceğine olan inancını anlattı.

Aynı gün milletvekili Şeref Bey, “Sen en büyük milletin büyük reisi Mustafa Kemal Paşa… Milletin senin omuzlarına yüklediği bu muazzam yükü, bu zafer âlemini, bu milletin al bayrağını… Ta ilerlere götüreceksin… Tarihe namım altın harflerle geçecektir” diyordu.

Mustafa Kemal Paşa’ya inananlardan biri de 29 Temmuz 1921 tarihli Kabil’den yazdığı mektubu ile Cemal Paşa’ydı: “…İlahi bir nurun kalbinize doğurduğu ışıkla, milletin ruhundaki yiğitlik abidesini aydınlattınız. Şimdi bütün zindeliği ile ayağa kalkmış milletin başına geçtiniz. Dünyaya harikalar gösteriyorsunuz. Allah yolunuzu açık, kılıcınızı keskin etsin.”  

Aşağıda da komutanımıza soracağımız üzere, “Hattı Müdafaa Yoktur, Sathı Müdafaa vardır” sözü, 27 Ağustos 1921 tarihinde Yusuf İzzet Paşa’nın “Bu hat giderse hangi hattı savunacağız?” sorusuna cevaben, Başkomutanın Alagöz köyündeki karargâhından verdiği cevaptır: “Hattı müdafaa yoktur, Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla sulanmadıkça terk olunmaz. Onun için küçük büyük her birlik ilk durabildiği noktada yeniden düşmana cephe kurup savaşa devam eder…”  Başkomutanın bu cevabı, ordulara emir olarak yayınlanmıştır. [Not: Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Mustafa Kemal’in ordulara emrini 26 Ağustos 1921 olarak vermektedir.]


ERDOĞDU- Kitabınızın adı “BAŞKOMUTAN-EMSALSİZ LİDER.”Sormak isterim; Başkomutan kime denir, her Başkomutan emsalsiz lider olabilir mi?

YAVUZ- Kitapta da temas ettiğim gibi Clausewitz’in tanımlamasına göre: Başkomutan ne bilgin bir devlet adamı, ne tarihçi, ne de bir yazardır. Üst düzey devlet işlerinden haberdar olması, gelişmeleri, heyecan yaratan çıkarları, çözümlenmesi gereken sorunları bilmesi, işbaşındaki kişileri tanıması ve doğru değerlendirme yapması şarttır.

Başkomutan Atatürk şüphesiz bu tanımın üstünde vasıflar taşıyan mümtaz bir kişiliktir.  Bir sorun çözücü, bir gelecek tasarımcısıdır. Aynı zamanda millet için kendini adamıştır.

ERDOĞDU- Mustafa Kemal’in askeri olarak en büyük özelliği neydi?

YAVUZ- Büyük bir komutanda mutlaka olması gereken metanet ve yüksek ahlaka sahipti. Metanetin doğuştan gelen bir cesareti, yüksek sorumluluk duygusuna sahip olmayı ve iyi adam tanımayı ve yerine göre gaddar olmayı gerekli kıldığını biliyoruz. Bu vasıflara ziyadesiyle sahipti. Bunların ötesinde son derece açık ve bilimsel bir zihin yapısına ve tasarım gücüne sahip olduğunu görüyoruz. Muhakemesi çok güçlüydü ve karar sahibiydi. Ancak hatada ısrar etmezdi. O bir sorun çözücüydü. Pozitif bir liderdi.

ERDOĞDU- Mondros Ateşkesi’nden sonra Mustafa Kemal neler yaptı, Kurtuluş Savaşı 19 Mayıs 1919’da Samsun’da mı başladı?

YAVUZ- Öncesinde zihinde başladı diyebiliriz. İstanbul’da geçirdiği 6 ay Milli Mücadelenin kuluçka devresidir. Zihinsel hazırlığı bu süreçte tamamlamıştır.

ERDOĞDU- Padişah, Mustafa Kemal’i Samsun’a Kurtuluş Savaşı yapması için mi gönderdi?

YAVUZ- Hayır. İngilizler, eğer Karadeniz bölgesindeki Hıristiyan ahaliyi rahatsız ettiklerini iddia ettikleri asayiş olaylarını Osmanlı Devleti önlemezse bölgeye asker çıkaracağız diye tehditte bulununca, asayişi sağlaması için 9. Ordu Müfettişi olarak Mustafa Kemal Paşa’yı görevlendirdiler. Yoksa Kurtuluş Savaşı başlatmak gibi bir düşüncesi hiçbir zaman olmadı Vahdettin’in. Öyle olsa görevden alır, idamını onaylar mıydı? Bunlar tarihi hakikatlerle kavga edenlerin hezeyanıdır.

ERDOĞDU- Mustafa Kemal ve yanındaki arkadaşları tarafından işin başında ülkenin kurtuluşu için alınan en önemli karar neydi?

