Ahmet ERDOĞDU


DEVLET TESLİM OLSA DA MİLLET TESLİM OLMAZ-KURTULUŞ SAVAŞI SÖYLEŞİSİ -1-


/resimler/2016-3/28/1102320172425.jpgDeğerli okurlar, Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra düşmana ilk kurşun bölgemizde Dörtyol´da atılır. İşgalden hemen sonra, İşgale karşı gazete Yeni Adana, Kuvayı Milliyenin gazetesi olarak yayına başlar. Mustafa Kemal Paşa, Kurtuluş Savaşına kararı burada aldığını şu şekilde ifade eder.

Bütün bunlardan dolayı da Kuvayı Milliye Genel Merkezi Adana´dadır. Kurtuluş Savaşı denilince bu konuda Türkiye´de araştırmaları ve kitaplarıyla tanınan Sayın Zeki SARIHAN´ın ayrı bir yeri vardır. Sizlere şunu ifade edebilirim ki, Kurtuluş Savaşı´nı gün gün yazmış olan değerli dostum Sayın SARIHAN, Bu Haftaki Konuğumuz.

A.ERDOĞDU-Sayın Sarıhan, Kurtuluş Savaşı konusu geçince devamlı kullanılan bir Kuvay-ı Milliye nitelemesi  vardır. Bu konunun açıklığa kavuşması adına bize Kuvay-ı Milliye nedir? Kuvay-ı Milliyeci kimdir? Sorularına açıklık getirmenizi rica ediyorum.

           DEVLET TESLİM OLSA DA MİLLET TESLİM OLMAZ

/resimler/2016-3/28/1103564548873.jpgZ. SARIHAN-Kuvayı Milliye, sözcük anlamıyla Millî Kuvvet veya Millî Kuvvetler demektir. Kuvayı Milliye, Kurtuluş Savaşı´nda en çok kullanılan kavramlardan biridir. Kurtuluş Savaşı´nın çeşitli aşamalarında kapsamı farklılaşmıştır.

Kuvayı Milliye, Birinci Dünya Savaşı´nda devlet yenilip ordu devreden çıkınca, onun yerine halk güçlerinin harekete geçirilmesi gereğinden doğmuştur.

O dönemde ?Millet?, devlet ricalinin dışında, zengin olmayan halk tabakalarını ifade etmek için kullanılıyordu. Kurtuluş Savaşı yıllarında Ankara´da adı sıkça anılan ve Ulus semtine adını veren ?Millet Bahçesi?, günümüzde Belediye Çay Bahçeleri gibi, herkesin girebileceği ?Umuma Açık? bir bahçeyi ifade ediyordu. 1929´da açılan ?Millet Mektepleri?nde bile bu anlam açıkça görülür. Okuma-yazma bilmeyen, geniş yığınlar. Bunu ?Ulus okulları? diye günümüz Türkçesi´ne çevirmek yanlıştır.

Kuvayı Milliye döneminde ?Millet? kavramından kast edilen yalnız Türkler değildi. Nüfusun esasını Türkler oluşturmakla birlikte İttihat Terakki´nin iflas eden Türkçülük ve Turancılık siyaseti nedeniyle Türklüğe vurgu yapmaktan özenle kaçınılmıştır. 1921 Anayasası´nda bile Türk sözcüğü yoktur. Kurtuluş Savaşı yıllarında millet; yurttaş sayılmakla birlikte Hıristiyanları kapsamaz. Türklerden, Kürtlerden, Çerkezlerden, Lazlardan ve Müslüman diğer unsurlardan oluşan bir topluluktur. Bunların çıkarları birdir ve hedefleri bağımsız bir ülkede barış içinde birlikte yaşamaktır.

1918 Mütarekesi ardından yurdun çeşitli yerleri galip devletler tarafından işgal edilmeye başlanınca ordudan buna karşı bir hareket beklenemezdi, çünkü anlaşmaya göre ordu silah bırakacaktı. Devletin silahlı birliklerinin bir direniş hareketine geçmesi, işgalcilerin eline koz vermek ve savaşın yeniden başlamasına neden olurdu. Şimdi gözler Paris´te toplanacak barış görüşmelerine dikilmişti.

