Ahmet DUMAN


Kökten Dinciliğin Önlenemeyen Yükselişi?


 Bu olaydan, yani Rusya Federasyonu Büyükelçisinin öldürülmesinden, anlaşıldığına göre kökten dincilik artık önlenemez bir biçimde zirvelerdedir.

 Elçiler Devletlerin bir çeşit konuklarıdır. Bunlar bir takım ayrıcalıklarla korunup kollanırlar. Osmanlının son yıllarını yaşamıyoruz. Bab-ı Aliye her sabah Düvel-i Muazzamanın elçilerinden biri gelip sadaret makamına Devlet-i Aliyyenin o gün ne işler yapacağını dayamıyor! Şimdilerde uluslar arası sözleşmeler gereğince yerlerinde uslu uslu oturup Ülkelerini temsil etmekle uğraşıyorlar. Kuramsal olarak iyi korunmaları iyi davranılmaları gerekiyor. Bu olaydan anlaşılacağı üzere Kuramsallık yaşamın içinde kaybolmuş. Yaşam ise köktenciliğin dayanılmaz baskısı altında?

Jared Diamond adını duymuş olmalısınız. Duymamış da olabilirsiniz. Aslında, bazı şeyleri veya adları bazen duymamak duymaktan bazen de bilmemek bilmekten daha iyi gibime geliyor. En azından rahat ediyoruz. Bazen okuduklarınız size apayrı ve ayrıntılı şeyler düşündürür ve rahatsız eder. Jared Diamond´un ilginç bir kitabı var: ?Tüfek, Mikrop ve Çelik?. Kitap Yeni Gineli bir arkadaşının Diamond´a sorduğu bir soruyla; ?neden Amerikan yerlileri İspanyayı keşfetmedi de İspanyollar Amerika´yı keşfetti? ? sorusuyla başlıyor. Bu soru üzerine kitabının da alt başlığı olan ?insan topluluklarının yazgıları? nın izini sürmeye başlıyor.

Sözünü ettiğim kitabın bir bölümünün başlığı ?Eşitçilikten Hırsızkrasiye?! Bu bölümde insan topluluklarının ?şefliğe? geçişi ve şeflerin de ?örgütlenmiş din?  ile ülkelerini nasıl yönettiklerini anlatıyor ve diyor ki; ?Hırsızkratların halkın desteğini kazanmalarının son çaresi hırsızkrasiyi haklı çıkaracak bir ideoloji ya da din inşa etmeleridir.?  ?Şef halk adına tanrılarla ilişki kurarak, çok yağmur yağdırmak, iyi ürün almak, bol balık yakalamak için gerekli tören kurallarını halka vererek hizmet ettiğini iddia ediyordu?  

Abartıldıkça abartılan bir ?şehit? ve ?şehitlik kültürü? yaşıyoruz. İnançlarımız gereği Kutsal Kitabımızda yazılan şeyleri yadsımak, yok saymak en azından cehennemlik günahtır. Bu nedenle Şehitlik kavramına inanıyoruz. İnanmak zorundayız. Fakat kim bu ortaya konan kurumun Kutsal Kuran´da ?Allah için ölenler? diye tanımlanan biçimini yorumlayacak? Koşullarını, gereklerini ve konusunu kim tartışacak. Ve korkmadan şu basit ama gerçekliğe ulaşmanın yolu olan soruyu kim soracak: ? Bu işten kim yararlanıyor?? Geçenlerde sosyal medyada ? şehit törenlerinin gösterilemeyen yönleri? başlıklı bir video vardı; yüreği kanayan, yaralı bir ana bağırıyor ve soruyordu ?hanginizin çocuğu asker hanginizin çocuğu sınır boylarında?? Sanki Jared Diamond´u şaşırtan şu yukarıdaki soru gibi.

Bu abartılmış cennet tanımlamaları ve abartılmış şehitlik kavramıyla geldiğimiz yer işte burası: dağ başlarında karlar altında yurdunu savunurken, toz toprak içinde kendi coğrafyasının kilometrelerce uzağında şehit olan Mehmetler, yürekleri param parça analar. Çağdaş pırıl pırıl ışıklar altında kanlar içinde yerde yatan bir büyük elçi!

İnanılmaz bir dehşet ve korku tiyatrosu. Oyun şöyle sona eriyor: alabildiğine parlak ramp ışıkları altında yerde yatan bir büyükelçi! Arkasında, ayakta, elinde cinayet aletiyle ?şehit? olmayı bekleyen biri.  Bir korku filminin son karesi sanki. Keşke son olsa!

Son mu acaba?

Meraklısına küçük notlar: 1-Tüfek, Mikrop ve Çelik/insan topluluklarının yazgıları, TÜBİTAK popüler bilim kitapları serisinden yayınlanmış. Bende bulunanı Şubat 2013 te yayınlanan 23.basımı.

2-Çevirenin notu: ?Hırsızkrasi? orijinal metnindeki  İngilizce ?kleptocracy? kelimesinin karşılığı. Bir de, hırsızlar yönetimi anlamında ; ?kleptocrat? sözcüğünün karşılığı olarak ?hırsızkrat? kullanılmış.(s.357)

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51