YAVUZ- Savaşmak… Bunun için milleti uyarmak ve teşkilatlanmak için halkla temas… Kongreler, Meclis, Ordu… Tabii ordu için silahların teslim edilmemesi ve orduların terhis edilmemesi…

ERDOĞDU- Kitabınızda Mustafa Kemal’in Yunus Nadi’ye verdiği bir röportajda: “…Milletin bağımsızlığını, vatanın son kaya parçası üzerinde savunacağız, kurtaracağız veya eğer mukadderse öleceğiz…” diyor. Bu nasıl bir inanç ve ruh halidir?

YAVUZ- Müthiş bir inanmışlık, adanmışlık aynı zamanda bunun mümkün olacağını gören bir muhakemenin ürünüdür. İki etmen esastır: Millete güvenmek ve uluslararası gelişmeleri doğru analiz ve Batılı ülkelerin kamuoylarının savaş istemediği gerçeğini doğru sezip değerlendirmek, olarak özetlenebilir.

ERDOĞDU- Peyami Sabah gazetesi yazarının Adliye Nazırı Ali Rüştü Efendiye Yunan Taarruzunun nasıl karşılandığı ve protesto edilip edilmeyeceğini sorması üzerine, “Hükümetimiz Mustafa Kemal taraftarlarını resmen mahkûm etmiş ve Hilafetle vatana hain olduklarını ilan eylemiştir.” İfadesi için neler söylersiniz?

YAVUZ- Bu ifade, tarihi gerçekleri çarpıtmak ve aslında “Padişah Mustafa Kemal Paşa’yı vatanı kurtarmak üzere görevlendirdi” yalanını uyduranlara en doğru cevabı içermektedir.

ERDOĞDU-  “Hattı müdafaa yoktur, Sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” sözlerinden ne anlamalıyız?

YAVUZ- Esasında bu emir, “Yanındaki birlik çekilmek zorunda kalırsa sen direnmeye devam et!” diyen sade bir emirdir. En alttaki askere bile inisiyatif veren bir uygulamayı hayata geçirmiştir. Klasik mevzi savunmasıyla arazi terkine karşı kuvveti korumayı esas alan oynak savunmanın bir karışımıdır. Başkomutanın 20 Ağustos 1921 tarihli ve Sakarya’da nasıl savunma yapılması gerektiğini açıklayan emriyle uyumludur. Varlık yokluk savaşının dikte ettirdiği koşullarda düşmanın savaşma azim ve iradesini zayıflatmış, ağır zayiat pahasına savunmayı başarılı kılan bir muharebe etme şeklinin tarifidir.  

ERDOĞDU- Sakarya’da ordunun Sakarya nehrinin doğusuna çekilmesi neden gerekti?

YAVUZ- Ordunun derlenip toplanması gerekiyordu. Savunmaya elverişli bir arazide savunma yapmak ve düşmanla istediğimiz yerde savaşmanın avantajlarından yararlanmak gerekiyordu. Kendi lojistiğimizi kolaylaştırırken düşmanı kendi ikmal üslerinden uzaklaştırmayı mümkün kılıyordu. Çok doğru bir karadı. Toprak kaybetmeye karşılık kuvveti elde tutmayı mümkün kıldı.

ERDOĞDU- Sakarya Meydan Muharebesi’ne kadar stratejik savunma yapılış, muharebenin kazanılmasından sonra stratejik taarruz aşamasına geçilmiştir diyorsunuz. Bu konuyu biraz açar mısınız?

YAVUZ- Üstün düşman kuvvetlerine karşı savunmak, üstünlük bize geçtiğinde taarruz ederek düşmanı yurttan kovmak stratejinin temelini oluşturmuştu. Başka türlü olamazdı. Çünkü başlangıçta ordumuz yoktu. Kuvayı Milliye ile yani milis ve çetelerle düşmana karşı kondu. Zamanla düzenli ordu kuruldu. Sonuç da o orduyla alındı.

ERDOĞDU- Mustafa Kemal’in askerlik görevi esnasında neden bazı yetkili kişiler tarafından istenmeyen adam olarak değerlendirilmiş ve sürgüne dönüşen eylemlere muhatap olmuştur?

YAVUZ- Mustafa Kemal çevresinden herkesten farklı fikirlere, düşünme tarzına, üstün düşünsel ve ifade becerisine sahipti. Düşündüğünü ifade etmekten çekinmeyen bir yapısı vardı. Askerin siyaset dışında tutulmasını istiyordu. Ülkenin geleceğine ilişkin özgün tasarımı vardı. Ayrıca bütün görevlerinde başarılıydı. Çevresiyle çatışma içinde olması kaçınılmazdı.

ERDOĞDU- Mustafa Kemal nasıl bir komutan, nasıl bir liderdir? Kurtuluş Savaşı boyunca Mustafa Kemal’in en önemli vasfı nedir?

YAVUZ- En önemli vasfı, ne yapacağını ve bunu nasıl yapacağını doğru, gerçekçi bir şekilde tasarımlamıştı. Çok yüksek sorumluluk sahibiydi. Çok cesurdu. Kiminle yol yürümesi gerektiğini biliyordu. Hesaplı risk almaktan çekinmiyordu. Özgüveni çok yüksekti. Çevresi de ona çok güveniyordu. Nezaket sahibiydi. Astlarına karşı çok müşfikti. İnsan sevgisi gelişmişti. Vatanseverdi. Davasına inanmış ve kendini adamıştı. Gerektiğinde acımasızdı. Onun yaşamında her şey vardı ama bütün bu özelliklerini yerli yerinde kullanıyordu. Bu yanıyla tedbirliydi.