Bu nedenle direniş hareketinin padişahtan, hükümetten ve ordudan bağımsız olarak gösterilmesi gerekiyordu. Bu aşamada ordu mensupları Yakup Şevki Paşa´nın Doğu Cephesi´nden çekilirken yaptığı gibi sivil halka silah dağıtarak direniş hareketini destekleseler bile bunu açıkça yapamıyorlar ve direnişin kendi kontrolleri dışında halktan geldiğini ileri sürüyorlardı. Yunan işgaline karşı Ege bölgesindeki direniş hareketinde de başlangıçta subaylar hareketin dışındaymış gibi görünmeye dikkat etmişlerdir.

Kuvayı Milliyeler, silahlı birliklerdir. Bunları örgütleyenler ise Müdafaai Hukuk, Müdafaai Milliye veya Reddi İlhak gibi sivil kuruluşlardır, yerel eşraf, sivilleşmiş asker ve yerel yöneticilerdir.  Batı Anadolu´da toplanan kongreler bu kadroların eseridir.  Damat Ferit Hükümeti, bu kuruluşları ve direnişi işgallere gerekçe oluşturacağı gibi bir nedenle yasaklamıştır.

Atatürk´ün yazı ve konuşmalarını toplayan Atatürk´ün Bütün Eserleri´nde Kuvayı Milliye kavramı ilk kez 21 Haziran 1919´da Amasya´dan İstanbul´da bazı kişilere yazdığı mektupta geçmektedir. Yazıda İstanbul´daki gayri milli cereyanlar sonucunda Kuvayı Milliye´nin yanlış yollara sevk edilmesi ve dağıtılmasından yakınılmaktadır. (C. 2, s. 102), Erzurum Kongresi´ni açış konuşmasında da başkentte görülen pek aşağılık ihtiraslar ve millî vicdanın inkârı sonucu Kuvayı Milliye´nin inkâr edildiğini belirtmektedir. (s. 183)

Erzurum Kongre´nin sekizincİ toplantısında askere alma konusu tartışılırken Ömer Feyzi´nin ?Geçici idare ilanında Orduya mı veyahut Kuvayı Milliye´ye mi dayanacağımızı? ilgili komisyonun belirlemesini istemesinden de (s. 210), Kuvayı Milliye´nin ordu dışı güçleri temsil ettiği sonucu çıkmaktadır.  Mustafa Kemal Paşa, bu tartışmaya şu sözlerle katılmıştır: ?Bizim Kuvayı Milliye´ye dayanacağımız aşikâr. Dolayısıyla orduyu kaldıramayız. Yalnız, ordumuzu Kuvayı Milliyemize en büyük destek yapacağız? (s. 211) Sivas Kongresi döneminde 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa´nın, Batı Anadolu Kuvayı Milliye Komutanlığına atanması, bu kuvvetlerin bir merkezden yönetilmesi ve denetim altına alınması çabasını gösteriyor.

Kuvayı Milliye, Batı´da Yunan ilerlemesinin yavaşlatılmasında ve iç isyanların bastırılmasında büyük hizmetler görmüş, ancak bunlardan en büyüğü ve güçlüsü olan Ethem Bey´in Kuvayı Seyyaresi ile merkezî otoritenin emri altına girmek istemeyişi nedeniyle ordu ile Kuvayı milliye arasında bunalım yaşanmıştır.

1921 başlarında düzenli orduya geçildikten sonra ordu dışı güçler ordu emrine alınacak ama Kuvayı Milliye bu kez işgallere direnen bütün güçleri temsil eder hale gelecektir. Büyük Taarruzdan sonra Afyon´dan İzmir´e yürüyen orduya ?Kuvayı Milliye Ordusu? denebilecektir.

Kurtuluş Savaşı´nın millete dayandığını anlatması bakımından Kuvayı Milliye kavramı Türkiye tarihinde adeta kutsallık kazanmıştır. KUVAYI MİLLİYE, DEVLET TESLİM OLSA BİLE MİLLETİN TESLİM OLMAYACAĞININ İFADESİDİR.

Kurtuluş Savaşında Kuvayı Milliye´yi işlerken Emrullah GÜNEY´in Kuvayi Milliye kitabından aldığımız bir bölüm ile Orhan ASENA´nın ?Kurtuluş Savaşı Destanı?ndan bir alıntı yapıyoruz.  

