Ali MARALCAN- EMEKLİ KURMAY ALBAY


"MUDANYA MÜTAREKESİ" BÜYÜK TÜRK ULUSUNUN YENİDEN DİRİLİŞİ VE VAROLUŞUNUN ADI, ÇAĞDAŞ TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN KURULUŞ VE DOĞUM MÜJDECİSİDİR


/resimler/2015-10/9/1011321479561.jpg

"Benim adım Mustafa Kemal´dir. Eğer beni onurlandırmak istiyorsan, Türkiyeli Türkoğlu Türk Mustafa Kemal diye çağır. Ben ne diktatörüm, ne macera peşinden koşarım, ne de mağlubiyeti kabul eden bir kimseyim. Ben, yalnız milletimi düşünür, onun için yaşarım. Benim ve milletimin hakkı olan her şeyi alırım. Alamayacağım bir şey yoktur."

Mustafa Kemal Paşa

Birinci Dünya Harbi sonunda yenilen Osmanlı devletine önce 30 Ekim 1918´de Mondros Mütarekesi daha sonra 10 Ağustos 1920 tarihinde ise itilaf devletleri Sevr Anlaşmasını imzalattırarak kendi aralarında Osmanlı Ülkesini paylaştılar. İşte bu tarihte bu antlaşmaları tanımayan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa yönetiminde Türk Milleti Ulusal Kurtuluş Savaşı´nı kazanarak emperyalist ve sömürgeci Avrupa devletlerine en büyük darbeyi vurdu ve 11 Ekim 1922 tarihinde Türk Ulusu için onur ve gurur dolu Mudanya Mütarekesi antlaşmasını bu mağrur ve kibirli devletlere dikte ettirdi.

MUDANYA MÜTAREKESİ´NİN ONUR VE GURUR DOLU ÖYKÜSÜ NASIL BİR TARİH GELİŞİMİ İZLEDİ

/resimler/2015-10/9/1012472418687.jpg

          1299 Yılında Bursa´nın Söğüt ve Domaniç Kasabaları bölgesinde Osman Gazi önderliğinde kurulan Osmanlı beyliği kısa zamanda diğer Anadolu beyliklerini egemenliği altına aldı. 29 Mayıs 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet´in emir ve komutasında İstanbul´u işgal ederek Bizans İmparatorluğunu ortadan kaldırdı.

         1566 yılında Kanuni Sultan Süleyman komutasında Zigetvar Kalesini fetih eden Osmanlı İmparatorluğu Asya Avrupa ve Afrika kıtalarında birçok devleti egemenliği altına alarak 6 milyon kilometre kare genişliğinde büyük bir coğrafyaya hâkim oldu, Nüfusu 60 milyon olup bunun 20 milyonu Türk ve 40 milyonu başka devletlere aittir.

         Bu büyük zaferlerden sonra Osmanlı İmparatorluğu eski gücünü ve kuvvetini kaybetti.1683 yılında 2. Viyana kuşatması yenilgisi daha sonra 1699 yılında Ruslarla yapılan savaşı kaybetti. Ve Ruslarla yapılan Karlofça Anlaşmasını imzaladı. Yapılan bu anlaşmayla ilk defa arazi kaybetti.

         Daha sonraki tarihlerde Osmanlı bünyesindeki devletlerin İngilizlerin ve Rusların kışkırtması ve işbirliği ile yapılan savaşlarda Osmanlı devleti pek çok yenilgiye uğradı. Bunu fırsat bilen emperyalist ve sömürgeci Avrupa Devletleri Osmanlı Devletine "Hasta Adam" dış politikasını uygulamaya başladılar.

         Avrupa devletleri bu yeni dış politikaya ne zaman ve nasıl başladılar:

         9 Ocak 1853 Tarihinde soğuk Sibirya dağlarının arasındaki Petersburg Sarayında Rus Çarı 1. Nicola İngiliz Büyük Elçisi Sir Hamilton SEYMOUR´un kulağına usulca eğildi ve Osmanlı İmparatorluğunu Kastederek iştahlı bir ifade ile şunları söyledi: "Kollarımız arasında ağır bir hasta adam var, mirasını şimdiden aramızda paylaşmalıyız."