ERDOĞDU- Mustafa Kemal’in askeri ve siyasi tarihindeki yeri nedir?

YAVUZ- Evrensel ölçülerde kabul gören hatta yokluk içinde zaferi getirdiği ve ardından millet hayatını hiçbir zaman maceraya atmadığı için deha olarak tanımlanır. Bu tanımlama yerindedir.

ERDOĞDU- Son olarak ilave etmek istediğiniz konuları da almak isteriz.

YAVUZ- Atatürk’ü doğru anlamaya katkı olsun diye yazdım Başkomutan kitabını. Hiçbir şekilde O’nu abartmaya yeltenmedim. Olabildiğince nesnel oldum. Zaten abartılmaya hiç ihtiyacı yoktu. Yaptıkları ortadaydı. Okunması okuyanın yolunu aydınlatır.

Değerli komutanım bize verdiğiniz bilgiler için gazetem ve şahsım adına teşekkür etmek isterim.

 

Değerli Okurlar,

Türk Ordusunun, o güne dek gelmiş geçmiş en uzun meydan savaşını kazanması üzerine 13 Eylül 1921 günü Başkomutan, kendisine Batı Cephesinden gelen raporu Türkiye Büyük Millet Meclisine sundu: “23 Ağustostan beri devam eden Sakarya Meydan Muharebesi, TBMM Hükümetinin ordusunun kesin zaferiyle neticelenmiştir…”  Bu rapor üzerine Bakanlar Kurulu, aynı gün Mustafa Kemal’e bir kutlama yazısı gönderdi: “Türk Milleti bugün tek bir insan gibi seni düşünüyor. Anafartalar Kahramanının genç başı, üstünde ebediyen sönmeyecek olan bir Sakarya güneşi parladı…”

13 Eylül günü özel olarak kırmızı mürekkeple yayınlanan Yeni Adana Gazetesi ise, “Ordumuz kesin zafer kazandı” diyordu.

 

13 EYLÜL 1921 TARİHLİ YENİ ADANA GAZETESİ

 

Başkomutan, Sakarya zaferinden sonra 14 Eylül 1921 tarihli Türk milletine bir bildiri yayınladı: “Avrupa’nın en mükemmel araçlarıyla donatılmış olan Konstantin ordusundan, ordumuz donatım itibariyle de geri kalmaması ve hatta ona üste çıkabilmesi gibi inanılmaz mucizeyi Anadolu halkının fedakârlığına borçluyuz” diyerek milletine karşı kadirşinaslığını gösteriyordu.

İlber Ortaylı: “Atatürk Başkomutan olmasa, 30 Ağustos Zaferi ve Sakarya Savaşı olmasa bugünkü Türkiye olmazdı” der.

 

 

Ahmet Yavuz kimdir

 

1955 Osmaniye-Bahçe doğumludur. 1975’te Kara Harp Okulu’ndan Piyade Teğmen olarak mezun olmuştur. Kara Kuvvetlerinin çeşitli birliklerinde takım, bölük, tabur, alay, tugay komutanlığı yapmıştır. 1985’te Kara Harp Akademisinden, 1991’de Silahlı Kuvvetler Akademisi’nden, 1995’te Fransa Silahlı Kuvvetler Akademisinden mezun olmuştur. 1992-1998 yıllarında İstanbul Üniversitesinde Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans yapmıştır.

1997-2000 yıllarında Paris Büyükelçiliği nezdinde kara ataşeliği görevinde bulunmuştur.

2001 yılında tuğgeneral, 2005 yılında tümgeneral olmuş, bu rütbede Şırnak’ta 23. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı, Kara Harp Akademisi Komutanlığı ve Harp Akademileri Kurmay Başkanlığı görevlerini icra etmiştir, 2011 yılında Balyoz Davası tertibiyle tutuklanmış ve 18 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Cezaevinde emekli edilmiştir, 2014’te Anayasa Mahkemesi tarafından verilen yeniden yargılama kararıyla özgürlüğüne kavuşmuş, yeniden yargılama sonunda 2015 yılında beraat etmiştir.

 

Kitapları: Asker ve Siyaset (Kaynak, 2014 - iki yazarlı), En Uzun Gece (Asi Kitap - On yazarlı), Vesayet Savaşları: İleri Demokrasi Hayalinden Darbe Gerçeğine (Kırmızı Kedi, 2017) ve Doğu Akdeniz’de Rekabet (Halk Kitabeyi - On iki yazarlı), Başkomutan Emsalsiz Lider (Kırmızı Kedi 2021)

Aralıklı olarak makaleler yazmakta ve çeşitli televizyon kanallarında yorumlarda bulunmaktadır. TSK Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası sahibidir. Ayrıca Fransa tarafından verilen Liyakat Madalyası’nı, anılan ülkenin Ermeni meselesindeki tutumu nedeniyle 2006’ da iade etmiştir,

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51