Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


DEVRİMDEN DARBEYE KAVRAM KARGAŞASI

Güzel bir kış sabahını değerlendirmek için sahilde bir kafede otururken, yanımdaki masada yapılan hararetli konuşmaister istemez dikkatimi çekti.


Yan masada,biri orta yaşlı,ikisi oldukça genç üçerkek, oturmuş karşılıklı tartışıyorlardı. Aslında buna tartışma da denilemezdi belki, çünkü orta yaşlı olan vedavranışlarından, yaptığı konuşmadan entelektüel olduğu anlaşılan biri, diğerlerine bilgi veriyor gibiydi. Fark ettim ki Marks ve Engels’ten bahsediyorlar. Konuşmaları devrimcilik üzerine yoğunlaşırken, bir süre solculuk kavramını da tartıştılar. Onlara göre her devrimci esaslı bir solcu olmalıydı ama tıpkı ülkücülük kavramı gibi devrimcilik kavramının da tartışılması gerekiyordu.Konuşmalar tarihsel boyutta devrimci liderler üzerine dönüşürken, gençlerin de soruları gelmeye başladı. Cevaplar oldukça güzel sıralanırken, konunun ilerleyişi dikkatimi çekti. Devrimci liderlerle başlayan söz devrimci filozoflarla devam etti. Devrimci denilince Atatürk’ten bahsedilmesi güzel diye düşünürken, söz Napolyon’a doğru kaydı. Bir ara Che Guewara’dan bahsedilirken, ardından Fidel Castro geldi. Sonra konu giderek değişti ve MahatmaGandhi’den, Nelson Mandela’ya ulaştı. Bir ara Türkiye’de seksen öncesi öğrenci hareketleri, ortaya çıkan görüşler ve okur-yazarlık, okuduğunu anlama konuları konuşuldu.Can alıcı soru da burada geldi. Gençlerden biri, anlatıcıya, “Ağabey sen kaç yıldır devrimcisin” diye sordu. O da fazla düşünmeden, “kırk yıllık devrimciyim” dedi. Soruyu soran genç adam, bir anda, küçümser ve dalga geçer bir tavırla, “Kırk yıldır başaramamışsınız” deyiverdi. Bu söz üzerine,adamın o kadar anlatımının boşa gittiğini düşündüm. Oysa adam çok güzel bir retorikle, en uygun örneklerle ve tanımından hareketle devrimi, yapılan devrimleri ve devrimciliği izah ediyordu. Cumhuriyet devrimlerini birer birer anlatırken, cumhuriyet tarihindeki,günümüze kadar ulaşan devrimsel nitelikteki gelişmeleri de izah etmişti. Düşündüm ki yine kavramlar karıştırılıyor. Çünkü algılarda, devrimcilikle darbecilik bir anda birbirine giriverdi.

İki kavram, devrim ve darbe temelde birbirlerinden ayrışırken, devrim, sözlüksel anlamda ihtilaliya da darbeyi de kapsıyor ki esasen bu yanlış. Devrim veya devrimler toplumu ileriye götürme maksatlıyken,ihtilal ya da darbe,tam tersine ya toplumu yerinde saydırıyor ya da geriye sürüklüyor.Üstelik kesinlikle demokrasiye, insan hak ve özgürlüklerine de aykırı. Darbe, bir anlamda yıkıcılık içeriyor ve ihtilal ile aynı anlamlı.

Anladım ki devrim, darbe, ihtilal kavramları bireysel algılarda karmakarışık olmuş durumda ve kavramları yanlış tanımlamanın ya da halk ağzını düzeltmeksizin, hatalarıyla, doğrudan sözlüğe aktarmanın düşünsel zararlarını öngörmek gerekiyor.

Sözlükte ihtilal: Bir ülkenin siyasal, sosyal ve ekonomik yapısını veya yönetim düzenini değiştirmek amacıyla kanunlara uymaksızın cebir ve kuvvet kullanarak geniş halk hareketi, devrim; kargaşalık, düzensizlik, karışıklık; köklü değişim olarak tanımlanırken, aynı sözlükte darbe: Ülkede bir grup tarafından örgütlü bir biçimde silah zoruyla baskı kurularak veya seçim dışındaki demokratik usulleri kötüye kullanarak mevcut hükümeti istifa ettirme veya rejimi değiştirecek biçimde yönetimi devirme işi; birini kötü duruma düşüren, sarsan olay; vuruş, çarpış olarak tanımlanmış. Aynı sözlükte devrim: Belli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik; ihtilal, inkılap olarak anlamlandırılmış. Bu üç kavramdan ikisi, yani darbe ile ihtilal tanımlarda birbirleriyle iç içe geçmiş durumda.Ancak devrim kavramının tanımına eklenen ihtilal kelimesi de bu kavrama bir anda farklı bir boyut yüklemiş. Bir de inkılap kavramı var. Sözlükte inkılap: Toplum düzenini ve yapısını daha iyi duruma getirmek için yapılan köklü değişiklik, iyileştirme, devrim, reform; bir durumdan başka bir duruma geçiş, dönüşüm olarak tanımlanmış. Anlamlardan yola çıkıldığında devrim ile inkılap uyuşurken, darbe ile ihtilal temel olarak bu ikisinden ayrışıyor. Sözlükler bu haldeyken, sıradan insanların kavramları karıştırması ve bazı kesimlerin siyasi rant uğruna kavramları bilinçli olarak karıştırmalarının önüne geçmek, neredeyse imkânsız. Çünkü zaman içinde devrim, halk ağzında ihtilal ile karıştırılarak yer ederken, hızlı, köklü, nitelikli değişimin üstü örtülerek, tarihsel boyutta yanlış kullanımında anarşiyle ve terörle birlikte anılmasıyla, devrimciliğin farklı, yanlış ideolojik uygulamalarının baskısında, devrim, akıllarda kötü olarak yer etmeye başlamış. Bu gelişmede en önemli faktör, entelektüel olduğunu iddia edenlerin, zaman içinde ve farklı olaylarla, özellikle yönetimin baskı ile değiştirilmesini devrim olarak lanse etmesiyle ortaya çıkmış.

O halde bir durup düşünmeli. Doğru olan, devrim kavramının tanımında yer alan,belirli bir alanda hızlı, köklü ve nitelikli değişiklik anlatımında öne çıkarılması gereken, nitelik sözcüğünün anlamı değil mi?Tarihsel boyutta yapılan incelemede bazı devrimlerin, yönetim değişikliklerinin sonrasına denk getirilmesi ve bu yönetim değişimlerinin ihtilal kavramının tanımında olması kötü bir örnek teşkil ediyor. Devrim kelimesinin kullanımında ilk akla gelen devirmek fiili olunca, anlam doğal olarak karışıyor.

Devrimin tanımında, dönüşümden değil de devirmekten yola çıkmak, yanlışları da beraberinde getiriyor. Çünkü devrim, devirmekten yola çıkarak değil, nitelikli değişim ve dönüşümden yola çıkılarak gerçek anlamına ulaşıyor. O halde devrim ile inkılap kavramlarını, ihtilal ve darbe kavramlarından kesinlikle ayırmakve gerekçelerini de en uygun şekilde açıklamak gerekiyor.

Can UĞURATEŞ

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05