Göl’de kocaman bir ağaçtık biz.
Uzun ince bir gövde, dallar gürbüz
Yaprak yeşil, henüz; filizdik her birimiz.
Öyle sarılmıştık ki yaşama,
Güz dayanmıştı da kapımıza,
Mevsimden habersizdik biz...
Dökülen ilk yapraktı,
‘’Fazıl Ahatoğlu’’ arkadaşımız.
Duyunca haberini şaşırdık hepimiz!
Öyle sarılmıştık ki yaşama,
Güz dayanmıştı da kapımıza,
Mevsimden habersizdik;
Hiç varamamıştık farkına...
Biraz rahatsızdı,
Arkadaşımız ‘’Hasan Kahveci’’.
Bir sürpriz yaparak, iyileşecek diye
Beklerken o güzel haberi.
Sarsıldık bir bahar ayında!
Dalından düşmüştü, bir yaprak daha...
Dayandık, iki bin on dokuz yılı
Otuz bir Aralığına,
Hazırlık yaparken yeni bir yıla,
Bir yaprak daha düştü dalından!
Bu sefer, ‘’Zafer Çırak’’ vardı sırada...
Girmişsek de yeni bir yıla,
Mevsim olsa da kış!
Yine gelir bir güz,
Dalından düşer bir yaprak daha...
Kaçmak mümkün değildir ölümden!
Yeter ki son yaprak da düşmesin,
Henüz yaşlarımız daha,
Yetmişe bile girmemişken ...
Salih KOÇ
31 Aralık 2019/Karacahmet-Üsküdar