Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


CUMHURİYETİN DÖNÜM NOKTALARI (3)


1960´da yapılan ve o dönemde, ?27 Mayıs Askeri Müdahalesi? ya da ?27 Mayıs İhtilali? olarak anılan müdahaleyle, ülkede yeni bir dönem başladı. Silahlı Kuvvetler, emir komuta bağlantısı dışında, 37 kişiden oluşan bir subay heyetinin planlamasıyla yönetime el koyarak, dönemin Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Bakanları ve Genelkurmay Başkanı dâhil yönetim kademesini görevden uzaklaştırarak, tutukladı.

Bu gelişme bir ilkti ve ordunun disiplini açısından da önemli bir gelişmeydi. Çünkü emir komuta zincirinin dışına çıkılmıştı. Ordu içindeki huzursuzluğun giderilebilmesi için, hareketin başına Orgeneral Cemal Gürsel getirilerek, oluşturulan Milli Birlik Komitesiyle, yönetim devralındı. Hemen ardından, 235 general ve 3500 kadar subay emekliye sevk edildi; 147 akademik personel ile 520 yargı mensubu görevinden alındı.

Yassıada´da yapılan yargılama ve demokrasi için oldukça sıkıntılı sonuçları halen tartışılırken, 9 Temmuz 1961´de kabul edilerek yürürlüğe giren ve 1924 Anayasasını ortadan kaldıran yeni Anayasa, günümüzde de kabul edildiği gibi, mekanizmaları tam kurulamamış olsa da özgürlükçü bir yapıya sahipti.

Bu Anayasa, yeni teşkil edilen ve toplumun her kesimini kapsayan Kurucu Meclise bağlı, 20 kişilik bir Anayasa komisyonu tarafından hazırlandı ve 9 Temmuz 1961´de yapılan halk oylamasıyla, %60,4 oranında kabul görerek yürürlüğe girdi.

Ülkenin yeni politikalarına uygun olarak, 1961´de TİP (Türkiye İşçi Partisi) kuruldu, 1963´de, Çalışma Bakanı olan Bülent Ecevit´in girişimiyle Grev, Lokavt ve Toplu Sözleşme Yasası çıkarıldı.

Bu arada, 1960´larda Dünyada gelişmeye başlayan fikir akımları Türkiye´de de etkisini gösterdi ve öğrenci hareketleri artmaya başladı.

1960´lı yılların başından itibaren üniversitelerde faaliyet gösteren gençlik örgütlenmelerinin büyük kısmı, Türkiye´de sosyalizmin yayılması faaliyetlerini yürüten en aktif gruplar olarak görülmekteydi. Bu öğrenci grupları, gençlik ve öğrenci sorunlarının yanı sıra, işçi ve köylülerle de işbirliği yaparak sosyalizmi tanıtmaya, bu görüşe yönelik eylemlere önem veriyorlardı.

22 Kasım 1963´te sadece ABD sorunu gibi görünen ancak Dünya siyasetini tamamen etkileyecek bir gelişme oldu ve ABD´nin 35´nci Başkanı John F. Kennedy bir suikast sonucu öldürüldü. Bununla ilgili birçok farklı yorum yapılsa da Federal Reserve Bank´ın elinden Amerikan dolarını basma yetkisini alan Başkan Kennedy´nin çıkarttığı kanun iptal edildi ve Amerikan dolarını basma yetkisi, tekrar Federal Reserve Bank´a verildi. Basılan kırmızı mühürlü dolarlar koleksiyoncular için çok kıymetli oldu. Bu önemli gelişmeyle Dünyada güç dengelerinin kimlerin kontrolünde değiştiği ve şekillendiği biraz daha netleşti.

Bu dönemde Türkiye´de, özellikle sosyalist görüşlü öğrenci örgütlenmesinin en büyük eylem zemini, Amerikan 6. Filo ziyaretleriyle doruğa tırmanmaya başladı. Doğal bir karşıtlılıkla ortaya çıkan ve sağ görüşlü olduğunu iddia edenler ABD, NATO taraftarlığına yönlenirken, sol görüşlü olduğunu iddia edenler, tam tersi iddialarla ortaya çıkıyor ve sosyalist düşünceyi benimsetmeye çabalıyordu.

Zaman içerisinde Ülkücüler olarak adlandırılan Ülkü Ocakları Milliyetçi Komandolarının, 31 Aralık 1968´de, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneğini basması ile öğrenciler arası karşıt grupların mücadeleleri başladı. Giderek artan gerginlikte, 16 Şubat 1969´da gerçekleşen ve Kanlı Pazar olarak anılan 6. Filo protesto olayları ile sağ ve sol görüşlü öğrenci grupları, fikirsel mücadeleden uzaklaşıp, silahlı eylemlere yöneldi. Ülkede anarşi ortamı oluşmaya başladı ve bu durum 1980´e kadar şiddetini artırarak devam etti.

Artan olaylar ve anarşik ortamın düzeltilebilmesi için, 12 Mart 1971´de, dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç başkanlığındaki Yüksek Komuta Konseyi, hazırladıkları muhtırayı Hükümete, Cumhurbaşkanına, Senatoya ve TBMM´ye gönderdi. Muhtıra sonrasında toplanan Süleyman Demirel Başbakanlığındaki Hükümet istifa etti ve yerine 26 Mart 1971´de, partiler üstü 33. Hükümet, Nihat Erim başkanlığında kuruldu. Bu yeni dönüm noktasıyla, ülkede siyaset yeniden şekillenmeye başladı ve 26 Nisan 1971´de sıkıyönetim ilan edildi. Aynı gün, Ankara´da, Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinde çıkan olayların ardından, Dev- Genç ve Ülkü Ocakları kapatıldı.

29 Nisan 1971´de, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından, Ankara´da bulunan 22 öğrenci örgütü kapatıldı. 2 yıl 5 ay devam eden sıkıyönetim sürecinde, öğrenci kuruluşu ve örgütlerinin tamamı kapatıldı. Hükümetin tutumunun giderek sertleşmesiyle tutuklamalar arttı. Oluşan konjonktürde tek suçlu öğrencilermiş gibi değerlendirilerek yapılan otoriter uygulamalarla, aslında, geleceğe yönelik bir hasat başlatılmıştı. Okuyan, anlayan, düşünen, tartışan beyinler susturuluyor, baskı altına alınarak örnek olması engelleniyor ve hatta yok edilerek, geleceğe aydınlık transferlerin önü kesiliyordu.

Bu süreçte Cumhuriyetle birlikte başlatılan eğitimin gelişmesine, fikri hür vicdanı hür nesiller yetiştirilmesine yönelik alınmış tüm önemli atılımlar gerilemeye başladı. Dışarıdan yapılan bilinçli ve planlı müdahaleler her zaman gündemde kalırken, hedef tahtasına, ülkenin geleceği olan genç beyinler yerleştirilmeye başlandı. Giderek artan olayların ardından, 9 Ekim 1971´de, 1 Numaralı Sıkıyönetim Mahkemesi; ?Anayasanın tamamını veya bir kısmını tağyir, tebdil veya ilgaya ve TBMM´ni iskata veya vazifesini yapmaktan mene cebren teşebbüs? suçundan aralarında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan´ın da bulunduğu 17 kişiyi idama mahkûm etti. (Devam edecek)

YAZARLAR

  • Salı 29.2 ° / 15.4 ° Güneşli
  • Çarşamba 30.5 ° / 16.6 ° Güneşli
  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    9679,80%-1,37
  • DOLAR

    32,40% 0,03
  • EURO

    34,46% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2487,23% 0,18
  • Ç. ALTIN

    4085,85% 0,00