Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


BÖLGESEL GELİŞMELERDE TÜRKİYE


Türkiye, bölgede güç olduğunu ispatlama çabasına girişmişken, söylemlerin yanlışlığıyla yapılan siyasi hatalarla, kendini bölgesel ve hatta küresel yalnızlıktan henüz kurtarmaya başlamışken, yeniden, sorunların derinliğinde, kurtlar sofrasının insafsız emperyal emellerinin önünde, öncelikli konumda tartışmaya açıyor.

Lozan ile başlayan ve Misak-ı Milli söylemiyle devam eden, Devletin, yeni bölgesel strateji esaslarının açıklanması, ?artık savunmadan taarruza geçiyoruz? ifadesiyle bütünleştiğinde, dış diplomasi tarafından, doğrudan yayılmacılık ve tarihsel verilere dayalı bölgesel hedeflerin, emperyal temelli yapılandırılması olarak algılandı.

Türkiye´nin, Suriye kuzeyinde Fırat Kalkanı Operasyonu ile başlattığı harekâtı destekleyen Rusya ve dolayısıyla Esad rejimi; PYD/YPG unsurlarının da vurulmaya başlanması; TSK´nın, ÖSO ile yürüttüğü harekâtın hedeflerinin sürekli değiştirilmesi ve derinlikteki hedeflere yönelmesi ve bu hedeflerin, doğrudan Misak-ı Milli ile belirlenen sınır hattının içinde olmasıyla endişeli bir tavır takındı. Üstelik Esad rejimi, yani Birleşmiş Milletlerde halen resmen temsil edilen Suriye, Türkiye´nin bu manevralarını işgalcilik olarak nitelerken, kendi toprakları üzerinde operasyon yapan Türk uçaklarını da düşürebileceğini açıkladı. Suriye, Rusya´nın desteğiyle Halep üzerindeki baskısını artırırken, Halep kuzey doğusunda, Dabık ve El Bab kırsalında da operasyonlara başladı. Bu gelişme, bir süre sonra Türkiye ile Suriye kuvvetlerinin karşı karşıya geleceğinin ve Rusya´nın, bölgesel hedefleriyle Suriye´yi destekleyeceğinin de göstergesi.

Musul operasyonunun başlamasıyla, yapılan planlamada dışarıda bırakıldığı net olarak görülünce, Türkiye´nin, giderek sertleşen söylemlerinin, bölgesel gelişmelerdeki rolünü yakın zamanda göreceğiz. Ancak, Kerkük´te bir anda uyanan IŞİD hücrelerinin ve ardından Kerkük´e giren Haşdi Şabi ve PKK unsurlarının, önemli bir mesaj içermediğini değerlendirmek saflık olur. Türkiye hassasiyetini bu kadar belirgin olarak haykırırken, bir anda ortaya çıkan bu görüntü, ?biz nasıl istersek öyle olur? imajıyla yerine ulaşmış olmalı. Türkiye, Suriye kuzeyinde, Menbic civarında, YPG/PYD yani PKK unsurlarını vurmaya başlamışken, bir anda ve oldukça kanlı yaşanan bu gelişmeyle, PKK´nın silahlı güçlerinin, böylesine önemli olduğu lanse edilen bir harekâtın içinde boy göstermesi; Türkiye´nin, Haşdi Şabi kuvvetlerini İran destekli bir Şii yapılanması olarak karşısına alarak, Sünni yapılanmayı koruma altına alma istemine yönelik algılanması; Haşdi Vatani ya da Ninova Muhafızlarını destekler görünmesinin de mezhepçilik olarak lanse edilip algılara sunulmasıyla, Kerkük´e hamle yapan Haşdi Şabi görünümüyle Türkiye´ye ?dur? denilirken, Suriye üzerinden tepkisellikle de kazanımlarına son vererek, başlangıçta beyan ettiği hedeflerde durması isteniyor.  Türkiye´nin, Suriye ile ilgili ilk hedef tanımında yer alan, ?Suriye´nin bütünlüğünün korunması? kavramı da son söylemlerinin, uluslar arası diplomasi algısıyla ters düşüyor.

Ninova, Saddam ile birlikte Musul bölgesi için kullanılmaya başlanan ve Musul´un tarihselliğiyle -Ninova, Asur Devletinin başkenti ve şimdiki Musul civarında varlığını sürdürmüş. Bu tabir kullanılarak, Musul´un tarihselliği, Türklerden öncesine götürülüyor- buradaki Türkmen etnisitenin, demografik yapı içinde etkisizleştirilmesi maksatlı bir tabir. Bu tabirin, Türkiye tarafından eğitilen ve desteklenen Haşdi vatani tabir edilen kuvvet tarafından kullanılması da ayrı bir çelişki.

Türkiye´nin, Misak-ı Milli çıkışıyla bir anda kendini her yönden tepki altında bulması, diplomatik olarak normal. Çünkü Misak-ı Milli ile çizilen sınırlar batıda Batı Trakya´ya, Ege Adalarına kadar uzanırken, doğuda Batum´a kadar ilerliyor ve güneyde, bu gün tartışmalı konumda olan Halep dâhil, Menbic-Rakka üzerinden Sincar´ı da içine alarak kıvrılıp, Musul-Kerkük´ü de içine alıyor ve Süleymaniye dâhil, İran sınırına kadar olan bölgeyi kapsıyor.  Misak-ı Milli sınırlarını kabaca çizince, neden Yunanistan dâhil Rusya, Suriye ile Irak´tan böylesine güçlü tepkisel ses çıktığını ve ABD´nin tavrını anlamlandırabiliyoruz.

Bu arada Türkiye´ye, Musul operasyonunun zaten içinde olduğu, koalisyon hava kuvvetlerinde yer alması ve Başika´da bulunan TSK unsurlarından, gerek duyuldukça yapılan ateş isteğiyle hatırlatılıyor. Ancak, büyük oynamaya çalışmaması gerektiği de her fırsatta belirtiliyor.

Türkiye, Suriye politikalarında yaptığı hatalardan dönmeye başlamış izlenimi verirken, yeni gelişmeler ve en üst seviyeden yapılan söylemler, açıklamalarla, strateji uzmanları ile diplomatik misyonları şaşırtmaya devam ediyor.

Şimdi ne mi olacak? Önümüzdeki, kuvvetle muhtemel bir yıllık süreçteki gelişmeleri izleyip göreceğiz.

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51