         1. Dünya harbi sonunda yenilen Osmanlı Devletine önce, 30 Ekim 1918´de Mondros Mütarekes, daha sonra 10 Ağustos 1920 tarihinde ise İtilaf Devletleri Sevr Anlaşmasını imzalattırarak kendi aralarında ülkeyi paylaştılar.

         İşte bu tarihte yapılan bu anlaşmaları tanımayan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı ve Başkomutanı Mustafa Kemal Paşa yönetiminde Türk Milleti Ulusal Kurtuluş Savaşı´nı kazanarak emperyalist Avrupa devletlerine en büyük darbeyi vurdu ve 11 Ekim 1922 tarihinde Türk Milleti için onur ve gurur dolu bir anlaşmayı bu mağrur devletlere dikte ettirdi.

MUDANYA MÜTAREKESİ NASIL BAŞLADI VE DEVAM ETTİ, TOPLANTI SONUNDA NASIL BİR SONUCA ULAŞILDI

/resimler/2015-10/9/1014436014502.jpg

         Büyük Taarruzu izleyen günlerde, Batı Anadolu, Yunanlılardan temizlenmişti ve 7 Eylül 1922 tarihinde de Yunanlılar, Anadolu´nun boşaltılması tezi üzerinden, ateşkes yapılmasını müttefiklerine bildirmişlerdi. Ancak askeri başarımız,  öylesine hızlı gelişmişti ki, bu öneriler üzerinde fazla düşünülmedi bile.

         Yapılan görüşmeleri ve ateşkes hazırlıklarını Büyük Önder, Söylev´de şöyle anlatıyor: ?Ordularımız, İzmir ve Bursa´yı kurtardıktan sonra, Trakya´yı da Yunan Ordusundan kurtarmak için İstanbul ve Çanakkale´ye doğru yürürken o zaman İngiltere Başbakanı bulunan Lloyd George, bizimle savaşmaya karar vermiş bir davranışla Dominyonlarından birlikler istemek üzere başvurmuş. Ondan sonraki olaylara bakılırsa, Lloyd Georhe´nin isteğinin yerine getirilmediğini kabul etmek gerekir.?

         ?Bu sıralarda İstanbul´daki Fransız Olağanüstü Komiseri General Pele, benimle görüşmek üzere İzmir´e geldi. (Tarafsız Bölge) Adıyla andığı bir bölgeye Ordularımızın girmemesinin uygun olacağını söyledi. Ulusal Hükümetimizin böyle bir bölge tanımadığını Trakya´yı kurtarmadıkça ordularımızın durdurulmayacağını söyledim.?

         ?Bay Franklin Bouillon, bir Fransız savaş gemisiyle İzmir´e geldi. Fransa Hükümetinin de onaylarını alarak benimle görüşmeye gönderdiğini söyledi. Biz, Franklin Bouillon´la görüşürken, İtilaf Devletleri Dışişleri Bakanları imzasıyla, 23 Eylül 1922 günlü bir nota geldi. Bu nota önemli olarak iki sorun içeriyordu. Biri, savaşın durdurulmasıyla, öbürü konferans ve barışla ilgiliydi.

/resimler/2015-10/9/1015319609268.jpg

Mustafa Kemal Paşa, İtilâf Devletlerinin verdiği notaya, 29 Eylül 1922 tarihinde yanıt verdi. Bu notada ? Barış görüşmelerinin başlanacağına güvenilerek, askeri hareketin durdurulduğu, fakat Meriç ırmağına dek, Trakya´nın hemen boşaltılması gerektiğini ve Mudanya´da bir konferans toplanması önerisini? belirtmişti.

 

         Büyük zaferi destekleyen Fransız kamu oyunun baskısı, Rusya ve İtalya´nın siyasi yardımları ile sonunda, ateşkes için görüşülmeye karar verildi. Önce Mondros ateşkesinin yürürlükte olduğunu ileri süren İngiltere, sonunda yumuşadı. Bu ortam içinde Mudanya ateşkes görüşmeleri 3 Ekim 1922 günü başladı. Görüşmelerde TBMM. Hükümetini İsmet Paşa (İnönü), İngiltere´yi General Harrington, Fransa´yı General Charpy, İtalya´yı General Monbelli, Yunanistan´ı General Muzarakis temsil ediyordu. Yalnız yunan delegeleri ve Mazarakkis görüşmeleri Mudanya Limanındaki bir Yunan gemisinde izliyorlardı. Çok tartışmalı ve zaman zaman bunalımlı geçen konferans, sonunda bir anlaşmaya varılarak, 11 Ekim 1922´de imzalandı. Ancak Yunan delegeleri ateşkesi imzalamamışlar, 14 Ekim 1922 günü Yunan Hükümeti ateşkesi onayladığını belirtmiştir.

