Şimdiki Avrupa birliğini oluşturanlarla diğerleri; hatta ve özellikle Rusya, o yıllarda Osmanlıya şu Redkit çizgi romanında ölmek üzere olan insanlara gagasının kıyısından sular akarak bakan akbabalar gibi bakarlardı. Çünkü Osmanlı ölüm döşeğindeydi. Kalıtı önemli bir sorun oluşturacak gibi görünüyordu önceden önlemlerini almaya çalışıyorlardı. O ünlü Reval Mülakatı (09.06.1908, 2. Nikola- 7. Edward) diye tarihlere geçen Rus Çarı ile İngiltere Kıralı arasında yapılan görüşmede ne konuşuldu sanıyorsunuz?
Reval mülakatından sonra yayınlanan ortak bildiride Osmanlının Balkanlar´da ve Makedonya´da ıslahat yapmasına değiniliyordu. Balkanlar o sırada bağımsızlık ve özerklik istemleriyle karma karışık durumdaydı ve oradaki karışıklılar özellikle Rusya ve İngiltere duruma göre de Fransa tarafından kışkırtılıyordu.
Devleti Aliye bu karmaşaya bazı reform vaatleri, yeni anayasa ve 1876 anayasal düzenine yeniden geçmekten başka çözüm bulamıyordu! Çok tuhaf; günümüze nasıl da benziyor!
Ahmet Bey TBMM den güvenoyu aldıktan sonra başarılarını ve sevincini dost ülkelerle paylaşmak üzere kendi söylemiyle ?Can Azerbaycan´a? gitmiş. Kalabalık bir gösterici grubu huzurunda yaptığı geçen Salı günkü grup toplantısında bu ziyaretlerini vurguladı. Vurgulamalarında geçmişin şanlı günlerine imparatorluğun şaşaalı günlerine göndermeler vardı. Salonda partililer coşkun bir tezahürat yapıyorlardı. Bu tezahürat çoğu siyasetçiyi baştan çıkarır ama Ahmet Bey başka. Onun şımarması da izne bağlı? O nedenle olmalı; ancak mütebessim.
Rus uçağının düşürülmesinden hemen sonra yandaş medyanın büyük bir ustalıkla manşetlere taşıdığı Musula asker gönderme haberlerine şöyle bir bakanların ?majesteleri böylece Musul sorununu da çözdü? diye sevinç naraları atmaması mümkün değildi ama hesap yanlış çıktı bu yanlış hesap gerçekten Bağdat´tan döndü.
Zenginliğin ve askeri gücün tek geçer akçe olduğu bu coğrafyada ne ekonomimiz ne de askeri durumumuz iç açıcı değil. Devletimiz bazı şehirlerimizde mahallelere giremiyorken Musul´u, Kerkük´ü kurtarmaya yeltenmek hülyasına kim inanır. Gel gör ki, majestelerinin medyası ufak bir değiştirme birliği olayını bir fetih gösterisi halinde iç politika için kullanınca bir kez daha yapa yalnızlık ortaya çıktı. Atlantik ötesinden sözde büyük müttefikimizden tutun da Avrupalı dostlarımıza kadar herkes ?ne işiniz var orada biz sizi 100 yıl önce oralardan çıkarıncaya kadar canımız çıktı? diye feryadı bastılar.
Bu karmakarışık coğrafyada bir zamanlar bir barış denizi gibiydi Türkiye. Hiç kimse hiçbir nedenle bizi korkutmaya yeltenemezdi. Hemen o taraflarda Türk Ordusu ?Manevralara? başlardı çünkü?
Ahmet Beyin masalları sürüyor.
Muhalefetin de iktidarında Gündeminde Yeni Anayasa ve Başkanlık var? Yukarda değindiğim gibi: Sanıyorlar ki sorun böyle çözülür. Çözülmez. Siz o yeni Anayasanın bir de sonrasını görün.
Bir arpa boyu yol gitmemişiz!