?Kalemlerin tam yazamadığı, dillerin tam söyleyemediği bu destanı, Toroslar ve Akdeniz ve Seyhan ve Ceyhan dile gelse de anlatsa... Ağıtını söylese, türküsünü çağırsa? Dile gelse de söylese Toros´un çamları, Akçasaz´ın kamışları...

Köylülerden paşaların çıktığı, çarıklı ve dolaklı ve kuşaklı Kara Halil Paşalan, kadın savaşçı Rahimeleri, General Pozantıları, yiğit Şehit Saim Beyi bir de onlardan dinleyebilsek.

Haruniye, Mercin, Kovanbaşı, Kanlıgeçit, Pozantı, Gülek Boğazı, Çakıt Geçidi, Kavaklı Han, Hacin, Mağara, Feke... Dağlarıyla, ovalarıyla, çamlarıyla, çağlak sularıyla, kayalarıyla, otlarıyla söylese bir bir bu diyarın adsız yiğitlerinin öyküsünü??

KURTULUŞ SAVAŞI DESTANI

Güneyden halktı başlatan savaşı,

Sonra desteklemişti Mustafa Kemal,

En gözde subaylarını göndererek.

Bir Kılıç Ali Bey, kuvayı milliye komutanı

Güneydeki dağınık milislerin.

Bir Ali Saip Bey Urfa ´da,

Fransızı yerden yere çalan.

Bir Şahin Bey, Elmalı köprüsü şehidi.

Bir Saim Bey Mamure önlerinde kalan.

Yiğittiler, öldüler, sancak oldular...

Bir Tufan Bey, Kozan ´da, Kadirli ´de

Bir Doğan Bey, bir Aslan Bey, Bir Sinan Bey,

Nerde bir fırtına varsa orda.

Ve sayısız adsız kahramanlar...

Kaç yüz kilometreyi tutmuş bir cephe...

Ve silah seslerine karışan türkü sesleri,

Ve kaç yüz kilometre boyunca bir destan.

Fransız anlıyordu yavaş yavaş

Kol kapmak isterken kaptırdığını başı.

Çırpınırken dar boğazında Kilikya ´nın

Artıyordu can telaşı.

Görüyordu insanın tükendiği yerde

Baş kaldırıyordu yurdun dağı taşı.

Kusmaya başlamıştı yuttuklarını

İlkin Urfa ´yı, sonra Maraş ´ı.

Anlıyordu tüm olanaklarıyla

Bir uçtan bir uca bütün güney,

Pamuğu Çukurova ´nın, buğdayı Harran ´ın

Fransız emperyalizmine karşı?

Değerli okurlar, bizlere bir vatan teslim etmek için hiçbir makamdan emir beklemeden ?Ya İstiklal, Ya Ölüm? diye öne atılan tüm KUVAYI MİLLİYE ŞEHİTLERİMİZİ bir kez daha saygıyla anıyor, bugünkü vedamızı Nazım HİKMET´le  yapıyoruz.             

KUVAYI MİLLİYE ŞEHİTLERİ

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

Sakarya´da, İnönü´nde, Afyon´dakiler

Dumlupınar´dakiler de elbet

ve de Aydın´da, Antep´te vurulup düşenler,

siz toprak altında ulu köklerimizsiniz

yatarsınız al kanlar içinde.

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

siz toprak altında derin uykudayken

düşmanı çağırdılar,

satıldık, uyanın!

Biz toprak üstünde derin uykulardayız,

kalkıp uyandırın bizi!

uyandırın bizi!

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

mezardan çıkmanın vaktidir!

Nazım HİKMET 1959  
Devam Edecek?

ZEKİ SARIHAN KİMDİR

/resimler/2016-3/28/1104428612259.jpgZeki Sarıhan, 1944´te Ordu iline bağlı Fatsa ilçesinin Beyceli köyünde doğdu. Samsun-Ladik Akpınar İlköğretmen Okulundan 1964´te mezun olarak köy öğretmenliğine başladı. 1970´de Gazi Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü´nü bitirdi. Milas´a bağlı Selimiye bucağı ortaokulunda Türkçe öğretmenliği yaparken 12 Mart 1971´de başlayan dönemde mesleğine üç yıl ara vermek zorunda bırakıldı. 1974´te Fatsa Ortaokulu´nda göreve döndü. Yozgat ve Kastamonu´da da öğretmenlik yaptıktan sonra 12 Eylül döneminde 3 yıl gene meslekten uzaklaştırıldı. Bu arada Türkiye ve Ortadoğu Amme idaresi Enstitüsü Kamu Yönetimi Lisans Üstü Uzmanlık Programı´m bitirdi. 1986´da göreve dönerek 1993´te Ankara 50. Yıl Lisesi´nden emekli oldu.

