Ahmet DUMAN


Çağrışım?


70 li yıllar bir hışım gibi çökmüştü Türkiye´nin üstüne. Terör, sıkıyönetim ve tıkanmış bir siyaset ülkenin gündemini allak bullak ediyordu.

Oysa o yıllara kadar Türkiye´nin durumu oldukça iyiydi. Bazı çokbilmişler ?Biçimsel? diyerek küçümseseler de; Demokrasi´sini işletiyor, parlamentosunu çalıştırıyordu. Sadece, soğuk savaş ve kışkırtıcıları parlamentoda ve ülkede Sol siyasete göz açtırmamaya özen gösteriyordu. Şiddet yoktu. Cumhuriyet karşıtlığına tahammül yoktu! Siz bakmayın 3 milyar ihracat 4 milyar ithalat diye dalga geçtiklerine; Planlı Ekonomi, Ulusal Sanayi ve düşük enflasyon ile ekonomisi bile yolundaydı;?istikrar? içinde büyümeye çabalıyordu. Düşünebiliyor musunuz? Bir yıl vadeli hesaba bankalar %5 faiz verirlerdi! Yani enflasyon düşüktü! Ülkenin bir büyüme programı vardı; üç aşağı beş yukarı bu program gerçekleştirilirdi. Kusurları yok muydu? Her şey kusursuz muydu? Evet demek olası değil. fakat sonradan başımıza gelenlere baktıkça insanın evet diyeceği geliyor. Birden bire bir şey oldu. Özgürlükler fazla görünmeye, Anayasa bol gelmeye, siyaset şirazesinden çıkmaya başladı. Ocak Geleneğinden gelmesine karşın, ?partilileşmek? le yetinen toplum, bölünüp kamplaştırıldı. Göz gözü görmez oldu?

O sırada öğrenciydim. Okulum beni, yurt dışına, Belçika´ya yollamıştı. Avrupa´nın bu küçük ülkesi o yıllarda çok önemli hale gelmişti; Brüksel Avrupa´nın Başkenti olmak yolundaydı. O yıllarda AB ye AET denirdi; AET´nin merkezi, NATO´nun Genel Karargahı oradaydı?

İşte o gençlik yıllarımda görmüştüm Brüksel yakınlarındaki Kraliyet Ormanını. Ormanın içinde, o yıllarda henüz daha büyüğü yapılmamış olan dev gibi bir sera vardı. Bu sera, Tropikal iklime meraklı olan kral için yapılmıştı; içinde Küçük çapta bir tropik orman vardı. Ama dışarıdaki orman daha çok dikkatimi çekmişti. Ormanın tamamı yaprağını döken, oldukça sık ve zarif ağaçlardan oluşuyordu.

Bu orman, Avrupa´nın en zehirli yılanlarını barındırırmış yılanları temizlemek için çareler düşünmüşler ve işi doğal yollardan çözmeye karar vermişler. Önce, yılanları yaşam alanlarında barındırmayan bir hayvanı; kirpiyi getirip ormanda çoğalmalarını sağlamışlar. Bakmışlar bu kez de kirpi nüfusu rahatsızlık verici boyutlara ulaşmış bunlarla mücadele için uzak ülkelerden Kirpi etini seven kartallar getirip ormanda çoğalmalarını sağlamışlar. Ne var ki; bu kez de kartal nüfusu hızla artmaya başlamış.  Kartalları ise ağaç dallarına zehirli hayvan ölüleri asarak öldürmüşler ancak binlerce kartal ölüsü sinek nüfusunun çoğalıp çevreye rahatsızlık vermesine neden olmuş. Onunda çaresini ormanın üzerine Uçaklarla hoş kokulu Sinek İlacı atarak bulmuşlar.

Tüm bu işlemler yaklaşık on yılda tamamlanmış. Benim gördüğümde orman yılansızdı?

Şimdi kimse ?nereden çıktı bu öykü?? demesin. Yaşlılık işte; bazen, bazı şeyler çağrışım yapıyor?      

Bir de yıllar önce Karataş´ın bir köyünde dinlediğim, Kavalalı´nın Çukurova´yı nasıl tarıma açtığı öyküsü var. O, sonra? 

 

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9698,89%0,56
  • DOLAR

    32,55% 0,03
  • EURO

    34,84% -0,06
  • GRAM ALTIN

    2431,37% 0,07
  • Ç. ALTIN

    4017,93% 0,00