Ahmet ERDOĞDU


BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA ÇANAKKALE CEPHESİ  (5)

ÇANAKKALE CEPHESİ KARA MUHAREBELERİ


Değerli Okurlar,

Çanakkale Yarımadası’na yapılacak çıkartma öncesi olanları ve sonrasını, geçen dört yazımızda paylaşmıştık. Bugün, 19 Mayıs günü yapılan taarruzu ve sonrasındaki  gelişmeleri Sayın Mustafa Kemal Tutkun Paşa ile konuşmaya devam ediyoruz.

Bu söyleşimizin tamamını gazete sayfalarımıza koyamıyoruz. Söyleşimiz bittikten sonra gazetemizin internet sayfalarında “ÇANAKKALE DOSYASI” olarak bulabileceksiniz.

A.E.- Enver Paşa Arıburnu cephesinde önemli bir karar vermiştir. Taze bir tümenle takviyeli olarak düşmana taarruz edilecektir. Bu taarruzun yapılacağı 19 Mayıs gününe kadar meydana gelen gelişmeleri, 19 Mayıs taarruzunu ve sonuçlarını izah eder misiniz?

M.K.T.- 19 Mayıs taarruzunda asıl taarruzu gerçekleştirecek 2. Tümen’in Sarafim Çiftliği’ne intikali 16 Mayıs günü tamamlandı. Tümen ilerleyen günlerde Arıburnu cephesine yanaştı ve Kuzey Grubu’na katıldı. Tümenin tüm bu faaliyetleri düşman tarafından sürekli izlenmekteydi. Bu takviye yeni bir taarruz emaresi olarak değerlendirilmekteydi.

16 Mayıs’ta yürürlüğe giren yeni teşkilatlanmaya göre Yarbay Mustafa Kemal’in Arıburnu Kuvvetleri Komutanlığı sona erdi ve Esat Paşa 5. Tümen, 19. Tümen, 2. Tümen ve 16. Tümen’in oluşturduğu Kuzey Grup Komutanı olarak görev yapamaya başladı. Grubun muharip mevcudu 42 bin kişi (43 tabur) idi.

Yapılan plan gereğince; 18 Mayıs günü düşman siperleri sabah, öğle ve akşam saatlerinde bombalanacak, 18 Mayıs gecesi 2. Tümen gizlice ileri yanaşacak, 19 Mayıs günü saat 03.30’dan itibaren baskın şeklinde 19. Tümen düşmanın kuzey kanadına, 5. Tümen merkezine, asıl taarruz kuvveti olan 2. Tümen Kırmızı Sırt-Kanlısırt üzerinden Yeşiltarla istikametinde merkezle güney kanat arasına, 16. Tümen de Kanlısırt ve güneyindeki düşman güney kanadına hücum edecekti.

Bu taarruz, Çanakkale Muharebeleri’nin müstesna olaylarından birisidir. Muharebelerin bir siper harbi karakterine dönüştüğü bütün komutanlarca kabul edilmesine rağmen, ters bir karar ve olumsuz neticeleneceği başında belli olan bir plan uygulanmıştır.

6,5 saat gibi kısa bir sürede verilen %30 zayiat korkunç bir rakamdır. Bir anda ve daracık bir taarruz şeridinde binlerce insanımız feda edilmiş, pervasızca ateşe atılan yiğit Mehmetçikler birbirinin üzerine düşerek şehit olmuşlar, buna rağmen olumlu hiçbir sonuç da elde edilememiştir. 19 Mayıs günü Çanakkale Muharebeleri’nin en kanlı günü olmuştur. Bu muharebeleri iyi bilmek, birliklerde ve Türk askerindeki eşsiz yiğitlik ve itaat ruhuyla hafife alınmış ve her türlü etkenle karıştırılmış sevk ve idare hatalarını iyice irdelemek gerekmektedir. 

