Ahmet DOKUZOĞLU-NE DEMİŞTİK?


İKİ KADIN ve AYRILIK


             Bugün 8 Mart kadınlar günü.

             Erkek egemenliğindeki bütün bencilliklerimi kenara bırakıp, kadınlardan bahsetmek istiyorum. Çünkü biliyorum ki onlarsız bir hayat yaşanması zor olan hayattır. Bir insanın huzurlu olması için ne gerekse Allah onlara vermiş.

           Hayata adım attığımız o ilk gün.

           Daha dünyaya bakmadan onun karnında büyümüşüz, sütünü içmişiz, karnımızı doyurmuşuz. Sonra dünyaya? merhaba? demişiz. Gülümsemişiz hayata.

           Kimin sayesinde?

           Ana dediğimiz o kadın sayesinde.

           Emeklemişiz, yürümeyi öğrenmişiz, yemeyi, içmeyi, gülmeyi, ağlamayı, oturmayı, kalkmayı öğrenmişiz. Bütün bunlar bir kelimeyle olacak işler değil. Bir zahmet sonrası kazanılmış değerler. Öğrenene de, öğretene de bir çaba gerektirir. Bütün bu deneyimleri biz o kadına  borçluyuz.

           Yani Anamıza.           

          Evlenene kadar her türlü sıkıntımızın ortağı o olmuştur. Ağladığımızda ağlamış, güldüğümüzde gülmüş, her koşulda yanımızda bulunmuş, bir gün olsun bizi yalnız bırakmamış, Azrail karşısına geçtiğinde bile,

           ?Oğlumun mürüvvetini daha görmedim.? diye sitem etmiş. Kendinden çok bizi düşünmüş. Bizim yuva kurmamız için çabalamış, saçını süpürge etmiş, bir kişiden bahsediyoruz. O kadın yine  anamızdır.

             Haydi, büyüdük diyelim.Saçımız sakalımız çıktı. İşe girdik. Para kazandık. Anamız yok artık. O mezardayken biz nasıl yaşarız. Yemeğimizi kim yapar? Çamaşırımızı kim yıkar? Ütülü elbiseleri kim hazırlar bize? Nasıl yaşarız bu kahrolası dünyada?  İşte burada, en fazla muhtaç olduğumuz anda, başka bir kadın  çıkar karşımıza.O kadın eşimizdir.

           Onu nasıl başkasının yerine koyabiliriz. O bizim hayatımızın bir parçasıdır artık. Vazgeçilmez bir uzvumuz. Gözümüz kulağımız, elimiz, ayağımız. O kadın eşimizdir, dert ortağımızdır.Sevgimizdir.Sevgilimizdir.

            Bazıları ?Elin kızı? der ona.

            İnsanın yarısı nasıl olur da, elin kızı olabilir. Bir yabancının yarımız olabilir mi? Elbette olamaz. O zaman ne olur bilir misiniz? Şairin ağzıyla;

            Can olur, canan olur..

            İki büyük nimet olur,

            Biri Anam, biri yârim,?dememiş mi şair. Bu sözler onun ağzından durup dururken mi çıkmış sanıyorsunuz? Durup dururken bu kadar güzel  sözler çıkar mı insanın ağzından?

           Şairler kelimelerin dilinden döker yârin hasretini.

           Bu özlem dolu duygular, kelimelerin sır perdesinden çıkar dışarı. Sevgi olmazsa bomboştur hayat. Anlamsızdır. Sevgi olunca canlanır dağarcığımızdaki bütün sözcükler. O zaman anlarız ki o kadın aşkın ta kendisidir.

            O kadın eşimizdir,can yoldaşımızdır.

           Hiçbir varlık onun yerini doldurabilir mi? O bir parçadır insanın benliğin de. Yatarken, uyurken, sevinirken, dolaşırken. Onsuz yaşam; havasız dünya gibidir. Susuz tarla gibidir.  Meyve vermez ağaç gibidir. Çiçek açmaz ot gibidir. Eşimizdir. Sevgimizdir, sevgilimizdir. 

           Belki o yanımızdayken fark edemeyiz varlığını. Bir an için uzaklaştığını hissetmek bile bize zindan olur.

           İşte o zaman hasreti yakar içimizi. Gözlerimizden yaş akar. İçimizden alev çıkar. Kelimeler anlam kazanmaya başlar. Onun yokluğu kelimelere dökülür. Şair yapar insanı.

           Ağaçlarla, kuşlarla, çiçeklerle, yıldızlarla konuşmaya başlarız. İki kelimeden biri onun için çıkar ağzımızdan. Dağarcığımız onunla dolar, onunla taşar dışarı. Mahzun mahzun gezmeye başlarız dünyada. Ve deriz ki;

 

         Sen gidince...

            Bir karanlık çöktü ki, yüreğime

            Ağzımda sözüm,

            Gözümde fer kalmadı?

 

            Sen gidince...

            Bir başka oldu dünyam,

            Bulut başka, yağmur başka,

            Güneş, Ay, Yıldız başka,

            Ben başka oldum dünyamda,

            Bambaşka...

           

            Sen gidince...

            Kuşlar dönmedi ki, yuvasına,

            Çiçekler açmadı ki,

            Ne baharı kaldı yaşamın,

            Ne yazı kaldı,

            Ne sonbaharı...

            Bir zifiri karanlık gibi karardı dünyam,

            Hep sana hasret kaldı,

            Bendeki yaşam...

           

            Sen gidince...

            Resmin kaldı elimde?

            Şiirlerin,

            Şarkıların,

            Türkülerin kaldı?.

            Bağrıma bastım hasretini her gece,

            Sayıkladım adını hep hece, hece,

            Bir ben kaldım bende, birde yalnızlığım,

            Sen gidince...                                

            Yukarıdaki dizeler nasılda anlatıyor ayrılığı. Ayrılık zor kelime. Ayrılık zehirden acı. Bir alevdir insanın yüreğinde. Dışa atılamayan, kimseye satılamayan, bir alev. Kör eder insanın gözlerini. Şair eder, hatip eder, Mecnun eder. Haykırır insanoğlu, dağlara, taşlara, çöllere, denizlere.

            İşte o zaman ateşin dışa vurduğu andır. İnsanın mecnuna- Leyla´ya döndüğü andır. Hayatın durduğu, zamanın kaybolduğu andır. O anıların canlandığı andır.

                8 Mart kadınlar gününüz kutlu olsun.                                                       

 

 

Selahattin Acun
7.03.2017 19:21:03
Eline, diline ve emeğinize sağlık, dünya kadınlar günü kutlu olsu

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22