Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


DEMOKRASİ Mİ?


Medyanın tüm organlarında çıkan manşetlerde, önemli bir haber yer aldı: ?16 ilden 181 aşiret lideri ve kanaat önderleri bir araya gelerek, devlete bağlı ve teröre karşı olduklarını bildirdi?

Yaptığı yanlışlarla yıkılan bir devleti övgüyle anıp, yeniden ve milli bir mücadele ile büyük zorluklarla kurulan devletin, kuruluş değerlerini tartışan bir ülke düşünün. Bu ülke, bulunduğu yüzyılda, bulunduğu coğrafyada, hemen yanı başında yaşanan insanlık suçlarıyla, terörle, karşılaştığı darbe/iç savaş girişimiyle, emperyalizmin acımasız emelleriyle mücadele ederken ve karşılaştığı darbe girişimi sonrası demokrasi kavramına sığındığını iddia ederken, medyada yer alan manşetlerin, uluslar arası seviyede, oyun kurucu beyinlerde nasıl bir etki yaratacağını değerlendirin.

?Biz devletin yanındayız? diyen liderler, etkileri altında bulunan ve kendilerine kayıtsız şartsız biat etmekle yükümlü saydıkları, feodal zihniyetle ve inanca dayalı biat kültürüyle yetişmiş kitlelere farklı bir mesaj gönderdiğinde, meydana gelebilecekleri düşünün.

Verilen mesajla yaratılan algının boyutlarını ve bu algıyı değerlendirmekte zaman kaybetmeyecek olan oyun kurucu güç odaklarının, bölgesel gelişmelerde, Türkiye´nin yeniden güç kazanımını engellemek ve BOP´u planlandığı şekliyle uygulamak için, bu yapılarla oynayarak yapabileceklerini, tarihsel verileri, yaşanmışlıkları da değerlendirerek, gözünüzün önüne getirin.

Cumhuriyetin kuruluş değerlerinin yeniden ve ısrarla tartışmaya açılmasının ve özellikle 1938´e kadar yapılanların haklılığının, halen siyaset yaşamına devam eden CHP´nin, tek parti döneminin, zamanına göre değerlendirilmesi gereken davranışlarıyla bütünleştirerek, eleştirilip, 33 yıllık süreçte, Osmanlıyı sürekli geriye götürerek, büyük toprak kayıplarına yol açan ve uygulamalarıyla iç çekişmeleri artırarak, yıkılışı hızlandıran bir dönemin, övgüyle ön plana çıkarılmasının, maksatlarını da bir yana koyun.

Şimdi düşünelim. Biz demokratik bir ülke miyiz, demokrasiyi benimsemiş ve vazgeçmek istemeyen bir toplum yapısına mı sahibiz?  

Her ne kadar siyasi kazanımlar için sandıkların, eşit oy ve seçme-seçilme haklarının üstünlüğü sürekli tekrarlansa da manşetlere yansıyan ülkenin görünümünde, feodal yapının etkinliğiyle, demokrasi kavramından uzak olduğumuz ortaya çıkıyor.

Zaten siyasi partilerin yapılanması da otoritenin keskin sınırlarıyla ve liderlerin değişmezliğiyle, bu fotoğrafı tamamlamıyor mu?

Demokrasi, sadece teorik olarak ve kavramlarla ön plana çıkarıldığında, bu sorunun yanıtı evet olacaktır. Ancak, iş uygulamalara geldiğinde durum değişiyor. Halen cemaatlerin, tarikatların, aşiretlerin etkin olduğu bir ortamda ve bu kitlelerin liderleri, ülke politikalarında ön planda olduğu sürece, demokrasinin varlığından; toplumun büyük bir kesiminin, bilinçli bir planlamayla, yüzyıllara dayalı içinde bulundurulduğu kültürün etkisi altında, her ne kadar kurucu kanunlarla kaldırılmış olsa da, özellikle 1950 sonrası uygulamalarla etkinliğini yeniden kazanmaya başlayan, feodal yaşam ve tekke-zaviye öğretileriyle, bozulan medreselerin günümüzdeki işlevselliğiyle ve buralarda verilen eğitimin, inanca dayalı biat kültürünü esas almasıyla, oluşturulmak istenen toplum yapısının, demokratik düşünce anlayışından ne kadar söz edilebilir?

Demokrasi mi? Kitaplardaki anlatımıyla demokrasi, günümüzün en modern sistemi gibi görülüyor. Peki, demokrasi getirme vaatleriyle yola çıkılan, günümüz uygulamaları ne anlama geliyor?   

Can UĞURATEŞ

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00