Bizim oralarda “Soyu soydan, köpeği mandıradan alacaksın.” derler.
Bu sözün açılımı şu:
Kendine eş, kızına koca, oğluna gelin olacak kişinin soyunu araştırmazsan ömür boyu huzur göremezsin.
Köpeği de mandıradan alacaksın.
Mandıra köpeğinin gözü tok olur, önüne atılan her ekmeğin peşine takılmaz.
Nurlar içinde olsun; Atatürk ise şöyle demiş: Başınıza yönetici yapacağınız kişilerin soyunu iyi araştırın.
Atatürk, K. Çekmece ’de icra memurlarının çiftçinin bir öküzünü aldığını duyunca Başbakanı ve Bakanlar Kurulunu Florya Köşküne toplayıp çiftçinin önünde “Bunlar İstanbul’da bunu yapıyorsa memleketin ücra köşelerinde kim bilir neler yapıyordur” diyor.
O günlerin imkânsızlıklarına rağmen şehir ve kasabaları, hatta köyleri gezerek hükumetin ve memurların çalışmalarını denetliyor Atatürk.
Atatürk’ün ölümünden sonra birçok şey değişmiş ve denetim boşluğu doğmuştur.
Nüfusun yüzde sekseninin köylerde oturduğu tek partili o dönemlerde ezilen halk, çok partili dönemde de dini kullanan partileri kendine benzetip onlarda kurtuluş aramıştır.
Bilhassa küçük memurların “ben devletim; asarım da keserim de” anlayışıyla yaptığı despotluklardan bunalan halk kendini koruyacak siyasi irade aramış ama her seferinde yanılmıştır. Çünkü siyaset adamları, memurları denetlemesi gerekirken sadece kendi çıkarı için çalışan despotlara dönüşmüştür
Siyaset baronlarından bıkan halk “Atatürkçüyüm, Milliyetçiyim, Müslümanım” diyen siyasetçileri “Bunlar bize benziyor” diyerek bağrına basarak yanılmaya devam etmektedir.
Son yirmi yılın iktidarı da bu düşüncelerin ürünüdür. Fakat hiç birinin halka benzemediği anlaşılmıştır.
Bugün CHP başta olmak üzere tüm muhalefet partileri Anayasanın ilk üç maddesini tartışmaya açmıştır. İktidar partisi AKP’nin de dünden razı olduğu bu duruma hep birlikte göbek atmaktadırlar.
Halkın aş ve geçim derdi varken böyle bir değişikliğe kimin ihtiyacı var ki?
Türk milletinin kimliğine, toprağına, birliğine, dirliğine göz dikmiş odakların figüranı olan siyasi partiler bu aziz milleti temsil etmekten uzaktırlar.
Bizden değillerdir.
Halkın derdiyle dertlenecek bir düşünceleri yoktur.
Başımıza gelen felaketler, soyunu sopunu araştırmadan başımıza taç ettiğimiz yöneticilerin eliyle gelmiştir.
İyi bakin:
“Atatürkçüyüm” diyen Atatürkçü mü?
“Milliyetçiyim” diyen Milliyetçi mi?
“Müslümanım” diyen Müslüman mı?
Siyasetçilerimizin kendilerini halktan biri gibi göstermek için kullandıkları bu milli ve manevi değerlerimize ne kadar uygun hareket etmişlerdir/ediyorlar?
Acaba bizim siyasi partilerimiz, Amerikan CIA ajanı GRAHAM FULLER’in “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” isimli kitapta yazdıklarını mı uyguluyorlar?
Artık her şey meydanda.
Kimsenin kalmadı gizlisi kapaklısı.
Zaten saklanmak isteyen de kalmadı ya
Hainlikler bile açıkça yapılmakta.
Atalarımız ne güzel söylemiş:
Soyu soydan, köpeği mandıradan olsun.
Halkımız, atasözünü ve Atatürk’ün sözünü dinlemediği gibi Kur’an’daki Allah sözünü de dinlememiştir.
Allah Kur’an’daki bir ayette şöyle buyurur: Kendinize yanlış veliler edinmeyin, çünkü onların evleri dişi örümceğin evine benzer.(Dişi örümcek kendi yavrularını yer.)
Yanlış veliler dişi örümceğe benzetilmiş.
Halkımızın kulağına küpe olsun.
