Ahmet DUMAN


Tarih, Ders Olarak Niye Okutuluyor?


Biliyorum; Niye olacak ders almak için diyeceksiniz. Neden ders alınmaz pekâlâ? Şaşılacak şey bunca devlet adamlığına soyunmuş insan hiç mi tarih okumazlar?

İlk körfez savaşı çıktığında, yani yıllar önce Yeni Adana´ya, çekiç güç denilen ABD güçlerinin Kuzey Irak´a yerleştirildiği zaman, İncirlik Üssüne gelen ABD silah ve mühimmatının Türk tırlarıyla Kuzey ırak´a taşınması sırasında şimdi anlatacağım olayı yazmıştım.

Kısaca o zaman ?bu silahları bize taşıtıyorlar ama yarın öbürgün bize karşı kullanılacaklar? diye yazmıştım. Tarihsel bağlantısını da 1911-1912 Trablusgarp savaşı ile kurmuştum. Bu günlerde yine birikmiş aymazlıklar süreci sonunda, geldiğimiz yer aynı.

Bu savaş diplomatik aymazlıklar ve Devlet Adamalığı zayıflıkları nedeniyle bu güne çok uygun hatta birebir uyan benzerliklerle başlamış.

İtalya 19. Yüzyılın başlarında Kuzey Afrika´yı kendisinin doğal uzantısı sayarak topraklarına katmak ister. O sırada Avrupa, sanayi devrimi sonrasında hem hammadde hem de Pazar sorunu yaşamaktadır. Kendilerine yeni kaynaklar ve Pazar arama savaşımına girince büyük devletler arasında bunalım çıkar. Bunalımın en önemli konusu Osmanlı topraklarının paylaşılmasıdır. Afrikanın paylaşılması ise başlı başına bir sorun olarak Fransa ve İngiltere´yi karşı karşıya getirir. Avrupa devletleri konuyu Faşoda antlaşmasıyla çözerler. Kağıt üzerinde herkes payına düşene razı olur. İtalya da Trablusgarp vilayetimizi alır. Ancak savaşın önce diplomatik alt yapısını sonra da parasını hazırlamak zaman alır 10 yıla yakın bir zamanda diplomasiyi çözerler ancak para konusu çözülemez. Para konusunu da Osmanlı Düyunu Umumiyesi´nden  kredi alarak çözerler ve Trablusgarp´a asker çıkarırlar! İşin en acı tarafı işte budur: Türk köylüsünden acımasızca Osmanlı borçları karşılığında toplanan paralar Osmanlı vilayetinin işgali için verilir! Daha acınacak durum ise diplomasi alanında cereyan eder: bu on yıl içerisinde Osmanlının Roma Büyükelçileri İtalya´nın niyetini fark edememişlerdir. Bu büyük elçilerden birkaç tanesi sonradan sadrazam bile olmuşlar ama İtalya´nın niyetini anlayamamışlar anlayanları da çeşitli bahanelerle görevden almışlardır. En traji-komik olanı ise savaştan hemen önce Roma Büyükelçisi olan İbrahim Hakkı paşanın o sırada sadrazam olmasıdır! Daha bir sürü yanlış! Kısaca ancak bu kadar anlatabildim.

Gazetelerden birinde manşet: Suriye 3 e bölünüyor!

Ahmet Bey bir yandan, Tayyip Bey bir yandan ?Ey Amerika kimden yanasın? diye feryat figan. Alanlar alkışlarla inliyor. Herkes hayran; muhtarlar ayakta alkışlıyor, alkışlayanlar farkında bile değil: Suriye gitti gider. O ayrılması düşünülen parçalardan biri de Ahmet beyin -ki kendisi başbakan olamadan önce dışişleri bakanıydı- kırmızı çizgilerinden biri olan bağımsız Kürt Devleti´dir.

Kim yapıyor bunları? ABD. Karşılığını veriyor muyuz? Hayır. ABD bu bölgede üstünlüğünü silah ve mühimmat olarak neyle sağlıyor? İncirlik Üssüyle.

İşte durum bu: tarihin acımasız terazisinde böyle tuhaf bir benzerlikle defalarca karşılaşmaya devam ediyoruz.

Birde küçük bir gönderme yapacağım: Uzağa değil, Sevr Antlaşmasına. Antlaşmanın 64. maddesi böyle bir bölünme durumunda 1 yıl sonra bölgede bulunan Kürtlere Birleşmiş Milletlere bağımsızlık için başvurabileceklerine dair amir hüküm içeriyor. Nasıl önüne geçilebilir? Neyin önüne geçebildiler ki?

Merak etmez misiniz: Ahmet Bey´e Tarih okutmadılar mı? Hadi onlar okutmadı diyelim, kendisi o çok bilimsel kitapları yazarken Sevr Antlaşmasına, Türkiye´nin Dış İlişkileriyle ilgili kitaplara hiç mi bakmadı?

Ha Düyunu Umumiye, Ha İncirlik. Ha İbrahim Hakkı Paşa; ha Ahmet Davutoğlu?

Değişen bir şey var mı? Yok?

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00