Şirin çocuktu. Ankara´da girmediği, fethetmediği gönül bırakmadı. Örneğin, evlere şenlik medyamızın tarihi magazini çok yakın izleyen muhabirinin ?Çankırılı mısın?? Sorusuna daha içten bir yanıt verdi; köyünün adını söyledi : ?Kalfatlı´yım.? Cumhurbaşkanımız, başbakanımız ve dışişleri bakanımız çok büyük bir yakınlık gösterdiler. Hatta devlet-i aliyenin ticaret fermanından bir örnek de sunuldu kendilerine?
Bu yaşıma geldim; Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir aşağılanma ve böyle bir aşağılanmanın bu kadar vurdumduymazlıkla karşılanıp kabullenildiğini görmedim duymadım.
Daha birkaç ay önce İngiltere´nin AB üyeliğinden çıkması ile ilgili referandumun yapılacağı sırada yürüttüğü Türk düşmanı kampanya bile adamı Türkiye´ye sokmamak için önemli bir nedendi. Majesteleri bu ülkede kaşının altında gözün var diyenlerle bile kavgalı, herkesi dava etmişti bir ara. Sanıyorum bu Boris efendinin kendisiyle ilgili yazdığı şiiri olasılıkla okumamış olmalı. Biz sıradan ölümlü insanlar olarak öyle bir laf eden adamı yumruklarız yahu! Yani uluslar arası ilişkilerde böyle şey olmaz ama en azından bir ?van minit kardaşım ne işin var senin bu ülkede? demesini ben şahsen bekliyordum. Olmadı. Gıkını çıkarmadan gülücüklerle el sıkıştılar.
Bir yakınlıkları var; yoksa bu kadar tahammül göstermeleri akıllara ziyan bir durum!
Ali Kemal yazılanlara göre çok iyi yetişmiş bir Osmanlı Aydını. Yazılanlara göre demem lafın gelişi. Onlarca kitap ve makale var. Bunların hepsi aşağı yukarı bu nitelemelerle başlıyor; çok iyi yetişmiş bir Osmanlı Aydını! Ne demekse?
Osmanlı Aydını olmak şöyle bir şey: Yabancı okullarda okumuş, yabancı bir dil (o yıllarda Fransızca) konuşabilmek, Avrupa görmüş, yurtdışında meşrutiyet, yurt içinde mutlakıyet yanlısı tuhaf sayılabilecek bir kişilik! Her biri kafasının arka taraflarında bir yerlerde o yılların küresel güçlerine bağımlıydılar. Çoğunlukla İngiltere yanlısıydılar, ancak içlerinde Rus, Fransız ve hatta Alman yanlıları da bulunuyordu.
Anadolu´da ulusal kurtuluşun ilk kıvılcımları parlayıp Emperyalizmi korkutmaya başlayınca Osmanlı aydını da o güne kadar tanımadığı bir takım kavramlar karşısında apışıp kaldı. Bağımlı oldukları emperyalist odakların yönlendirmeleriyle Anadolu hareketine ve Mustafa Kemal´e olmadık hakaretlerle saldırmaya başladılar.
Bu saldırganların önde gelenlerinden biri de Ali Kemal idi. Hem eli kalem tutuyor hem de siyaset yapıyordu? Gazetesinde olmadık hakaretlerle saldırıyordu Mustafa Kemal ve Arkadaşlarına. Damat Ferit Hükümetlerinden birinde İçişleri Bakanlığı yaptığı sırada Ulusal Kurtuluşa karşı her türlü isyanı destekliyor ve İdam Fermanları yayınlatıyordu?
Bizim Boris. Çankırılı, Kalfat köylü Boris Johnson; bu Ali Kemal´in torunu?
Anlaşıldı mı neden bu kadar yakınlık gösterildiği, hoşgörülü davranıldığı?
Aralarında kökü çok eskilere dayanan bir uyum var demek ki.