                                     Kroki-32: Arıburnu Muharebeleri (19 Mayıs Türk Taarruzu)

Saat 03.30’dan itibaren kuzeyde 19. Tümen bölgesinde taarruz sessizce süngü hücumuyla başladı. Gece karanlığında askerlerin sadece siluetleri ve süngü parıltıları/şakırtıları fark ediliyordu. Kızılca kıyamet de o zaman koptu. Nefeslerini tutmuş eli tetikte bekleyen Anzak askerlerinin yoğun ateş sesleri yeri göğü inletmeye başladı. Taarruz gelişmekteydi. Asıl taarruzu yapan 2. Tümen’in 03.30 öncesi çıkardığı gürültüler, buradaki düşmanı erkenden ikaz etmişti. Düşman 2. Tümen’in beklenen taarruzunu korkunç bir ateş gücüyle karşıladı. Birliklerimiz çok ağır zayiat vermekteydiler. Taarruz gelişemiyordu.

19. Tümen’in iç kanadı geride kalmış; bunun sonucu olarak 5. Tümen’in sağ kanadı tehlikeli bir şekilde açılmıştı. Bu nedenle 5. Tümen derinliklere ilerleyemiyordu.

2. Tümen bölgesinde hücum dalgaları birbiri üzerine yığılıp yere serildikçe geriden gelenler de ortalığı cehenneme çeviren ateşler arasında ne tarafa gideceklerini bilemiyorlardı. Birlikler birbirine karışmış, emir komuta içinden çıkılmaz bir hal almıştı. Çatışmanın ilk saatinde tam bir katliam yaşanıyordu.

Saat 05.10’da 2. Tümen Komutanı Kuzey Grup Komutanına; hücumların durduğunu ve taarruz imkânının kalmadığını rapor etti.

2. Tümen’in acemiliği ve aceleciliği güney kanattaki 16. Tümen’in taarruzunu da etkiledi ve bu tümen bölgesinde de baskın sağlanamadı. Bu cephede de taarruz durduruldu.

Saatler 05.30’u gösterdiğinde ciddi bir sonuç elde edilememişti. Özellikle 2. Tümen’in zayiatı çok fazlaydı. Taarruzun gündüz şartlarında da devam etmesi emredildi. Ancak saat 10.00’a kadar yapılan taarruzdan hiçbir olumlu sonuç alınamadı. Ve bu saatte taarruz durduruldu. Mevcudunun %40’ını zayi eden 2. Tümen geri alındı.

6,5 saat devam eden muharebelerde zayiatımız 3 bin 420 şehit olmak üzere 9 bin 940 (%33), düşmanı zayiatı ise 636 idi.

Bu taarruzda düşmana göre mevcudumuz 2,5 kat fazla olmasına rağmen verdiğimiz zayiat düşmanın 16 katı olmuştu.

Taarruz sona ermiş ancak siperler arasında binlerce cesedin/yaralının varlığı en azından sağlık nedeniyle bir tehlike oluşturuyordu. Ayrıca; kan kokusu, yaralıların inlemeleri ve çoğalan sinekler çok rahatsız edici oluyordu. Bu rahatsızlığı en ciddi hissetmesi nedeniyle General Hamilton’un talebiyle 24 Mayıs günü sekiz saatlik bir ateşkes imzalandı. Bu süre içinde taraflar kendi şehit/ölü/yaralılarını, silahlarını toplayıp defnedeceklerdi.

Ateşkes planlandığı şekilde uygulandı. Bu uygulama süresinde Anzak askerleri Türk askerlerinin kendilerine anlatıldığı gibi kötü olmadıklarını gözleriyle gördüler. Karşılıklı hediyeleşmeler yapıldı. Bu saatten sonra Arıburnu cephesinde “Centilmenler Savaşı” başlayacak; barbar, vahşi, acımasız Türk yerini, Jonny Türk, Mert Türk alacaktır.

Özetle; Liman Paşa da anılarında, “Bahis konusu bu taarruzun tarafımdan işlenmiş bir hata olduğunu kabul ederim” itirafı da başarısızlık sebeplerini açıklamaktaydı.

A.E.- Arıburnu cephesinde başarısız 19 Mayıs taarruzu gerçekleştirilirken Seddülbahir bölgesinde önemli bir gelişme yaşanmadı. Ancak bundan sonraki süreç daha kapsamlı değerlendirmeleri gündeme taşıyacaktır. Bu konudaki gelişmelerden bahseder misiniz?

