Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


CUMHURİYETİN DÖNÜM NOKTALARI (5)


Kıbrıs Barış Harekâtına gelen tepkiler farklı olmasına ve BM´nin, derhal barış ile yabancı askeri müdahaleye son verilmesi yönünde karar almasına rağmen, başlangıçta ABD sessiz kaldı. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 29 Temmuz 1974´te müdahaleyi yasal olarak yorumladı.

Başlangıçta sessiz kalan ABD, müteakiben 05 Şubat 1975´te Kongre kararıyla, Türkiye´ye silah ambargosu uygulamaya başladı.

Kıbrıs´a yapılan harekâtta TSK, önemli ölçüde eksiklerini görme fırsatını da buldu. Harekât süresince, telsiz çevrimlerinde ve dolayısıyla haberleşmede; İstihbaratta, komuta kontrol ve koordinasyonda önemli sorunlar yaşandı. Yanlış istihbarat, hatalı değerlendirmeler ve koordinasyon hataları nedeniyle, Türk Hava Kuvvetleri, TCG Kocatepe muhribini batırdı. Gemi komutanı, o zaman kurmay albay olan Güven Erkaya idi. Bu isim, daha sonra, 1995-1997 arasında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı yapacak ve Türk siyasi tarihinde önemli bir yeri olan 28 Şubat sürecinde adı sıklıkla anılacaktı.

Bu gelişmeler karşısında Türkiye, ASELSAN dâhil askeri teknolojiye yönelik yatırımlarla, yeniden tam bağımsızlığa ve eksiklerini gidermeye yönelik tedbirler almaya başladı. Bu yöndeki yatırımların önemi, ilerleyen süreçte daha çok anlaşıldı. Askeri teknolojiye yönelik yatırımlar, 1980 sonrası oluşacak konjonktür ve bölgesel jeopolitikte, daha rahat hareket serbestisini sağladı.

13 Şubat 1975´te, Kıbrıs Türk Federe Devleti, Rauf Denktaş başkanlığında kuruldu.

Tüm bu gelişmeler devam ederken, ülke olarak karşılaşacağımız ve bizi yıllarca oyalayacak, Dünya kamuoyu önünde zor durumda bırakmaya yönelik çalışmalara örnek olacak, önemli bir gelişme oldu ve ABD Temsilciler Meclisi, 16 Nisan 1975´te, 24 Nisan´ı, ?Ermenilere Karşı İşlenen İnsanlık Dışı Suçları Anma Günü? ilan ederek, yeni bir süreç başlattı.

Ermeni terör örgütü ASALA [(ArmenianSecretArmyfortheLiberation of Armenia), (Ermenistan´ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu)] 1975-1985 arasında, Türkiye´nin yabancı ülkelerdeki temsilcilikleri ile çalışanlarına yönelik saldırılarla, birçok bürokratı şehit etti. Dünya, 1983 Orly Havalimanı saldırısına kadar kayıtsız kaldıysa da bu tarihten itibaren, tepkisel yaklaşımlar gösterildi. Çünkü bu saldırıda, orada bulunan ve ölen 8 kişi ile yaralanan 52 kişinin, çoğunluğu Avrupa kökenliydi. Örgüt, 1983´te Orly baskını sonrası dağılmaya başladı ve 1988´de kurucularından Agop Agopyan´ın öldürülmesinin ardından giderek zayıflayarak, 1994´te eylemlerini sonlandırdı. 

1971´deki müdahale ve baskılara rağmen, ülke içinde, giderek artan bir anarşi ortamı gelişmeye başlamıştı. 1974 yazında ortalık sakinleşir gibi oldu. Aslında var olan toplumsal olaylar ve öğrenci hareketleri, Barış Harekâtı süresince kendiliğinden susarak, ülkenin tek yürek savaşa yönlenmesini gerçekleştirdi. Savaşın ardından yeniden başlayan olaylar, giderek tırmanmaya başladı.

1 Mayıs 1977´de, DİSK´in organizasyonu ile Taksim Meydanında İşçi Bayramını kutlamaya gelenlerin üzerine, zamanın İntercontinental Oteli üst katlarından ateş açılmasıyla başlayan ve bir anda panikle katliama dönüşen olaylarda, 5 kişi vurularak, 28 kişi ezilerek hayatını kaybetti, 136 kişi yaralandı. Bu gelişmenin ardından ortaya çıkan kontrgerilla tartışmalarıyla, MİT´in, dönemin Başbakanı Süleyman Demirel´e darbe yapılacağı raporu vermesi ve 29 Mayıs´ta Bülent Ecevit´e, İzmir Havaalanında suikast girişiminin önlenmesinin ardından, dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Namık Kemal Ersun, res´en emekliye sevk edildi.