         Mudanya ateşkesine göre: ?Yunan Ordusu, 15 gün içinde Doğu Trakya´yı boşaltacak, boşaltmadan bir ay sonra da TBMM. Hükümetine teslim edilecek, barış yapılıncaya kadar Doğu Trakya´da sekizbin kişilik Türk Jandarma Birliği bulundurulacak.?

         Ateşkes imzalandıktan sonra 19 Ekim 1922 tarihinde, General Refet Bey Komutasındaki TBMM. Ordusu, sevinç çoşkuları arasında İstanbul´a girdi. Trakya´nın teslim alınması işiyle de görevlendirilmişti. Kısa bir süre içinde doğu Trakya Türk yönetimine kavuştu.

İSMET PAŞA BU TOPLANTIYI NASIL YÖNETTİ

 ?İSMET PAŞA BİZE MAĞLUP MUAMELESİ YAPIYOR?

         İsmet paşa anlatıyor:

         ?Mudanya Konferansı´nın son gecesi, üzerinde anlaşmaya varılan maddeler redaksiyon heyetlerine havale edilmeye başlayınca, başından beri konferansa hakim olan gergin ve münakaşalı hava birden bire dağılmıştı. Bu sefer ben murahhaslarla bilhassa İngiliz murahhası ile hususi olarak görüşmeye başladım. Herkes dağınık vaziyette, ayakta görüşüyoruz. Aramızda, konferansın geçirdiği gergin safhalardan bahsediyoruz. Böyle bir hava içinde konferans sona erdi.?

         Franklin Bouillon vasıtasıyla Fransızlar bana duyurmuşlardı:

         ?İsmet Paşa bize mağlup genareller gibi muamele ediyor?, demişler. Aslında benim zihnimden böyle bir muamele geçmiyor. Fakat konferansı ben idare ediyorum. Türkiye namına ve kazandığımız bir harp neticesinde, askeri harekatın tatili üzerinde müzakere yapıyoruz. Bu hal, yani konferansı benim idare etmem, tabiatıyla, onların Birinci cihan Harbi´nden sonra ki bütün mütareke ve sulh konferanslarında karşılaşmadıkları bir durum. Onun etkisi ile kendi aralarında bu tarz şikayetler yapmışlardır.

Mudanya Ateşkes Antlaşması görüşmelerinde, İsmet Paşa´nın hatıralarında da açıklandığı üzere, bir komutanın siyasi alanda müzakereler yöneten tecrübeli ve becerikli bir diplomat gibi görüşmelere katıldığı ve başarılı olduğu görülmektedir.

İSMET İNÖNÜ BU BAŞARILI VE ONURLU MÜTAREKEYİ NASIL İDARE ETTİĞİNİ ŞU SÖZLERLE AÇIKLIYOR:

/resimler/2015-10/9/1016203516440.jpg

?Ben heyeti ikamet ettiğimiz binada kabul ettim. Generallere masada yer gösterdim. Harrington´u sağıma aldım. Fransa temsilcisini karşıma, İtalyan generalini de soluma oturttum. Fakat ben generallere yer gösterirken onlar biraz şaşırmış gibi oldular. Meğer başkanlığı, müzakereyi idare etmeyi onlar kendileri için düşünmekteymişler.

SONUÇ OLARAK:

Mudanya Ateşkes Antlaşması, yeni Türk Devleti´nin uluslararası alanda büyük bir başarısıdır. Bundan sonra yeni Türk Devleti´nin en önemli sorunu, şerefli bir barış antlaşması imzalayarak medeni dünya devletleri arasında onurlu bir yere gelmektir.

