Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


CUMHURİYETİN DÖNÜM NOKTALARI (12)


ABD´de 11 Eylül 2001´de meydana gelen terör saldırıları, çeşitli komplo teorilerini de beraberinde getirdi. Olayın meydana geldiği gün, Kulelerde görev yapması gereken bazı İsrail kökenlilerin orada bulunmadığı gibi iddialar ve ABD´nin, bu olayın istihbaratını çok önceden aldığı halde, gelişen küresel konjonktürde kullanmak maksadıyla engellemediği ve hatta bunun, doğrudan ABD tarafından düzenlenen bir eylem olduğu dâhil, birçok rivayet ortaya atıldı. Gerçek olan şu ki ABD, bu saldırı sonrası, tehdit olarak değerlendirdiği tüm coğrafyalara müdahale hakkı olduğunu öne sürerek, kuvvetle muhtemel, planlı Yeni Dünya Düzeni yapılanmasına başladı.  

Türkiye´nin, bölgesel gelişmeler karşısında karşılaşabileceği her türlü duruma karşı tedbir almak, hazırlıklı olmak zorunluluğuyla, TBMM´nin 6 Şubat 2003 tarihinde yapılan kapalı oturumunda, gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması için Hükümete yetki verildi. Ayrıca, Irak´a karşı muhtemel bir askeri harekâtta kullanılabilecek askeri üs ve tesisler ile limanlarda alt yapı geliştirme çalışmaları için, ABD´li teknik ve askeri personelin, 3 ay süreyle Türkiye´de bulunmasına, Anayasanın 92´nci maddesi gereğince izin verildi.

58´inci Hükümet, 25 Şubat 2003 tarihli ve 3/189 esas numaralı Başbakanlık tezkeresiyle, Meclise, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine ve yabancı silahlı kuvvetlerin, 6 ay süreyle Türkiye´de bulunmasına, Anayasanın 92´nci maddesi uyarınca izin verilmesi için getirdiği tezkere, TBMM´nin, 1 Mart 2003´te yapılan 39 uncu Birleşiminde görüşüldü. Yapılan oylamada, Anayasanın 96´nci maddesinde öngörülen, karar yeter sayısı için gerekli salt çoğunluk sağlanamadı.

Ancak, TBMM Genel Kurulunun, 20.3.2003 tarihli 51´inci Birleşiminde, Hükümet tarafından belirlenecek şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak´a gönderilmesine; etkili bir caydırıcılığın sürdürülmesi amacıyla Kuzey Irak´ta bulunacak bu kuvvetlerin, gerektiğinde belirlenecek esaslar dairesinde kullanılmasına ve muhtemel bir askeri harekât çerçevesinde, yabancı silahlı kuvvetlere mensup hava unsurlarının, Türk hava sahasını, Türk makamları tarafından belirlenecek esaslara ve kurallara göre kullanmaları için gerekli düzenlemelerin Hükümet tarafından yapılmasına, Anayasanın 92´nci maddesi gereğince, 6 ay süreyle izin verilmesi kararlaştırıldı.

Bu kararın çıkmasındaki gecikme, ABD´nin Irak´a yapacağı müdahale planlarında değişime yol açsa da ABD, müdahale kararından taviz vermeksizin, taarruz istikametini ve şeklini değiştirerek, 20 Mart 2003´te, Irak´a, çok uluslu güçle müdahaleye başladı. Türkiye´nin yarattığı kabul edilen bu önemli gelişme, hem direnişin uzamasına hem de ABD´ye maliyetin artmasına neden oldu. Türkiye, aynı gün çıkardığı tezkere ile Irak´a asker gönderme yetkisini Hükümete verse de uygulama da geç kalındığından oyun dışında kalarak, bu coğrafyadaki önemli jeopolitik gelişmeleri, kendi bekası için çok önemli olsa da dışarıdan izlemek zorunda kaldı. Bu gelişme bir dönüm noktasıydı. Çünkü Türkiye, bölgesel etkinlikte ve ABD ile ilişkilerinde yeni bir boyut açıyordu.

Tüm bu gelişmeler devam ederken, Türkiye, Kuzey Irak´ta belirli stratejik noktalarda kuvvet bulundurarak, hem istihbarat elde ediyor hem de bölgedeki Kürtler ve Türkmenlerle ilişkilerini dengede tutmaya çalışıyordu. Bir yandan da Kuzey Irak´ta, sınırın hemen ötesinde ve Kandil bölgesinde bulunan PKK ile mücadelesine devam ediyordu.