M.K.T.- 20 Mayıs günü İtalya eski müttefiklerine karşı İtilaf Devletleri yanında Birinci Dünya Savaşı’na girdi. Reuter ajansı 23 Mayıs’ta verdiği haberde; İtilaf Devletleri’nin büyük kayıplar verdiklerini ve Türklerin İtilaf subaylarını vurmada usta oldukları yer aldı. Çanakkale’deki başarısızlıklarını uzun süredir gizleyen İngiliz basını Mayıs sonundan itibaren artık savaşın İtilaf Devletleri tarafından kazanılamayacağını ve bu gerçeğin İngiliz kamuoyundan daha fazla saklanamayacağını anladı.

 

KARA MUHAREBELERİ-İKİNCİ SAFHA   (6-29 AĞUSTOS 1915)

A.E.- Gelibolu Yarımadası’ndaki kara muharebelerinin ilk safhası olan 25 Nisan-Temmuz 1915 sonu arasındaki gelişmelerini kısaca özetleyebilir misiniz?

M.K.T.- 25 Nisan 1915 tarihinde başlayan kara muharebelerinde Akdeniz Seferi Kuvveti Ağustos 1915 tarihine kadar geçen altı ay içinde hedeflerine ulaşamamıştı.  Seddülbahir bölgesindeki muharebelerde ilk hedef olan Alçıtepe ile Arıburnu bölgesindeki muharebelerde ilk hedef olan Conkbayırı ele geçirilememişti. Bu süre içinde General Hamilton’un birliklerinin verdiği zayiat 100 bini geçmiş olup, İngiliz ve Fransız Genelkurmayları başarısızlığın sebeplerini araştırıyorlardı. Bu arada General Hamilton da komutan olarak yıpranmış ve saygınlığını kaybetmeye başlamıştı. İşte bu gelişmeler, yeni bir cephenin açılması sürecinin tartışılmasına yol açtı. 16 Temmuz’da ele geçen bir rapordan, Limni Adası’nda 50-60 bin kişilik bir İngiliz ordusunun toplanmakta olduğu öğrenilmişti.

Bu bilgiler karşısında Liman Paşa’nın değerlendirmesi şöyleydi:

“5. Ordu’nun en çok endişe duyduğu bölge Arıburnu cephesiyle Güney Grubu arasındaki bölge idi. Buraya yapılacak bir çıkarma aynı zamanda Güney Grubu’nu da arkadan tehdit ederdi. Bunun için 9. Tümen bu bölgeye ayrılarak Kayal Tepe’nin batı yamaçlarına yerleştirilmişti.”

 Çanakkale Cephesi’nde çıkarmanın ilk gününden bu yana zaman zaman tehlikeli olabilecek durumlar ortaya çıkmış; büyük yorgunluklara nasıl göğüs gerileceği ve bu uğurda verilmesi beklenen büyük zayiat sık sık gündeme gelmişti. İngiliz ve Fransızlar, muharebelerden hemen hemen bezgin hale gelmişlerdi.

Bu gelişmeler, Seddülbahir bölgesindeki İngiliz ve Fransız birliklerinin moral durumunu ve çelişkiler yumağı ile boğuştuklarını açıkça ortaya koymakta idi. Bu durum şüphesiz Türkler tarafından da bilinmiyor değildi. Türkler, İngilizlerin Çanakkale’den kolay kolay vazgeçmeyeceğini ve muharebeyi kesinlikle yarıda bırakmayacaklarını bilmekteydiler.

 

Türk Tarafı: Temmuz ayı ortasından itibaren 5. Ordu; Asya Grubu, Güney Grubu, Kuzey Grubu, Anafartalar Bölgesi, Tayfur Bölgesi ve Saros Grubu’ndan oluşacak şekilde yeniden tertiplenmeye başladı.

5. Ordu, Enez’den Edremit Körfezi’ne kadar olan 250 kilometrelik cephenin her kesiminde tehlikeli gördüğü bölgelere öncelik vererek çeşitli hazırlıklara başladı. Yapılacak işlerin en önemlisi cephane ikmaliydi.

Temmuz ayı ortalarından itibaren muharebeler kilitlendi. İki tarafın da güçlü ve derin tahkimatı, karşılıklı saldırıların başarı şansını çok azalttı.

Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa'ya bağlı 19. Tümen ve 16. Tümen Arıburnu cephesinde, 5. Tümen ihtiyatta, 9. Tümen Kabatepe ile Kum Tepe arasında savunma görevindeydi. Bu bölgede de mevcut 50 bin kişiye çıkarıldı.  Ağustos ayı başında 5. Ordu'nun birlik adedi 16 tümene, personel mevcudu ise en yüksek seviyeye ulaştı. Menzil teşkilatlarıyla birlikte mevcut 250 bin 818 kişiydi.

