Ahmet ERDOĞDU


ERİŞ ÜLGER İSTANBUL SÖYLEŞİSİ


Değerli okurlarım, Bazı insanlar vardır, tarihin bir dönemini yaşamış ve bu tarihin sayfalarına adlarını altın harflerle yazdırmıştır. İşte onlardan biri Sayın Eriş Ülger´dir.

/resimler/2015-11/28/1058387736697.jpg

Eriş Ülger, ulu önder Atatürk´ün en yakın arkadaşlarından Salih Bozok ve manevi kızı Sabiha Gökçen´in de manevi oğullarıdır. Ayrıca 10 Kasım 1953´te  Atatürk´ün naaşının Etnografya Müzesi´nden Anıtkabir´e nakli sırasında Türk Gençliği adına ?Ata­türk´ün Türk Gençliğine Hitabı?nı okuyan çocuktur. Kendisini telefonla arayarak randevu talep ettiğimizde bizi kırmadılar ve kolay kolay hiç kimseye açmadıkları İstanbul´daki müze evlerinde ziyaretimizi kabul ettiler ve siz okurlarımız için 3 saat süren bir söyleşi yaptık ayrıca müzelerindeki Atatürk´ün özel eşyalarını ve fotoğraflarını bizimle paylaştılar. Sizlerin huzurunda kendilerine tekrar teşekkür ediyorum. Bu yazımızda hem söyleşiyi okuyacaksınız hem de Atatürk´ün özel eşyalarının fotoğraflarını göreceksiniz. Hatta Atatürk´ün son içtiği kahvenin telveli fincanını da sizlerle paylaşıyorum. Aslında çok uzun olan keyifli sohbetimizin can alıcı noktalarını okuyacaksınız.

Değerli okurlarım, Sayın Eriş Ülger İstanbul´daki sohbetimizde yapmış olduğumuz daveti kırmayarak 19 Aralık 2015 Cumartesi günü saat 19:00´da Çukurova Belediyesinin değerli katkılarıyla Adana´da siz değerli okurlarımızla ve Adana halkıyla ?Orhan Kemal Kültür Evi?nde buluşacaktır. Bu konferans için katkılarını esirgemeyen Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin´e de huzurlarınızda teşekkür ederim.

 

/resimler/2015-11/28/1059397894135.jpg

ERİŞ ÜLGER ANLATIYOR

Türkiye Cumhuriyeti Devleti 920 lira ile kurulmuştur. Siz bununla bırakın bir fabrika kurmayı, üç beş arkadaşınızı yemeğe götürdüğünüz bir bedeldir. Mustafa Kemal 920 lirayla o da Erzurum´daki Yüzbaşı Hüseyin´in ve hocaların arasında toplayıp biriktirdiği ve bir araya getirdiği paradır. Türkiye sadece Yunanla savaşmamıştır, İngiliz´le, Fransız´la, İtalyan´la savaşmamıştır. Arabıyla savaşmıştır, Kürdüyle savaşmıştır, Ermeni´siyle savaşmıştır, Yahudi´siyle savaşmıştır, Rum´uyla savaşmıştır, Amerika´yla savaşmıştır ve hepsinden mucizevi bir şekilde başarıyla çıkmıştır. Mustafa Kemal Meclisle savaşmıştır, Mustafa Kemal hocalarla savaşmıştır, Mustafa Kemal irticayla savaşmıştır. Bütün bunlar üç yılın içindedir. Üç yıldan sonra birazcık nefes almaya çalışır bu sefer Latife Hanım bırakmaz nefes almasını. Hadi Latife hanımdan ayrılmıştır, devrimlerin sıkıntıları yaşanmıştır. Devrimlerin sıkıntıları giderilmiştir fakat hastalığa yakalanmıştır.

/resimler/2015-11/30/1040332657115.jpg

MUSTAFA KEMAL NEDEN SİROZ HASTALIĞINA YAKALANDI?

Mustafa Kemal 1937´lerde 38´lerde hastalanmamıştır, Mustafa Kemal 1933´te Cumhuriyetin 10. Yılı kutlamalarında hastadır zaten. Hastalığının teşhisi 1931 yılında konmuştur.

