Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


DERİN SULAR SESSİZ AKAR

Nobel ödülünün bir Türk tarafından alındığının duyulmasıyla, her zaman olduğu gibi sosyal medyada, memleketi nedeniyle,Aziz Sancar´ın etnik kökeni sorgulanmaya başlandı. Dünyanın hiçbir ülkesinde, böyle bir anlayış bulamazsınız.


 

2015 yılı Nobel Kimya Ödülü, üç bilim insanı tarafından paylaşıldı, bunlardan biri, Türk bilim insanı Aziz Sancar. Aziz Sancar, Mardin Savur doğumlu. Sekiz çocuklu bir aileye mensup ve annesi ile babası hiç okumamış.  Doğum yılı 1946 ve bu yıl dikkate alınırsa, doğduğu yerdeki eğitim seviyesinin ne olduğunu anlamak da hiç zor değil. Ancak, O şu anda, ABD´de, Kuzey Carolina Üniversitesi Biyokimya ve Biyofizik Bölümü, öğretim üyesi.

Nobel ödülünün bir Türk tarafından alındığının duyulmasıyla, her zaman olduğu gibi sosyal medyada, memleketi nedeniyle,Aziz Sancar´ın etnik kökeni sorgulanmaya başlandı.  Dünyanın hiçbir ülkesinde, böyle bir anlayış bulamazsınız. Ülke için gurur kaynağı olması gereken kişinin, etnik kökeni sorgulanarak ayrımcılığa, hiçbir yerde hoşgörü ile bakılmaz.

Ayrıca, Aziz Sancar bir özelliği nedeniyle, tam da günümüz tartışmalarına son verebilecek durumda. Kendisi, Cumhuriyetin yetiştirdiği bir tıp insanı iken, kardeşi TSK´dan emekli olmuş ve generallik rütbesini elde etmiş bir insan, kuzeni ise HDP milletvekili Mithat Sancar. Türkiye´de eşitlik, özgürlük söylemleriyle yola çıkanları, düşündürmesi gereken bir toplum yapısı. Her şeye inat, Prof. Dr. Aziz Sancar, Türk bayraklı giysisi, evine astığı Atatürk resimli Türk bayrağı ve ülkesine teşekkür içeren konuşmasıyla, ülkeyi bölmeye çalışanlara gerekli cevabı da verdi.

Buradan ortaya şu sonuç çıkıyor; ülke artık öylesine ayrıştırılmaya başlandı ki bir zamanlar sadece mahalle, okul, iş arkadaşı olarak tanıdığımız ve kültürel özelliklerini kimi zaman espri yaptığımız ama her zaman yanımızda olduğunu bilerek, bizim mahallenin çocuğu, bu çocuk bizim okuldan, bu bizim işyerinde çalışan filanca diyerek, hiç sorgulamadan koruyup kolladığımız insanları, artık sorgulamaya başladık.Bu sonucun ortaya çıkmasındaki en büyük faktör, yıllarca etnik kökenler dillendirilerek, milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı söylemleriyle yürütülen siyaset. Atatürk ve milli mücadele arkadaşlarının kurmuş olduğu ve sağlam temellere dayandığı için, ülkeyi yıllarca felaketlerden koruyan ilkellerin, ortadan kaldırılmayaçalışılması bizi böyle bir yere getirdi.

12 Eylül öncesinde de,CHP´nin altı ok (Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, İnkılapçılık), ülkücülerin ise dokuz ışık (Milliyetçilik, Ülkücülük,  Ahlâkçılık, Toplumculuk, İlimcilik, Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik, Köycülük, Gelişmecilik ve Halkçılık, Endüstricilik ve Teknikçilik) olarak tabir ettiği ilkelerin, büyük bir mücadele ile yıkılmaya ve karşı karşıya getirilmeye çalışılması, ülkeyi bir darbeye sürüklemişti. Aslında ilkeler, ülkenin milli temeller üzerinde, bilimin aydınlığında, halkın tüm kesimlerini kapsayarak çağdaş medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarmayı hedefliyordu. Oysa izlenen siyasetle her iki kesim birbirine düşman seviyesine gelmişti.

Günümüzde izlenen ve mağdurluk, ezilmişlik, dışlanmışlık üzerine kurulu siyasetin, ülkeyi uluslararası arenada daima gerilere attığını görmemek mümkün değil. Artık Türk Hükümetinin söylemlerinin, sadece iç siyasette güç kazanımı ve iktidarın kaybedilmemesi maksatlı olduğunu, uluslararası siyasette hiçbir etkinliği olmadığını acı bir şekilde görüyoruz. Dost olarak adlandırılan ülke yöneticileriyle, kapalı kapılar ardında yapılan görüşmelerin, iç siyasete aktarımında bir terslik olduğu çok açık. Birilerinin, iktidar hırsıyla halktan gerçekleri gizliyor izlenimi var.

Bakınız; Rusya´nın burada ne işi var denirken, aslında Rusya´nın Tartus üssünün, 1971´den beri aynı yerde olduğu, bu ülkenin amaçlarının ve hedeflerinin hiç değişmediği, halkın gözünden kaçırılıyor. Yıllar önce boğazlardan geçişinde sıkıntılar yaşanırken, zamanın hükümetinin, bunun bir eğlence gemisine çevrileceğini söylediği, Rus uçak gemisi Varyak´ın, Çin donanmasının güçlü bir uçak gemisi olarak, müdahale maksatlı bölgeye hareket ettiği haberleri halktan gizleniyor. Türkiye´nin, bölgede gelişen olaylara yönelik, ortak çalışma grubu kurmakistediğini,Rusya açıklıyor. Diyarbakır´a, arama kurtarmamaksatlı, 300 personel ile helikopterler gönderdiğini,ABD açıklıyor. Devleti yönetenler ise halen, iç siyasette güçlü oldukları izlenimi verecek konuşmalarla, halkı sadece oyalıyor. Her konuda sürekli açıklama yapma yarışı var. Ekranlarda, manşetlerde ne kadar yer alırsak, o kadar başarılı oluruz anlayışıyla, bilen, bilmeyen, ilgili, ilgisiz herkes, her şeyi açıklamaya çalışıyor.

Bir söz vardır, ?derin sular sessiz akar? der ve atalarımız ?söz gümüşse sükût altındır? demiş. Devleti yönetenlerin, zorunlu açıklamalar dışında, biraz susmasında ve gerektiğinde, halka sadece gerçekleri anlatmasında yarar var.

 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22