Beyceli Köyü Kalkındırma Derneği başkanlığı, Fatsa Köycülük Derneği ikinci başkanlığı, kısa bir süre Ankara Yüksek Okullar Talebe Birliği başkanlığı (1968) ve Gazi Eğitim Enstitüsü Öğrenci Derneği başkanlığı (1969) yapan Zeki Sarıhan, Kore Dostluk Derneği başkanlığı (2001-2003) ve Ulusal Eğitim Derneği genel başkanlığı görevlerinde de bulundu. (2003-....)

Ocak 1980´de arkadaşlarıyla birlikte kurduğu aylık Öğretmen Dünyası dergisinin sahipliğini ve genel yayın yönetmenliğini üstlendi. Çeşitli yayın organlarında Kurtuluş Savaşı tarihi ve eğitim ile ilgili yazılar yazdı, radyolarda ve televizyon kanallarında konuşmalar yaptı. Sarıhan evli ve iki çocuk babasıdır.

Zeki Sarıhan´ın yayımlanmış kitapları

(İlk baskılarına göre sıralanmıştır.)

1. Kurtuluş Savaşı Günlüğü I (1982)

2. Kurtuluş Savaşı Günlüğü II (1984

3. Dünyanın Bütün Çiçekleri (Öğretmenlik şiirleri) (1984)

4. Çerkez Ethem´in İhaneti (1984)

5. Vatan Türküsü-İstiklal Marşı (1984)

6. Unutulmayan Öğretmenler (1984)

7. Kurtuluş Savaşı Günlüğü III (1986)

8. Biz Hazırız (Öğretmenlik Yazıları) (1991)

9. Kurtuluş Savaşı Günlüğü IV (1993)

10. Mehmet Akif (1996)

11. Öğretmen(im) Sizi Çok Seviyor(uz) (1996)

12. Kurtuluş Savaşı´nda İkili İktidar (2000)

13. Kurtuluş Savaşı´nda Türk-Afgan İlişkileri (2002)

14. Doğu´nun Seher Yıldızı Kore (2002)

15. Kurtuluş Savaşı Gençliği (2004)

16. Benim Hapishanelerim (2005)

17. Ulusal Eğitime Çağrı (2005)

18. Emperyalizm Ulusal Eğitime Meydan Okuyor (2005)

19. Kurtuluş Savaşı Kadınları (2006)

20. İyi Öğretmen Olmak (2007)

21. Bir Ömür Böyle Geçti (Türkiye´de İlk Köy Yürüyüşü) (2008)

22. Çocuk ve Vatan (Beyceli Köyünde Son 100 Yıllık Değişim) (2008)

23. Ali Hafızoğlu Kitabı (2009)

24. 1921 Maarif Kongresi (2009)

25. Kurtuluş Savaşı Öyküleri I (2011)

26. Kurtuluş Savaşı Öyküleri II (2012)

27. Kurtuluş Savaşı Öyküleri III (2012)

28. Kurtuluş Savaşı Öyküleri IV (2012)

29. Merhaba Asker (2012)

30. Kurtuluş Savaşı Öyküleri V (2013)

31. Millî Mücadelede Maarif Ordusu (2013)

 

Çetin Türker
29.03.2016 13:31:33
Ahmet Bey, milli mücadele yıllarını o kahramanları tekrar hatırlamamıza vesile oldunuz ruhları şad olsun bugünlerde öyle bir lidere Mustafa Kemal Atatürk´e o kadar ihtiyacımız var ki, onu anlamayanlara onu unutturmaya çalışanlara azimle,kararlılıkla,inatla direneceğiz. Emeğinize sağlık teşekkürler. Çetin Türker/ Kocaeli

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05