10 Nisan 2003´te Kerkük, 11 Nisan 2003´te ise Musul´da tapu kayıtlarının tutulduğu devlet daireleri Peşmerge tarafından basıldı ve büyük ölçüde Türkmenlere ait olan kayıtlar yakıldı. Bu girişim, Musul ve Kerkük için planlanan sonun önemli bir göstergesiydi ve Türkiye, bu bölgede sadece Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı timlerce bulunabildiğinden gerekli ve yeterli tedbir alamıyor, Türkmenleri yalnız bırakıyordu.

ABD birlikleri, 14 Nisan´da, önemli bir güçle karşılaşmadan Bağdat´ı işgal etti. Irak´ta yeni bir dönem başlıyordu. Dağılan devlet otoritesiyle, ülkenin her yanı ateş çemberine dönerken, kuzeyde Kürtler ve Barzani, ABD desteğiyle, önemli bir konum elde ediyordu. Kürt lider Celal Talabani, bir süre sonra, Yeni Irak´ın Cumhurbaşkanı olacaktı.

4 Temmuz 2003´te, manşetlerde yer alan haberle Türk halkı derinden ve onarılamayacak bir yara alarak sarsıldı. ABD´nin, 173. Hava İndirme Tugayına bağlı askerler, Süleymaniye kentinde bulunan Türk Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı 11 kişiden oluşan birliği, yaptıkları hileli, dost görünümlü bir baskınla, başlarına çuval geçirerek kamyonlara bindirip, 60 saat boyunca alıkoydu. Türk siyasi tarihine, ?Çuval Vakası? olarak geçen bu olayla ilgili birçok farklı yorum yapılsa da Türkiye´nin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin, küresel ve bölgesel itibarı onarılması zor, önemli bir yara aldı.

Tüm bu gelişmeler, Yeni Dünya Düzeni ve bu kapsamda planlanan Büyük Orta Doğu Projesi (BOP)´nde, Türkiye´nin oyun dışına itildiğinin önemli göstergeleriydi. Dönemin Hükümeti tarafından doğru okunabildi mi, ayrıca tartışılır.

Bu sıkıntılı süreç devam eder ve Türkiye, aldığı darbelere karşı gardını almaya çalışırken, 1999´da, Abdullah Öcalan´ın yakalanmasının ardından, Öcalan´ın yaptığı çağrıyla, tek taraflı ateşkes ilan eden PKK, 1 Haziran 2004´te, Hükümetin, yaptığı çağrılara cevap vermediğini bahane ederek, yeniden silahlı eylemlerine başladı. Aslında gerçek neden, bölgenin değişen jeopolitiğinde güçlü bir konum edinerek, Kuzey Irak oluşumlarıyla birlikte, KCK kapsamında liderliği elde etmekti.

Türkiye ve coğrafyasında jeopolitik çok hızlı değişim gösterirken, ülke içerisinde, 19 Kasım 2002´den itibaren tek başına güçlü bir Hükümet olan AKP´nin, Abdullah Gül Başbakanlığındaki 58´nci Hükümeti, etkin ve radikal kararlara imza atmaya başladı. Ancak, önemli bir sorunları vardı. AKP Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan, Meclis dışında kalmıştı.

Recep Tayyip Erdoğan, 6 Aralık 1997´de, Siirt´te düzenlenen bir açık hava toplantısı sırasında kullandığı ifadelerden dolayı, "halkı sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek, kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" gerekçesiyle açılan davada, 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.  26 Mart 1999´da girdiği cezaevinde, dört ay on gün kaldıktan sonra, 24 Temmuz 1999´da tahliye edildi. Ancak, 2002 genel seçimlerinde siyasi yasağı devam ettiğinden seçimlere katılamayan Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal´ın da girişimiyle, Meclise sunulan yasa değişikliğinin kabul edilmesinin ardından, AKP Siirt Milletvekilinin istifasıyla, açık oluşan Siirt milletvekilliği için, 9 Mart 2003´te yapılan ara seçimle Meclise girdi ve hemen ardından, Başbakan Gül´ün istifasıyla, 14 Mart 2003´te, Başbakanlık görevini devraldı.(Devam edecek)

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05