Mehmet BABACAN, Eğitimci- Yazar ve Şair


     KÖY ENSTİTÜSÜ BEYNİMİ YIKAMIŞ

14 kişiydik, ilkokul 5. Sınıfta.


     14 kişiydik, ilkokul 5. Sınıfta.

     Rahmi Kerem öğretmenin 14 çocuğuyduk. Gündüz okulda;

gece yarıya kadar evinde, haşır-neşirdik.

     Üstelik, yeni evliydi Rahmi öğretmen. Eşinin, bir gün olsun,

alnını kırıştırdığını anımsamam.Onlara yetecek övgü sözcüklerini

bulamadığımı düşünürüm hep.

                                                               ***

     14 mezundan 7 kişi Köy Enstitüsü sınavına girmiştik.

     Kazanmamamız olanaksız gibiymiş. Herkes öyle diyordu.

     Bitirme Sınavı için gelen mümeyiz öğretmen de öyle diyordu.

     Çünkü Rahmi Öğretmen bize, Ortaokul Proğramını uygulamış.

     Tahminler de doğru çıktı, hepimiz kazandık.

                                                               ***

     İki arkadaş, yakınlarıyla  ayrı gittiler. Biz, 5 kişilik bir grup halinde

yola çıktık.

     Hastalığım nedeniyle okula geç gitmiştim. Yani, arkadaşlardan

yaşça  büyük olduğum gibi, boyum da 10 cm. kadar uzundu.

     O nedenle, grup sorumlusu sayıldım. Arkadaşların paraları da

benim koynuma girdi. Cebimin ağzında iki tane çataliğne vardı.

     Öğretmenimiz, gideceğimiz okulun eski öğrencisi olduğu için,

okula varıncaya kadar, nerde ne yapacaksak, bir bir kılavuz liste

yapıp, verdi.

     Yani, başlarında bir büyük olmayan; davarı bırakıp gelmiş 5

yörük çocuğuyuz. Kent korkutuyor bizi. O güne kadar ilçemizi bile

görmemişiz.

     Kılavuz listemizde yer alan Silifke Hanı’na yerleştik.  Hancı, Rahmi

Öğretmenin arkadaşıymış.  Kendisine yazılmış mektubu verdik. Bizi

çok iyi karşıladı. Hastanenin yerini gösteriverdi. Şehir hakkında bilgi

verdi. Gezi konusunda yol gösterici oldu.

     Silifke Hanı ilginç bir yerdi. Hem otel, hem Han idi. Ayrıca otobüs

durağı- otopark ve de hayvan pazarıydı.

     Elimizdeki “ Sınavı Kazandı” kâğıdı ile Sağlık Raporu alabilirmişiz.

Yani, Babamızın bulunması şart değilmiş. O yıl, bir de “ İdrar Tahlili”

eklenmiş. Herkes, “ Eyvah! Tüm hastalıklar tahlilde  mutlaka ortaya

çıkar” diyordu. Bizim korkumuz da o idi. Bir özürle okula gidememek,

bizim için ölüm gibi bişeydi.

     Alıştığımız okul saatinde gittik Hastaneye. Ana- Baba günüydü.

iki Km vardı kuyruk. Gün cumartesi. Resmi çalışma öğleye kadar.

     İdrar Tahlili için birer çanak verdiler “ Gidin, uygun bir yerde çiş

yapın, getirin” dediler. Sokakta, birbirimize siper olarak hazırladık.

Ve  kuyrukta yerimizi aldık., Sıra bize geldi. Ben grubun başındayım.

Benim çanak teslim alındı, “ Saat 12. Mesai Bitti” dediler.

     Biz bir grubuz. Bizi ayırmayın. Yabancıyız filan dedikse de, kimse

dinlemedi.

     Pazar günü, otelci amcanın da önerisine uygun, turistlik yaptık.

Ama el ele tutuşuyorduk. Çünkü kaybolmaktan korkuyorduk.

     Pazartesi gün doğarken gittik, yerimizi aldık. Gene de namazda

geldim diyenler vardı.

     Arkadaşlar çanakları gene alıp, hazırladılar. Cumartesi verdiğim

için, ben sırada değildim,

     Bu arada, cumartesinin sonuçları okunmaya başladı.

     Kalbim küt küt atarken, sonuç çıktı, sağlamdım. Dünyalar benim

olmuştu. Arkadaşlarımda da buruk bir sevinç vardı.

     Az sonr bir hinlik geldi aklıma. Hemen arkadaşlara fısıldadım:

     “ Arkadaşlar, bakın benimki temiz çıktı. Üstünde adım yazılı değil

ya. Sizin çanaklara da ben işeyeyim. İşi garantiye alalım” dedim.

     Çeşmenin başında, her çanak dolumunda yeteri kadar su içerek,

görevi tamamladık. Şükür, sonrasında da kimsede bir özür çıkmadı.

     Düşünüyorum da;

     Ben, davarın arkasından gelmiş; ayağı çarıklı bir Yörük çocuğu

idim.

     O Köy Enstitüsü, benim beynimi yıkamasaydı; şimdi ben, kaçıncı

ihaleyi götürürdüm acaba?

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51