Yeri gelmişken, Atatürk´ün, onu sonsuzluğa götüren hastalığının nedenine kısaca değinelim. 10 K asım 1938´de aramızdan ayrılan Atatürk´ün doktorları sirozdan dolayı vefat ettiğini tuttukları ölüm raporunda belirtmişlerdir.

Sirozun nedeni çok içki içmesi değil sık sık geçirdiği sıtma ve bu hastalığın karaciğerde yaptığı onarılmaz tahribattır. O zamanların sıtma hastalığını tek ilacı Kinindi. Trablusgarp´ta, Halep´te, Şam´da ve daha pek çok yerde ?ki  toplam11 kez sıtma hastalığına yakalanmıştır. Bir de geceli gündüzlü dur durak bilmeden çalışması, bir insan beynini taşıyacağı yükün çok fazlasını taşımak zorunda kalmış olmasının o aziz vücutta yaptığı tahribatın sonucudur siroz.

Yoksa benim sevgili arkadaşım Can Dündar´ın uydurduğu gibi Atatürk her gece bir şişe rakı içmemiştir. Aksine Falih Rıfkı Atay, ?Bir bahar yaprağı gibi gözümüzün önünde solmaya başladı? der. Bunu söylediği zaman yıl 1931´dir.

1937 yılında Numune hastanesinde yapılan muayeneleri ve kan tahlilleri sonucunda, teşhis yine sıtmaydı ve durum vahimdi. Doktorların ısrarla hastanede kalmasını istemelerine rağmen bunu kabul etmemiş ve durumunu İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak´a anlatmıştı. Bu olaya şahit olan Salih Bozok´tur.

/resimler/2015-11/28/1104306649947.jpg

ATATÜRK´ÜN SINIRLARI

Atatürk´ün hatlarını çizmenin bir Robespier´in bir Jean Jack Rousseau´nun veya Franz Lizst´in veya bir Schubert´in veya herhangi birinin sınırlarını çizebilirsiniz. Michelangelo´nun sınırlarını bilirsiniz. Michelangelo çok iyi bir ressam, heykeltraş ve yaratıcıdır tamam ama işte bu üç kelimeyle sınırlayabilirsiniz. Beethoven harikulade besteleri olan bir bestecidir ve müthiş eserleri vardır. Napolyon büyük bir imparatordur veya Fatih Sultan Mehmet İstanbul´u zapt etmiştir. Ama hepsinin sınırları vardır. Mustafa Kemal´in sınırı yok. Daha doğrusu onun başarıda sınırı yok. Mustafa kemal neye elini atmışsa neye dokunmuşsa hepsini ihya etmiştir. İhya edemediği bir tek şey vardır o da hastalığıdır. Yoksa her şart altında yenmesi gerekenleri yenmiş ama kendisine gelince bütün bu maddi ve manevi yükler bugün size de yüklense bana da yüklense veya her hangi birine yüklense bizler onun altında eziliriz. Mustafa Kemal, ezilmek şöyle dursun onların üstüne de çıkmıştır. O nedenle bizim 60´lı 70´li yaşlardaki neslin çok büyük kabahati vardır, çok büyük suçu vardır ve telafisi olmayan hatalar yapmıştır. Bizim bugünkü yönetimden şikayetçi olma lüksümüz yoktur çünkü onları biz getirdik. Nasıl getirdik? Bir insan bir konuda pasifse aktif olana yardım ediyor demektir. Onun için biz hep pasif kaldık.

MUSTAFA KEMAL´İN MİLLET VE MİLLİYETÇİLİK ANLAYIŞI

Mustafa Kemal milleti şöyle tarif ediyor: ?Millet, dil, kültür ve mefkûre (ülkü) birliğiyle birbirine bağlı vatandaşların teşkil ettiği bir siyasi ve içtimai (sosyal) heyettir. Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk halkına Türk Milleti denir.?

Milliyetçilik anlayışına gelecek olursak, Cumhuriyetin kuruluşunun 10. Yılı nedeniyle vermiş olduğu nutkunu şu veciz sözüyle noktalamıştı: ?NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE?  Atatürk´ün bu vecizesi milliyetçilik anlayışının sembolünü oluşturur. Kendi eliyle kurduğu ve Cumhuriyet Halk Fırkası olan ve daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi adını alan partinin tüzüğünü kendisi bizzat kaleme almış, özellikle milliyetçiliğin kapsamlı bir tarifini yapmıştır.

