Ahmet DUMAN


Tarih mi? Hangi Tarih?


Bizim dönem, Adana İktisadi Ticari İlimler Akademisi mezunları Profesör Rıfkı Salim Burçak´ı iyi anımsayacaklardır. Hoş bir Erzurum aksanı ile derslerini anlatırdı. Arada sırada, konunun gidişatına göre teatral bazı tavırlarıyla da konuya renk verirdi. Bizim dönemin son sınıflarının hem Siyasi Tarih hem de Devrim Tarihi derslerine girmişti. Dersin dışında veya derste okuttuğu konularla ilgili tartışmaya açıktı. Bazı koşullara uymak kaydıyla her şeyi tartışmak olanaklıydı. 

Siyasi Tarih Derslerine aklımda kaldığına göre Osmanlı-Rus, Prut savaşlarıyla başlardı. Ünlü Baltacı-Katerina öykülerinin zihnimizi süslediği savaşlar yani! Benim dikkatimi çeken Devrim Tarihi Derslerinin 27 Mayıs 1960 devrimiyle kesilmesiydi. Devrimin üzerinden on yıl geçmişti. Bir sohbetimizde ?neden? diye sormuştum. Rahmetli uzun uzun düşünmüş şöyle bir uzaklara bakmış ?henüz bu konuda mantıkla duygu birbirine karışıyor. Objektif olmak çok zor; ben de derslerime almadım? demişti. DP nin önemli isimlerinden biriydi. Menderes Kabinelerinde iki kez bakanlık yapmıştı. kim bilir neler görmüş geçirmişti?

Rahmetli Hoca´nın 27 Mayıs sorusuna verdiği kısa yanıtın içinde birkaç önemli ders var: ilkin, tarih duygularla değil olgular, olaylar ve belgelerle anlatılır yazılır ve okunur. Sonra önemli bir şey daha söylüyor: Tarihçi objektif olmalı! Tarafsız olmalı! Şimdi günümüz medyasında ?taraftar yazarlar? var; bunların maç anlattıkları ve yazdıkları gibi Tarih yazılmaz, okunmaz. Evet, okumak da önemli bir yöntem sorunudur.

Bu günlerde tarih yiyor tarih içiyoruz. Herkesin kendi tarihi var. Birbirine hiç benzemiyor bu tarihler. Sadece Mustafa Kemal Atatürk ve Cumhuriyet Devrimleri karşıtlığı için yayınlanan dergiler var. Bu dergilerde yaptıkları yorumlarla ve yazdıkları yalan yanlış bilgilerle bir şeyler bildiği sanılan bazılarına TV programları yaptırılıyor.

II. Abdülhamit nasıl bir padişahtı? Vahdettin mi daha çok haksızlığa uğradı yoksa II. Abdülhamit mi? Çok iddialı bir laf: Falan Padişahın büyük hizmetlerinin günümüze yansımaları veya feşmekân Padişahımıza yapılan haksızlıklar. Geçenlerde ulemadan biri ?hala aydınlatılmamış olan Sultan Abdülaziz´in intiharı? diyerek lafa başlayıverdi.  Bir durup düşünelim; varsayalım merhumun intiharı kesinleşti; Jön Türkleri bağışlayacaklar mı? Varsayalım zehirlendi öldürüldü; o zamanın zehiri satanı, alanı, öldürme emrini vereni, tetikçiye emri ileteni mezarlarından çıkarıp yargılayacak mıyız? Maddi olarak olanaksız görünüyor. Fakat burada amaçlanan bunların hiç biri değil; vurgulanmaya çalışılan şey bizim birbirimize yalan söylediğimiz. Ama herkesin doğrusu kendine herkes inanmak istediğine inanıyor: gerisi Resmi Tarihin yalanı!

Arkadaşlar, bu işler baştan aşağı yalanlarla dolu yeni bir resmi tarih yazma çalışmalarının başlangıcı. Bunca, döneme uygun, açılmış okullar var: İmam Hatip Okulları! Bu okullarda ne okutacaklar sanıyorsunuz; bu yeni resmi tarihi okutacaklar. Daha neler olacak neler.  Bana kalırsa bu yeni tarih olasılıkla şimdiki Cumhurbaşkanı ve onun büyük zaferleri ile başlayacak. Bize de bu yakışır.

Biz buraya merdivenle çıkmadık. Önce kendini aydın diye ilan eden solcular Marksistler sözde ilericiler var ya; onlar bu Resmi Tarih karalamasının sorumluları gericiler onlardan sonra başladılar. Buldukları her fırsatta bu gün bile Cumhuriyet Devrimlerine saldırmaktan çekinmiyorlar. Bize de bu yakışır dememin nedeni bu!

İyi ki resmi Tarih var. Her şey orada yazıyor. II. Abdülhamit döneminde ne kadar borç alındığı kaç metre toprak kaybedildiğini orada bulabilirsiniz. Hatta Kıbrıs Adasının kime ne zaman verildiğini de?

Uygun bir zamanda ?Anakronizm? nedir bir bakıverin.

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00