Mudanya Ateşkesi, Büyük Taaruzdan sonra kazanılan askeri zaferin, ileride yapılacak barış antlaşması bakımından, siyasi ve uluslar arası alanda ilk büyük başarısıdır. Bu siyasi başarı olmasaydı, Türk Kurtuluş Savaşı Boğazlar bölgesinde doğacak bunalımın etkisiyle bir sıra devletlerin çatışmalarına ve dünya bunalımına neden olabilirdi. Bu ateşkes, ayrıca ulusal zaferle büyük gücünü dünyaya tanıtmış olan TBMM. Hükümetinin, Fransa dışındaki, İtilaf Devletleri tarafından da resmen tanınmasını sağlamıştır. Böylece yeni Türk Devleti, 1. Dünya Savaşının ezici sonuçlarından sıyrılmıştı. Ulusumuzu, devletler arası eşit haklara dayalı bir varlık durumuna sokmuştu. Şimdi en önemli sorun onurlu bir barış yapmaktı.

İsmet Paşa ise diplomatik rüştünü Mudanya Ateşkes Anlaşmasında göstermiş, Trakya ve İstanbul´u Mudanya´da masa başında almıştı. Ayrıca Mudanya Mütakeresi´nde kıyıda karşılama töreni isteyen yabancı komutanlarına ?Ben galip devletler komutanıyım!? diyerek ayağına kadar getirmişti. Ve işgal komutanları Mudaya´daki imzadan sonra dış basına küçülmüş bir şekilde şu açıklamayı yapmışlardı:

         ?İsmet bize mağlup devletler muamelesi yaptı.?

İsmet Paşa´nın Mudanya Mütarekesindeki basiretli ve başarılı çalışmalarından çok mutlu olan Mustafa Kemal, Lozan´a İsmet İnönü´yü göndermeyi uygun gördü.

Büyük Türk Ulusunun yeniden dirilişi, varoluşunu ve çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin doğuşunu sağlayan bu zaferin ve onurlu Mudanya Mütarekesi´nin başarılmasının sırrı ne idi acaba?

İŞTE BU BÜYÜK SIRRI YÜCE ÖNDERİMİZ ATATÜRK BAKIN NE GÜZEL AÇIKLIYOR BİZLERE:

/resimler/2015-10/9/1017538987015.jpg

?Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâl timsal olmuş bir milletiz.

Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklalden mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık sayılamaz.

Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir. Ben milletimin en büyük ve ecdadımın en değerli mirası olan bağımsızlık aşkı ile dolu bir adamım. Çocukluğumdan bu güne kadar ailevî, hususi ve resmi hayatımın her safhasını yakından bilenler bu aşkım malumdur. Bence bir millete şerefin, haysiyetin, namusun ve insanlığın vücut ve beka bulabilmesi mutlaka o milletin özgürlük ve bağımsızlığına sahip olmasıyla kaimdir. Ben şahsen bu saydığım vasıflara, çok ehemmiyet veririm. Ve bu vasıfların kendimde olduğunu iddia edebilmek için milletimin de aynı vasıfları taşımasını esas şart bilirim. Ben yaşayabilmek için mutlaka bağımsız bir milletin evladı kalmalıyım. Bu sebeple milli bağımsızlık bence bir hayat meselesidir. Millet ve memleketin menfaatleri icap ettirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerini büyük bir hassasiyetle takdir ederim. Ancak, benim milletimi esir etmek isteyen her hangi bir milletin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım.

Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. Milletlerin esirliği üzerine kurulmuş müesseseler her tarafta yıkılmaya mahkûmdurlar.

Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.?

Bu mutlu ve gurur dolu günleri bizlere armağan eden, bizleri özgürlük ve egemenliğimize kavuşturan ulu önder Atatürk ve silah arkadaşları ile şehit ve gazilerimiz huzurunda saygı ve hürmetle eğiliyoruz.

Ruhları şad olsun!

KAYNAKÇA:

  1. İNÖNÜ YAKIN TARİH SIRLARI                     KAHRAMAN YUSUFOĞLU
  2. İHANET BASINI                                             AYDIN KELEŞOĞLU
  3. GAZİ PAŞAM                                                   CEVAT ŞENOL
  4. SAMSUN VALİLİĞİNİN 29 EKİM 1981

     TARİHLİ SAMSUN VE İLK ADIM DERGİSİ    

  1. ATATÜRK´ÜN TÜRKLÜK VE MİLLİYETÇİLİK

     ANLAYIŞI NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE       KAHRAMAN YUSUFOĞLU                                               

  1. MİLLİ MÜCADELE HATIRALARI

     GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER                         KAHRAMAN YUSUFOĞLU                                     

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22