General Hamilton, Seddülbahir bölgesinden kesin sonuç alınamayacağının anlaşılması üzerine Ağustos saldırılarının amacını, “Kocaçimen Tepe’yi şiddetli bir taarruzla ele geçirip tüm araziye hâkim olan bu noktadan hareket ederek Yarımada’yı belinden kavramak” olarak belirledi. Başlangıçta Arıburnu’na asker çıkararak Türk kuvvetlerinin güneyle olan kara ve deniz irtibatı kesilecek ve buradan hareketle Çanakkale Boğazı donanmaya açılabilecekti.

General Hamilton'un tasarladığı planda yer alan üç önemli hareket şunlardı:

1. Taarruzu baskın şeklinde yapmak ve Türkleri hazırlıksız yakalamak.

2. Seddülbahir bölgesindeki 13. İngiliz Tümeni’ni ve 29. Hint Tugayı‘nı gizlice Arıburnu'na taşımak.

3. İmroz, Limni ve Midilli Adalarında bulunan 10. İrlanda Tümeni ve 11. İngiliz Tümeni’ni gizlice ve başarıyla Suvla kıyılarına çıkarmak. Sonunda 6 Ağustos 1915 tarihi taarruz günü olarak saptandı.

A.E.- Yarımada’da nefesler tutulmuş, General Hamilton gelen takviyelerle son şansını kullanmak üzere hazırdır. Liman Paşa da savunma hazırlıkları adına Kuzey ve Güney Grubu arası için tedbir geliştirirken, Hamilton’un sıklet merkezini yine doğru tahmin edememiştir. Ayrıca Saros takıntısından da vazgeçmiş görünmemektedir.  6 Ağustostaki duruma gelelim.

M.K.T.- 6 Ağustos sabahı Kuzey Grubu’nun Arıburnu cephesinde savunma tertibi şöyleydi:

Sazlıdere ile Azmak Dere arasındaki cephenin sağında 19. Tümen, solunda Kanlısırt’ta 16. Tümen olmak üzere mevzide bulunuyordu. 5. Tümen grup ihtiyatı olarak Kocadere Köyü güney batısındaydı. Sazlıdere kuzeyinde Anafartalar Müfrezesi’ne bağlı 32. Alay 1. Taburu ile Kuzey Grubu’na bağlı 14. Alaydan oluşan birlikler vardı. Azmak Dere güneyinde ise 9. Tümen bulunuyordu.

İngilizlerin Arıburnu bölgesi için hazırladıkları plan gereğince; önce merkez solda (Kanlısırt’ta), daha sonraki gün merkez sağda (Cesaret Tepe'de) taarruz edilecek, buradaki Türk kuvvetleri ve ihtiyatları cephede tespit edilecek ve bunların esas harekât bölgesine, Conkbayırı-Kocaçimen Tepe hattına gönderilmeleri engellenecek, Kuzey Grubu’nun kuzeyindeki dereler hattından yapılacak gece baskınıyla Düz Tepe, Conkbayırı ve Kocaçimen Tepe ele geçirilecekti.

İngiliz donanması ve topçusu saat 15.00'da Kanlısırt‘taki mevzilerimize şiddeti artan bir tempoyla bombardımana başladı. Atışların yoğunluğu şimdiye kadar bu cephede görülmeyen şiddetteydi. Saat 16.30’da bombardıman şiddetini artırdı.

 

Bu bölgede taarruz edecek Avustralya birlikleri iyi hazırlık yapmışlar; kendi hatları ile Türk siperleri arasında önceden hazırladıkları tünellerden ilerlemişler ve Türkleri gafil avlayan ateşler devam ederken aniden önceden hazırladıkları tünellerin içinden askerlerimizin önlerine çıkıvermişlerdi. Birliklerimiz tarafından da siperlerimizin üstleri kalaslarla örtülmüş, gözetleme yapmak ve ateş etmek için mazgallar bırakılmıştı. Yapılan bu örtüler ateşlerin şiddetiyle çöktü ve mazgallar kapandı. Daha da kötüsü, yıkıntıların arasında kalan erlerin çoğu şehit oldu veya yaralandı. Sağ kalabilenler de mermilerin gaz ve dumanlarından sersemlediler. Böylece o kadar büyük çabalarla tahkim edilen bu siperler, Türk askerine mezar olmaktan başka bir işe yaramamıştı.

