14.yılın sonunda, nihayet bazılarımızca zor da olsa, anlaşıldığı üzere akp siyasette kendi geleneğini yarattı. Zaten onlara Cumhuriyet, bir ara rejim; Demokrasi ise kendilerini gidecekleri yere götürecek olan bir araçtı. Daha sonra olmasa da olurdu. Bu gelenek neredeyse 100 yılı bulan Cumhuriyet ve 70 yıllık Demokrasimiz ile oluşturmaya çalıştığımız geleneklerimizden farklı; çünkü kaynağı farklı: Bunu yıllardır söylüyorum: din eğitimine öncelik verilen eğitim düzeniyle böyle bir geleneğin alt yapısı oluşturulamazdı; kendi geleneklerini oluşturdular. Majesteleri Türkiye semalarında bir kuyruklu yıldız gibi arzı endam ettikten sonra öteden beri kafalarının arka tarafında sakladıkları bu düşünceleri saklayanlara gün doğdu; dört elle sarıldılar.
Şimdi herkes her şeyi söylüyor. Bu herkeslere bakarsanız vaktiyle de söylemişler. Ahmet Beyin azlinden sonra majestelerinin ?Milli İrade? dedikleri ve DP den bu yana kullanılan kavramın da içinin boş olduğu anlaşılmış olmaktadır. Milli veya gayrı milli bir iradeden söz edilecekse bu majestelerinin iradesidir. Parti içinde, tek adam hiyerarşisi yaratıldıktan sonra sıra Türkiye´nin de bu hiyerarşik yönetim anlayışıyla yönetilmesine geldi?
Sosyal medyada yakın gelecekte Ahmet Beyin ağzından majesteleriyle ilgili anekdotlar yazılıp söylenmeye başlanır. Hatta Ahmet Bey olasılıkla muhalif tv´lerden birinde programlara bile çıkarılır. Hep hasret ve özlemle beklenen ve akp yi bölmesi umut edilen sağ siyaseti derleyip toplaması beklenen siyasi partinin kurulması da beklenebilir. Bana kalırsa: beyhude, yani boş yere beklenir. Yahu, bunların Hocaefendi´leri bile kıymık kopartamadı, Abdüllatif Şener´den başlayarak istifa edenleri, pasifize edilenleri şöyle bir düşünün kimler ?milli irade? önünde günah çıkartarak bu gruptan ayrılıp ?oh be?? dediler. Faydası yok. Akp içinde bulundukları her an Cumhuriyete, Devrimlere ve Mustafa kemal´e saldırmakta hiçbir eksiklik göstermeyen Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik´i bir düşünün; ?milli irade?den kıymık kopartamadılar ve kopartamayacaklar. Hele Abdullah Bey umutları iyice boşa çıkardı?
Akp´nin yarattığı bu siyasal gelenekte milli irade diye yücelttikleri kavramın yeri var mı? Yok. Bir siyasi partide olması gereken hiyerarşik bir örgü var mı? Yok. Parlamentarizme inanç yok. Bizim bildiğimiz klasik Demokrasi anlayışına uyan bir sürü şey yok. Kuvvetler ayrılığı? yok. Parlamento denetimi? Yok. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı? Yok. ?Dördüncü kuvvet? dediğimiz basın korku ve şiddetle sindirilmiş. Bu model şu günlerde bazı Güney Amerika ülkelerinde uygulanıyor. Dünya, tek kutuplu ve Pentagon merkezli hale getirildikten sonra ABD ve küresel sermaye Güney Amerika ve benzeri ülkelerde geçmişteki gibi kanlı diktatörlüklerden vazgeçerek sandıksal bir demokrasiye yöneldi. Bu gün görünüşte düzenli olarak seçim yapılan ve Cumhurbaşkanlarının halkoyuyla seçildiği bu ülkelerde hem yönetim hem de yönetimin başında bulunan başkanlar yolsuzluk ve hırsızlık suçlamalarıyla yüz yüze?
Türkiye için bir çıkış yolu var mı? Var. Var, var olmasına da kim veya hangi parti yapacak bu işi? Sorunları başından aşmış, Irkçı Milliyetçiliğiyle, Türk İslam sentezi denilen uydurma ile kafası karışık MHP mi? Kurucu ilkelerini, Atatürk Milliyetçiliğini, Misak-ı Milliyi, Devletçiliği ve Laikliği kendisine engel olarak gören CHP mi?
Herkes; özellikle Cumhuriyetçiler şapkalarını önlerine koyup düşünsünler. Türkiye biçimsel de olsa Demokrasiyi veya sandıklı sistemi bir daha göremeyebilir.
Gene de çoğunluğa gidişatın kötü olduğunu anlatmaktan ve bunlara oy verdirtmemekten başka çare yok!