19-26 Aralık 1978´de Kahramanmaraş´ta meydana gelen olaylarda, Alevi inancına sahip vatandaşlar hedef alınarak, 105 kişi öldürüldü, 200 civarında ev yakıldı, 100 civarında iş yeri tahrip edildi. Bu olayın boyutları, ülkede gelinen fikirsel, inançsal ayrılıkçılığın önemli bir göstergesiydi. Olayların planlı bir organizasyonun sonucu olduğu çok açıktı.

Tüm bu yaşananlar, Türkiye üzerine kurgulanan oyunun bir parçasıydı ve ülkede fikirsel ayrılıklar, artık uç noktalara gelmişti. Her gün yapılan eylemlerle, insanların hayatını kaybettiği, üniversitelerde verilen aralarla eğitimin yapılamadığı bir dönemle, anarşi en üst seviyelere ulaştı. 1979-1980 döneminde arka arkaya yapılan suikastlarla, tanınmış akademisyen, gazeteci, sendikacı, bürokrat ve siyasiler öldürüldü.

Bu süreçte, bölgesel jeopolitikte önemli bir değişim oldu. 1979´ta, oldukça güçlü görünüm veren İran´da meydana gelen devrim ile İran, isim ve rejim değiştirerek, İran İslam Cumhuriyeti adını aldı. Bu gelişme, Türkiye´nin potansiyel dinamiklerinde de hareketlilik başlatarak, bir güvenlik sorunu oluşturdu. İran, vakit kaybetmeksizin, rejimini Türkiye ve bölge ülkeleri üzerinde de geliştirme, yayma faaliyetlerine başladı.

Küresel kutuplaşmada mücadelede tüm hızıyla devam ederken, Sovyet Ordusu Leonid Brejnev´in emriyle, 24 Aralık 1979´da Afganistan´ı işgale başladı. Bu işgal, ABD´nin doğrudan olmasa da Afganistan´daki oluşumlara destek vermesiyle,15 Şubat 1989´da sona erdi. Ancak, bu mücadelede desteklenen ve yapılanan oluşumlarla, yirmi yıl kadar sonra, Dünya El Kaide adıyla, küresel terörle tanıştı.

Dünyada gelişmeler tüm hızıyla devam ederken, ülkede anarşi ile birlikte gelişen ekonomik kriz, Başbakan Demirel´in, ?70 Cent´e muhtacız? sözüyle çok güzel özetlendi. Demirel Hükümetinin Başbakanlık Müsteşarı Turgut Özal tarafından hazırlanan ve aslında IMF´nin dayatması olan ekonomik istikrar programı, 24 Ocak 1980´de açıklandı. Türkiye´yi tek taraflı yabancı sermayeye açan bu programa destek veren ekonomik kuruluşlar, bir süre sonra çok önemli kayıplar nedeniyle desteğini çekti.

Ülke, devam eden anarşi ortamı ve gelişen ekonomik sıkıntılarla mücadele ederken, Necmettin Erbakan tarafından Konya´da, 6 Eylül´de düzenlenen Kudüs Mitinginde yaşananlar (İstiklal Marşı okunurken yere oturarak yuhalanması, şeriat çağrıları yapılması, Devletin protesto edilmesi), zamanın konjonktüründe, halkın aşırı tepkiselleşmesine de yol açtı.

Küresel jeopolitikte yapılan planlamaya uygun olarak, Türkiye, kendisine kurgulanan oyunda artık istikrarlı bir iç siyasete yönlenmek durumundaydı.

Tüm bu kaos ortamında, 1980 yılında yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçimleri de siyasi krize dönüştü. 22 Mart 1980´de başlayan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, 114´üncü tura ulaşılmasına rağmen sonuçlandırılamadı.

12 Eylül 1980 sabahı, halk camilerden yapılan anonslarla uyandı ve radyosunu açtığında Hasan Mutlucan´dan ?Yine de Şahlanıyor Aman? türküsünü dinlemeye başladı. Asker yine devreye girerek Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi iddiasıyla bir darbe yaptı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren, TSK´nın, emir komuta zinciri içerisinde yönetime el koyduğunu bildirdi ve Türkiye yeni bir dönüm noktasıyla karşılaştı. (Devam edecek)

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05