Düşman taarruzları, topçu ateşlerinin derinliklere kaydırılmasını müteakip saat 17.30‘da başladı. Anzak askerleri dört dalga ve sıkı avcı hattı biçiminde duraksamadan ilerliyordu. Türk askerleri yıkılmış siperlerden rahatça ateş edemiyorlardı. Düşman taarruzu dalgalar halinde hızla gelişiyordu. Asıl taarruzun 16. Tümen bölgesinde olduğunun anlaşılması üzerine, Esat Paşa 13. Alayı bu Tümen emrine verdi.

Kısa süren bu kanlı ve korkunç boğuşmadan sonra arazi ölü ve yaralılarla dolmuştu. Kanlısırt‘ın düşmanın eline geçmesinden sonra 13. Alay ve 57. Alayın 1. Taburuyla karşı taarruz icra edildi. Ama Avustralyalılar girmiş olduğu siperlerden atılamadı.  

Bu taarruz esnasında birliklerinin başında çarpışan 47. Alay Komutanı Binbaşı Tevfik Bey ve 16. Tümen emrine verilerek taarruza katılan 15. Alay Komutanı Yarbay İbrahim Şükrü Bey bomba isabetiyle şehit oldular.

Kanlısırt'taki Türk ve Avustralya birlikleri sabaha kadar devam eden bu taarruzlarda çok ağır zayiat verdiler.

Conkbayırı Cephesi

Conkbayırı muharebelerinin cereyan edeceği bölge, güneyde Albay Mustafa Kemal’in komuta ettiği 19. Tümen birlikleriyle Sazlıdere ara hattı olacak şekilde kuzeyde Anafartalar Grubu’na bağlı 14. Alayın birlikleri tarafından savunulmaktaydı.

 

                             

                                    Kroki-6: Conkbayırı Muharebeleri (6/7 ve 7 Ağustos Durumu)

16. Tümen cephesinde taarruz ve karşı taarruzlar yapılırken 19. Tümen cephesinde de İngilizlerin taarruza geçmesi, gece boyunca 19. Tümen mevzilerine şiddetli topçu bombardımanının sürdürülmesi ve bu arada 19. Tümen sağ kanadındaki Ağıldere bölgesinden gelen silah sesleri, bu istikametten de büyük çapta bir taarruzun başlayacağı emaresini vermekteydi.

Bu nedenle 19. Tümen’in birlikleri uyarılmış; ihtiyatlar harekete hazır hale getirilmiş ve cepheye yanaştırılmak suretiyle savunma hazırlıkları artırılmıştı.

Anzak Kolordusu taarruz kollarının 7 Ağustos günü ay yükselmeden önce (saat 03.30’dan önce) hedeflerini ele geçirmesi bekleniyordu. Akabinde sağ hücum koluyla Düz Tepe istikametinde, sol hücum koluyla 9. İngiliz Kolordusu ile birleşme yönünde Anafartalara doğru ilerlenecekti.

9. İngiliz Kolordusu’nun birinci hedefi de, Anafartalar Limanı’nı ele geçirerek Anzak taarruzu için bir ikmal iskelesi inşa etmekti. Kolordunun bundan önce Yılgın Burnu ile İsmailoğlu Tepesi’ni gün ağarmadan önce ele geçirmesi gerekiyordu. Bu hedeflerin ardından Anafartalar Ovası’nı çevreleyen Ece Limanı’na kadar uzanan tepeler hattı işgal edilecekti. Anafartalar Limanı harekâtı ancak bu şekilde tamamlanmış olacaktı.

Akşam karanlık bastıktan sonra saat 22.00 sıralarında düşmanın kol öncülerinin ileri harekâtı başladı. Sağ kol öncüsü Sazlıdere’yi geçerek Halit-Rıza Tepeleri’yle Keskin Tepe, Pilav Tepe ve Yayla Tepe’deki Türk muharebe ileri karakollarına, sol kol yancısı da Çatlak Dere’yi geçerek Damakçılık Bayırı’na taarruza başladılar.

