Yobaz ne derse desin, kadın her yerde kadın.
Kızlarımız filede yükselip rakibin tepesine inerken yobazın canı yanıyor ve çığlık atıyor.
Adamda milli şuur yok ki, aklı kadını köleleştirmekle meşgul.
Neden?
Çünkü kendi hep birilerinin karşısında ezilmiş, köleleşmiş. O da kendinden zayıf gördüğü kadını ezmiş.
Ezik adam, şimdi kendinden güçlü kadını görünce kedi gibi ciyaklıyor.
Ve din adına kadına saldırmaya çalışıyor.
Oysa Allah “Efendiniz benim, din (borç) gününün sahibi de benim" demişti.
Yani Allahtan başka kimseye borcumuz yok. Kimseyi efendi edinmememiz gerektiği gibi kimseye de efendilik yapmaya hakkimiz yok.
Neyse yobazı kendi din anlayışıyla baş başa bırakalım ve biz dönelim voleybolun sultanlarına.
Bu aksam Hollanda’yı yenip Avrupa üçüncüsü olan bizim kızlardan başka Sırbistan ile İtalya arasındaki final maçını izledim.
Zevkli saatlerdi.
Kızlar harikaydı.
Hırsları ve sevinçleri farklıydı.
Öfkeleri ve üzüntüleri
Her şeyleriyle kadındılar.
Cephede mermi taşıyan kadın
Simdi filenin önünde
Yine kendinden emin o kadın.
Bakımı, ojeli tırnaklı elleriyle
Vuruyor topu kafasına yobazın.
Kadın
Ana, eş, kardeş
Hepsi kadın.
Estetik olan kadın
Cephedeki kadın
Voleybol sahasındaki,
İş alanlarındaki
İşte hepsi kadın.
Yobazın hazmedemediği
Özgür, başı dik, özgüvenli
Boynunda Bozkurt dövmeli kadın.
Bunlar Atatürk’ün kızları...