?CHP´nin milliyetçiliği gerek müstakil, gerek başka devletin tebaası halinde yaşayan bütün Türkleri bir kardeşlik hissiyle sevmek, onların refahını dilemekle beraber, hariçteki bu Türkleri kendi siyasi iştigal (sorumluluk) hududundan hariç tutar. Partinin ve devletin telakkisine göre, Türkiye Cumhuriyeti dahilinde ve Türk dili ile konuşan, Türk kültürüyle yetişen, Türk ülküsünü benimseyen her vatandaş, hangi din ve mezhepten olursa olsun Türk´tür. Türk milleti büyük insanlık ailesinin yüksek ve şerefli bir uzvudur. Bu itibarla bütün insanlığı sever. Milli menfaatlerine dokunulmadıkça başka milletlere karşı düşmanlık beslemez ve telkin etmez.?

1924 Anayasasında ise Atatürk milliyetçiliği şöyle ifade ediliyor: Din ve ırk ayrımı gözetmeksizin ulus tanımını dil, kültür ve siyasi birliktelik gibi değerlere dayandıran milliyetperverlik anlayışıdır.

Yine 1924 Anayasasında milli egemenlikle ilgili maddede şöyle deniyor: ?HAKİMİYET KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR? Bu hükümle millet egemenliğinin anayasa aracılığı ile garanti altına alınması anlamına gelmektedir.

MUSTAFA KEMAL HEP KENDİ VERDİ

Mustafa Kemal´den biz hiçbir şey istemedik aslında. Ne hürriyet istedik ne bağımsızlık istedik, ne kadın haklarını istedik, ne kılık kıyafetimiz değişsin istedik, ne harf inkılabı istedik ne okka gitsin kilo gelsin istedik ne anayasa istedik, hiçbir şey istemedik. Hep o verdi. Siz eğer birisine bir şey verirseniz o çok kıymetli değildir. Ama siz mücadele eder de alırsanız o şeyin kıymeti sınırsızdır. Ben hiç unutmam Teknik üniversiteyi bitirip de ilk maaşımı aldığım gün anneme Baylan pastanesinden pasta alıp götürmüştüm,40 sene sonra annem demiştir ki o pastanın tadı bambaşkaydı. Bu benim uğraşımın neticesi alınan bir şeydi. Bizler Mustafa Kemal´den bir şey istemedik hep o verdi ve verdiklerinin kıymetini bilemedik. Çünkü mücadele edip de almadık ki. Demedik ki yollara düşüp biz kadın haklarını istiyoruz, biz Türkler uygarlığa ve medeniyete çok sıcak bakan bir toplum değiliz. Biz çok medeni olmak isteyen bir toplum değiliz sorun orada. Atatürk bize adam olun dedi. Biz adam olurken onun korkusundan ondan çekinerek adam olmaya çalışmışız ama onu da becerememişiz.

Zeki ol, çalışkan ol demiş bunu bize empoze etmiş. Biz sadece Atatürk´ün söylediklerini değil Atatürk´ün de kıymetini bilememişiz. Ama bize armağan ettiklerinin de kıymetini bilemedik. 1950 yılında Türkiye Cumhuriyeti´nin bütçesinde 103 ton altın vardı. 1923´ten 1952´nin ortasına kadar Osmanlının borçlarını ödedik. Ona rağmen çevresindeki bütün ülkelerle dost olan bir Türkiye var. Rusya´sıyla, Balkanlarıyla, İran´ıyla, Irak´ıyla, Yunanistan´ıyla dost bir ülke var ve gürül gürül bir genç nesil geliyor. Bakıyorsunuz aksi bir mucize gerçekleşiyor Türkiye halkıyla birlikte deformasyona uğruyor. Bunun nedenlerinin çok ciddi boyutta araştırılması lazım. Bu bir kişinin üç kişinin ya da beş kişinin bir araya gelip bir eser koyacağı bir iş değil. Türkiye 16 Mayıs 1919´la 1950 ye kadar olan safhasının nedenleri çok iyi etüd edilip araştırılması gerekmektedir. 1950´yle 1960 arasında har vurup harman savurmanın nedenleri gayet iyi araştırılmalı, 1960´tan sonraki ihtilaller vesaire Türkiye´nin nereye çekilmek istendiğini ve nereye geldiğinin etüdünün yapılması gerekir. Yoksa bugün ki iktidar dünden veya evvelsi günden hazırlanıp ta gelmedi. 1940´ların 1950´lerin sonucudur bugünkü konum.  