Gece yarısından sonra gelen raporlarda; İngilizlerin Ağıldere bölgesinde fazlaca ilerlediği, Pilav Tepe ile Keskin Tepe’yi ele geçirdiği ve Halit-Rıza Tepeleri’nin çevrildiği bildiriliyordu. Alınan bu raporlardan, İngilizlerin Sazlıdere ile Ağıldere arasından Conkbayırı istikametinde ilerlemeye başladığı anlaşılıyordu.

Düşmanın sol kolunun yaptığı taarruzlar sonucu Damakçılık Bayırı'na ulaşıldı. Sol hücum kolunun da böylece önü açılmıştı. Ancak gerek çatışmaların uzamasından gerekse birliklerin hazırlıklarını tamamlayamamış olmasından dolayı, planlanan saatten 1-2 saat geç kalınmıştı. 14. Alayın taburları ağır kayıplar vermiş, kurtulabilenler doğuya ve kuzeye çekilmekteydiler.

Ağıldere bölgesinden gelen silah sesleri üzerine 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal saat 01.10'da birliklerine şu mesajı gönderdi: "Genel durum pek önemlidir. Komutanlar ve subaylardan her zamandan çok olağanüstü uyanık ve fedakârca çalışmalarını isterim.”

Harekâtın zannedildiğinden çok daha kapsamlı olduğu, saatler ilerledikçe ortaya çıktı. Saat 02.20’de 19. Tümen’den gelen Ağıldere ile Keskin Sırt arasında bağlantının kesildiğini bildiren rapor, durumun ne kadar ciddi olduğunu göstermekteydi.

Albay Mustafa Kemal askerinin çok dikkatli olmasını, gecenin (06/07 Ağustos gecesi) 03.30’unda verdiği şu ikinci emirle istedi: “Düşmanın sabahleyin cephemize saldırısı muhtemeldir. Mesafenin yakınlığı nedeniyle ansızın yapılacak hücumları karşılamak için birliklerin uyanık ve erlerin silahlarını kullanmaya hazır olması lazımdır. Buna göre subayların, erleri uykularını yenmeye sevk ve teşvik etmelerini, stratejik durumun nazikliği ile orantılı olarak hazırlık derecesinin her an ve zaman mükemmel tutulmasını rica ederim.”

Kuzey Grup Komutanı Esat Paşa saat 18.00 sıralarında 9. Tümen komutanı Albay Kannengiesser’e; 26. Alayını mevzide bırakarak diğer iki alayını (25. Alay ve 64. Alay) alarak Kanlısırt istikametinde hareket etmesini bildirmişti.  Saat 04.10’da Kemalyeri’ne gelen Albay Kannengiesser’e Kanlısırt yerine Conkbayırı-Kocaçimen Tepe’ye yönelen tehdidin bertaraf edilmesi görevi verildi. Bunun üzerine 9. Tümen Komutanı saat 05.00’da bu bölgeye doğru yürüyüşe geçti.

Düşmanın sağ hücum kolu (Yeni Zelanda Tugayı) Şahin Sırtı'na, sol hücum kolu ise ikiye ayrılarak 29. Hint Tugayı ile Besim Tepe'ye, 4. Avustralya Tugayı ile Kocaçimen Tepe'ye doğru ilerliyordu; ancak arazi gittikçe sertleşmeye ve öncüler gidecekleri yerleri şaşırmaya başlamışlardı.

Özellikle bazı kılavuzların yanılması ve kolları yanlış istikametlere götürmeleri bu karışıklığı daha da artırıyor, işler planlandığı ve umulduğu gibi gelişmiyordu. Hele fundalıklarda gizlenen Türk askerlerinin açtıkları ateş ve beklenmeyen yerde birdenbire karşılarına dikilen Mehmetçiklerin direnci ve Ağıldere’nin labirente benzeyen kolları bir hayli gecikmelere sebep oluyordu.

Saat 04.00 sıralarında İngiliz topçusu tüm gücüyle 19. Tümen’in sağ kanadına bombardıman başladı. Sağ hücum kolunun iki taburu hücuma kalkarak saat 04.30'da Şahin Sırtı'na ulaşmış ve kolun diğer birliklerini beklemeye başlamıştı. Conkbayırı'na bir kilometre mesafedeydiler.

