Sonunda gelmesi beklenen tepki geldi. Osmaniye´de, şehit cenaze töreninde gelişen olaylar üzerine, şehit Yüzbaşı Ali Alkan´ın ağabeyi, Jandarma Yarbay Mehmet Alkan, herkesin düşündüğü fakat dile getiremediklerini, kardeşinin cenaze töreninde ve üzerinde üniforma varken dile getirdi. Yandaş medya ve taraflı sosyal medyada, derhal yarbayı kötüleme çalışmaları başladı. Oysa yarbay, üniformalıların insan olduğunu, ülkedeki birçok üniversiteden daha iyi eğitim alarak, düşünce yapılarının yüksek olduğunu ve üniformalıların aynı zamanda cesur yürek olduklarını hatırlattı. Tıpkı tutuklanacağını bilerek, dünyanın bir ucundan ifade vermeye gelenler gibi. Hatırlarsanız, onları tutuklamaya adapte olmuş savcı, tutuklanacağını anlayınca bir anda toz oldu.
Korktukları oldu ve üniforması üzerindeyken bir asker, gerçekleri tüm açıklığı ile söyleyiverdi. Bu yarbayın diğer kardeşi de asker. Büyük bir kitlenin, bedelli furyasıyla veya yurt dışında ve ülkeye bir kuruş vergi vermeden çalışırken elde ettiği haklarla, dövizle askerlik hizmetinin kabul edilip, askerlikten kaçması gibi, bu ailenin evlatları askerlikten kaçmadılar, TSK´nın en zor görev yerlerinden biri olan Jandarma sınıfına dâhil olarak, meslek yaşam süreçlerinin çoğunu terörle mücadelede görev yaparak geçirmeyi göze aldılar.
Yarbay kimseye hakaret etmedi. Sadece, herkesin görüp söylemeye cesaret edemediği veya sesini duyuramadığı gerçekleri, kameraların önünde haykırdı. Bir devlet görevlisinin bu şekilde tepki vermesi tabii ki her kesimde derhal çalışmalar başlatılarak, savunma mekanizmalarının devreye girmesine neden oldu. Yarbay haklı mı? Evet haklı.
Burada biz ve birçok dürüst vatansever medya mensubu, aylarca, yıllarca bağırdık. PKK, çözüm sürecini kullanarak yığınak yapıyor, silahlanıyor, personel takviyesi yapıyor ve sınır ötesinde, IŞİD´le mücadele adı altında, savaş tecrübesini artırıyor dedik. Meclise girerek siyasallaşıp, teröristlere gerilla tabirini kullanarak, özgürlük savaşçısı konumuna gelip, uluslararası arenada meşrulaşmaya çalışıyor dedik. Ne oldu? Bazı aydın olduğunu iddia edenler, oylarını HDP´ye vererek, bu sürecin oluşmasına katkıda bulundular.
Bu arada çözüm süreci ve AB uyum çalışmaları kapsamında, terörle mücadele kanunlarının birçoğu değiştirildiği veya kaldırıldığı için, bölgede, Kara Kuvvetleri birlikleri hala kullanılamıyor. Bu mücadele, sadece Jandarma teşkilatının imkânları ile çözümlenemez. Derhal gerekli kanunlar çıkarılarak, Kara Kuvvetleri birliklerinin devreye sokulması gerekiyor. Gece araziye çıkıp, etkin arazi kontrolüyle, alan hâkimiyeti sağlamazsanız, gündüzler sizin, geceler teröristlerin olur ve zayiat vermeye devam edersiniz. Yol emniyeti gündüz alınıp, gece boş bırakılırsa, şimdiye kadar meydana gelen terör eylemleri devam eder.
Meydana gelen ve şehit verdiğimiz olaylara baktığımızda ki uzman olmaya gerek yok, Jandarma yol emniyeti için hep aynı araçlarla intikal ediyor ve bu araçların, mayına karşı koruma özellikleri yeterli değil. Oysa TSK´nın envanterinde, mayına karşı etkin koruma sağlayan araçlar mevcut. Patlamalara bakıyorsunuz, uzaktan, istenildiğinde yapılan kumandalarla mayınları patlatıyorlar ki bunu engellemek için, envanterde sinyal bozucu cihazlar da mevcut.
Şimdi yapılması gereken, yarbayın sözlerine kulak verip, personel güvenliğini en üst seviyede sağlayacak tedbirleri alarak, derhal terörle mücadelede etkinliği sağlayacak kanunları devreye sokup, Kara Kuvvetlerinin özellikle iyi eğitimli komando birliklerini bölgede görevlendirip, alan hâkimiyetini tesis ederek mücadeleyi etkin olarak yürütmek. Bu arada teröristlerin verdiği kayıpları da göstermenin manevi destek ve psikolojik üstünlük sağlayacağını düşünüyorum.