Sayın Ülger, gazetem Yeni Adana adına size çok teşekkür ederim.      

S. ERİŞ ÜLGER KİMDİR?

Ankara´da doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini An­kara´da tamamladı. 10 Kasım 1953´te  Atatürk´ün naaşının Etnografya Müzesi´nden Anıtkabir´e nakli sırasında Türk Gençliği adına ?Ata­türk´ün Türk Gençliğine Hitabı?nı okudu.

İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi´nin Mimarlık Fakültesinden me­zun oldu. Askerlik görevini yaptıktan sonra kısa bir müddet Türki­ye´de çalışan Ülger 1967 yılında İsviçre´ye giderek Avrupa´daki çalış­ma hayatına başladı. Mimar, İnşaat Amiri ve Danışman olarak çalışan Ülger, meslek hayatını Almanya´da noktaladı.

Mesleki çalışmasının yanı sıra 1998´de Avrupa Atatürkçü Dü­şünce Derneği´ni kurdu ve ilk başkanlığını yaptı. Milliyet Gazetesi´nin düzenlediği ?Örsan Öymen? yarışmasında ?Atatürk ile Röpor­taj? başlıklı eseri ile üçüncülük ödülü aldı.

Avrupa´da ?Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti? ile ilgili arşiv çalışmaları yaptı. Bu çalışmalar 1992´de iki cilt halinde ?Dünya Ba­sınında Atatürk? adı ile Almanca olarak Bonn Büyükelçiliği tarafın­dan basıldı. Her iki kitapta daha sonra Almancadan tercüme edilerek TBMM Yayınevi tarafından basıldı. ?Özgün Belgelerle Atatürk? adlı eseri ise gene TBMM Yayınevi tarafından 1995 yılında basıldı.

?Mustafa Kemâl´den Atatürk´e? başlıklı iki ciltlik dört dil­de (Türkçe, Almanca, Fransızca, İngilizce) ve 870 adet hiçbir yer­de yayımlanmamış Atatürk fotoğraflarından oluşan diğer kitabı ise 1993´de T.C. Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı.

Cumhurbaşkanlığı Kültür Danışmanı olarak görev yapan Ül­ger´in Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi ile ilgili olarak 18 adet yayınlanmış kitabı bulunmaktadır.

Pek çok gazete ve haftalık dergilerde makale ve yorumları yayın­lanan Ülger, son olarak Avusturya eski Büyükelçisi August R. Von Kral´ın ?Das Land Kamal Atatürks?, ?Kemâl Atatürk´ün Ülkesi? adlı kitabını Almancadan-Türkçeye tercüme etmiş ve Alfa Yayınevi tarafından 2011 yılında yayımlanmıştır. F. Perrone Di San Marino isimli yazarın İtalyancadan tercüme edilmiş olan ?Mustafa Kemal İl Vittorioso?, ?Ön Asya´nın Lideri Kahraman Mustafa Kemâl? ve "Damladaki Deniz? adlı kitapları çok kısa bir zaman önce İnkılâp Kitapevi tarafından basılmıştır.

Lâtife Hanım adlı kitabı Paraf Yayınları arasında yayınlanmıştır.

?Atatürk Milliyetçiliği? adlı kitabı, Parola Yayınları tarafından yayımlanmıştır.

?Ummid-i Aşkım Fikriye? adlı kitabı Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanmıştır.

Atatürk ile ilgili en son ?Mustafa? adlı kitabı ise basım hazırlığı içindedir.

 /resimler/2015-11/28/1109122436583.jpg/resimler/2015-11/28/1109247124460.jpg/resimler/2015-11/28/1109404468410.jpg/resimler/2015-11/28/1109523375949.jpg

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00