Böyle bir taarruzu beklemekte olan 19. Tümen birlikleri bu taarruzu püskürttüler ve siperlere girebilen bir kısım İngiliz askerlerini de süngülediler. 19. Tümen Komutanı bu taarruz ve sonucunu saat 05.05’te Kuzey Grup Komutanlığına rapor etti. Bu taarruzdan sonra İngilizlerin iki defa daha yineledikleri taarruzlar aynı şekilde sonuçsuz kaldı.

Aynı saatlerde Sazlıdere ile Çatlak Dere arasından ve Ağıldere bölgesinden ilerleyen sağ kolun diğer unsurları da, arazinin engebeli olmasından ötürü fazla ilerleme sağlayamıyorlardı. Albay Mustafa Kemal'in korktuğu başına gelmişti. Düşman, tam da Esat Paşa'ya söylediği fakat dinletemediği bölgeden girmiş ve Conkbayırı'na dayanmıştı.

Albay Mustafa Kemal tıpkı 25 Nisan sabahı olduğu gibi yine durumdan vazife çıkardı ve saat 04.30'da kendi inisiyatifiyle sorumluluk bölgesini tehlikeye atma pahasına ihtiyatta bulunan 14. Alayın 2. Taburunu Conkbayırı‘na, hemen ardından 72. Alay 1. Taburdan iki bölüğü de Şahin Sırtı'ndan Conkbayırı’na çıkan yolu kapatmak üzere gönderdi.

İşte Conkbayırı’nı ilk işgalden kurtaran ve ilk savunma hattını oluşturan kuvvetler, Mustafa Kemal’in gönderdiği bu iki birlik olacaktı. Düz Tepe’ye varan bu kuvvetler, Şahin Sırtı’na ulaşan Yeni Zelanda birlikleri ile çarpışmaya başladılar.

Albay Mustafa Kemal 14. Alay 2. Tabur Komutanı’na iki bölüğü ile her ne pahasına olursa olsun Conkbayırı’nı tutması, diğer iki bölüğünü de bulunduğu yerde bırakması emrini vermişti. Taburun iki bölüğü Conkbayırı-Kurt Gediği hattını tutmayı başardı.72. Alayın iki bölüğü de bu hattın soluna yerleşti.

Sabaha karşı yorgun birlikleriyle Şahin Sırtı üzerinden Conkbayırı’na yaklaşık bir kilometre yaklaşan General Johnston komutasındaki sağ hücum kolu,  yollarını kaybeden  ve bu yüzden geç kalan kolun diğer unsurlarını saat 06.30‘a kadar bekleyecekti.

Beklemeyle geçirilen bu iki saat aslında altın değerinde ve 25 Nisandan beri devam edilen savaşın bir dönüm noktası niteliğindeydi. Ancak bu fırsatı kaçıracaklardı. Bu iki saat içinde Kol Komutanı Tuğgeneral Francis Earl Johnston'un izniyle kahvaltı yaptıkları görüldü.

Şafak söktüğünden bu yana bölgeyi savunan 19. Tümen birlikleri (57. Alay, 27. Alay ve 18. Alay), Avustralyalılar karşısında geçilmez bir set oluşturdular. Bu birlikler daima müteyakkız, manevi kuvveti yüksek, yaptığı tahkimat da kuvvetli idi. Aslında İngilizler de bu bölgede bir başarı kazanacaklarına inanmıyorlardı fakat Conkbayırı harekatına yardım için bu taarruzu yapmaları gerekiyordu.

Hiçbir birliğin araziyi tam olarak bilmediği, üstelik yürüme mesafesinin de sağ hücum koluna nazaran daha uzun olduğu bir durumda, sol hücum kolu, birliklerimizin direnci bir yana Ağıldere’nin labirente benzeyen kolları arasında, geceleyin dik ve fundalıklı sırtlara tırmanırken birçok zorluk ve engelle karşılaştı.

Bütün Çanakkale Muharebeleri‘nin en şiddetli sahneleri 6 Ağustos‘ta Arıburnu sırtlarında cereyan etti.

Liman Paşa, Arıburnu ve Anafartalar bölgelerinden herhangi bir İngiliz hareketi beklemiyordu. Onun bütün kaygısı, Anadolu kıyıları ve Saros bölgesinden gelecek bir hareketti. Bu nedenle Liman Paşa, kendisine yapılan teklifleri; bu arada 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal’in Anafartalar bölgesinden gelebilecek bir tehlikeyi teklif etmesi, aynı sabit fikirle itibar görmemişti. O hala Seddülbahir ve Arıburnu bölgelerinde İngilizlerin başlattıkları taarruzları beklenen büyük harekâtın emareleri olduğu inancındaydı ve asıl çıkarmanın Saros bölgesine yapılacağı düşüncesinden hala kurtulamamıştı.

