Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


CENEVRE´DEN SONUÇ ÇIKACAK MI?


Cenevre´de yapılması planlanan Suriye konulu görüşmelere, kimlerin katılacağı sorun oldu. Türkiye, doğrudan PKK bağlantılı olması nedeniyle, PYD´nin bu görüşmelerde yer almaması gerektiğini savunurken, aynı zamanda, eğer bir şekilde görüşmelerde olması gerekiyorsa, taraf olarak değil, aksine Esad rejimi bünyesinde, isimsiz ve bayraksız, temsilci bulundurabileceği görüşü var. IŞİD ve EL Nusra nasıl terör örgütü olarak kabul edilip görüşmelere alınmıyorsa, Türkiye için PKK ile eş anlamlı olan PYD´nin de, bu görüşmelerde olmaması gerektiği, önemli bir görüş.

Esasen genel olarak bakıldığında, Suriye´de dört grubun mücadele ettiği görülebiliyor. Esad rejimi, ılımlı muhalif kabul edilen ÖSO, Türkmen cephesi ve terör örgütü kabul edilenler. (IŞİD, El Nusra, Türkiye için PYD)

Taraflara kabaca bakarsak;

Esad rejimi, her ne kadar Türk Hükümetince, çok kısa sürede biteceğini söylenmiş olsa da, ikili ilişkileri ve Rusya´nın Akdeniz üzerindeki istemlerini çok iyi değerlendirmesi ve Mısır ile birlikte kurduğu Birleşik Arap Cumhuriyeti ile bölgesel güç olma yolunda ilerlemeye çalışması örneğinde de olduğu gibi, diğer Arap ülkelerinden farklı bir çizgide ilerlediğinden, rejimi değiştirmek için başladığı söylenen mücadelenin anlamsız olduğu ve çok uzun süreceği bilinen bir gerçekti. Son dönemde Rusya ve İran desteğini de alan rejim, kaybettiği toprakların önemli bir bölümünü geri alarak, otoritesini korumaya çalışıyor ve bu desteklerle de oldukça başarılı olduğu görülüyor.

IŞID, halen Suriye topraklarının % 50´ye yakın bir bölümünü elinde bulunduruyor. Son dönemlerde, özellikle Rusya´nın doğrudan müdahalesiyle, önemli toprak kaybı yaşamasına rağmen, halen operasyonel gücünü koruyarak, mevzii üstünlükler sağlayabiliyor. Üstelik kendini devlet olarak tanımlıyor ve sadece Suriye´de değil, Irak toprakları üzerinde de önemli bir etkinliği var. Yani IŞİD, sadece Suriye içinde çözümlenecek bir sorun olmaktan çok öte. Önemli bir güçle mücadelesine etmesine rağmen, kendi gücünden çok fazla kaybetmemiş görülüyor. Üstelik küresel boyutta terör yeteneğine sahip ve bu kabiliyetini, çekinmeden kullanabiliyor. Gelişmelere bakarak, kısa sürede ortadan kaldırılacağını söylemek oldukça zor.

El Nusra, terörist örgüt olarak değerlendirildiğinden, yoğun baskı altında ve Suriye de artık bir güç olarak görülmek istenmiyor. Masada da yok zaten.

ÖSO (Özgür Suriye Ordusu), tüm gücüyle Esad rejimiyle mücadelesine devam ederken, bir yandan da IŞİD ve Rusya´nın Esad yanlısı baskılarıyla mücadele ediyor. Türkmen cephesi ise Esad rejimi ve PYD ile mücadelesini sürdürmekte. Bir yandan Rusya´nın, havadan ve denizden yaptığı ağır bombardımanından kendini korumaya çalışırken, diğer yandan yine Rusya´nın ve ABD´nin planlarının bir parçası olarak, Suriye kuzeyinde demografik yapının değiştirilerek, burada bağımlı bir Kürt bölgesi oluşturulması kapsamında, PYD´nin eylemleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Suriye Türkmen Meclisi Başkanı Abdurrahman Mustafa´nın açıklamaları, Suriye´de rejimin değişmesi ancak, toprak bütünlüğünün korunması yönünde. ÖSO´nun maksadı da bu yönde.

PYD ise, IŞİD ile danışıklı dövüş görünümü veren bir mücadeleyle, Suriye kuzeyinde, kendine oldukça önemli bir yer edindi. Türkiye´nin, Fırat´ın batısı uyarısına karşılık, Teşrin Barajı operasyonuyla bunu delerek, o noktada durup tepkileri değerlendirip, ABD´nin kendisine yeni bir hedef göstermesini beklemeye başladı. Her ne kadar Suriye bütünlüğü konusunda Esad rejimiyle barışık görünse de, liderlerinin yaptığı söylemlerle, aslında kesinlikle federal bir yapılanma istedikleri ve nihayetinde Büyük Kürdistanı amaçladıkları, oldukça açık bir öngörü.  

Bu durumda, görüşmeye oturan taraflardan olması planlananlar, aslında Suriye´de rejim değişikliği ile toprak bütünlüğünün korunması görüşünde olsalar da, ABD ve Rusya destekli PYD, sadece kendi çıkarları doğrultusunda ve bağımsızlık yolunda, her zaman olduğu gibi federatif yapıyı savunuyor. Aslında, ülkedeki her güç, kendi çıkarlarını korumakla mükellefken, kendilerini, varlıklarını devam ettirmelerinin tek yolunun, bağımsız, tek bir devlet çatısı altında toplanmak olduğunu görürken, PYD, tıpkı Türkiye´deki örneği gibi, farklı amaçlara hizmetle, bölünmeci bir tavır içerisinde, aslında, bölgedeki uzun süredir devam eden güdümlü konumunu devam ettirmek istiyor.

Rusya, kesinlikle Kürt kartını öne sürerek, bölgede kalıcı ve etkili bir güç olarak bulunmaya devam etmek arzusunda. ABD, kendine uzak olsa da, bölgesel ve dolayısıyla küresel çıkarlarını korumak doğrultusunda, burada söz sahibi olmak niyetinde ve bu konuda, her zaman kullandığı kartlardan biri olan, Kürt kartını kullanmaya devam etmek istiyor. İran, artık bölgesel bir güç olduğunu gösterdi ve Türkiye ile Suudi Arabistan olmadan, yoluna devam etmek istiyor.

Türkiye, Cenevre´de, PYD´de de masaya oturursa, aslında terör örgütü olarak gördüğü bu oluşumu, bir şekilde tanımış olacak. Üstelik her ne kadar dolaylı imalarla olsa da, ülke içerisinde mücadele ettiği ve siyasallaşarak önemli bir yol da kat etmiş olan KCK, PKK dayatmalarıyla bağlantısı olmadığını söylese de, PYD´nin, elde edeceği daha güçlü uluslararası desteklerle, Büyük Kürdistan emeline uygun olarak, Türkiye´den toprak talep edeceği, ABD başkan adaylarının açıklamalarıyla da sabit.

Her şey Büyük Ortadoğu Projesi ve İsrailli bakanların, özellikle Türkiye ve Kürtlerle ilgili açıklamalarından da anlaşıldığı gibi Büyük İsrail Stratejisi kapsamında gelişerek ilerliyor.  

Bu şartlar altında Cenevre´den bir sonuç çıkar mı, bekleyip göreceğiz.

Can UĞURATEŞ   

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92