Saat 01.40’ta Liman Paşa Saros Grup Komutanlığına yeni durumu anlatarak bir alayın hemen Tayfur üzerinden Anafartalar istikametinde göndermesini ve alayın Grup Komutanı Yarbay Wilmer’le bağlantı kurmasını emretti.

Saat 03.00 olmuştu. 34. İngiliz Tugayı’nın bir taburu Büyük Kemikli Burnu istikametinde ilerlemeye başladığında, oradaki emniyet postalarımızın direnmesiyle karşılaştı ve çarpışmalar başladı. Tugayın diğer birlikleri Softa Tepe’ye doğru ilerlediler. Softa Tepe kuzeyindeki Türk bölüğü, İngilizlerin çıkarmasını öğrenmesi üzerine Softa Tepe’ye hareket etti. Küçük Anafarta Köyü civarında ihtiyatta bulunan Bursa Seyyar Jandarma Tabur Komutanı da iki bölüğüyle aynı tepeye takviye için yöneldi. 31. Alay 2. Taburu da Pırnar Tepe ve kuzeyinde mevziye girdi.

İngilizlerin üç taburla 7 Ağustos sabahına kadar Softa Tepe’ye yaptıkları taarruz bu tepede toplanan Türk birlikleri tarafından başarıyla karşılandı ve ağır zayiat veren İngiliz taarruzları Softa Tepe önlerinde kısa bir süre için durduruldu.

Softa Tepe’de durdurulan 34. İngiliz Tugayı, 33. İrlanda Tugayı’ndan yardım istedi. Saat 05.00 sıralarında gün ışırken Suvla Körfezi'nin iki ucunu oluşturan Küçük Kemikli Burnu ve Büyük Kemikli Burnu İngilizlerin eline geçti. Buna karşın Lalebaba Tepesi bölgesindeki 11. İngiliz Tümeni; kıyıda hareketsiz, karmakarışık ve düzensiz bir yığın halinde bulunmaktaydı. 11. İngiliz Tümen Karargâhı gelişmelerden habersizdi. 9. İngiliz Kolordu Karargâhı da karada olup bitenlerden bilgi alamamaktaydı.

                                                           Saros Körfezi Cephesi

İngilizler, Saros bölgesindeki Türk kuvvet ve ihtiyatlarının bu bölgede tespit edilmesi ve Suvla çıkarmasına karşı kullanılmalarına engel olunması amacıyla Koru Dağları'nın güney kıyılarında Topaltı bölgesi ile Sazlıdere Köyü’ne, 6/7 Ağustos gece yarısından sonra saat 02.00’de iki İngiliz savaş gemisi ile taşınan Yunanlı Teğmen Gruparis komutasında 300 kişilik gönüllü bir Rum müfrezesi çıkardılar.

Durumu öğrenen Bağımsız Süvari Tugay Komutanı‘nın saat 07.00'a doğru bölgeye sevk ettiği 7. ve 13. Süvari Alayı ile yaptığı müdahaleyle kurtuluşu geri çekilmekte bulan müfreze geri dönerken, Sazlıdere Köyü iki yanındaki ormanları gaz ve benzin dökerek tutuşturup yangın çıkardı. Yangın ve duman perdesi arkasına saklanan ve harp gemilerinin topçu ateşi desteği altında kıyıya ulaşan Rumlar gemilere binerek canlarını zor kurtardılar. Orman yangınını saat 13.00'da başlayan şiddetli yağmur söndürdü.

Böylece General Hamilton’un düzenlediği büyük taarruz planının stratejik aldatma harekatı saman alevi gibi parladı ve pek kısa bir sürede sönüverdi.

Müfreze görevini yapamamış, bölgedeki birliklerimizin yerlerinde kalmalarını sağlayamamış ve Saros kıyılarını savunmakla görevlendirilen 7. Tümen ve 12. Tümen aynı gün Anafartalar'a intikale başlamışlardı.  Devam Edecek

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92