Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


KİN, NEFRET VE DÜŞMANLIK


Bölgesel coğrafyada sınırlar, aidiyet duyguları ve ortak geçmişe dayalı olarak, doğal belirginlik gösterse de güç odaklarının küresel etkinliğinde, bitmeyen ihtiyaçlarına yönelik bölgenin muazzam enerji sunumuyla, siyasi sınırların her geçen gün, vekâlet savaşlarıyla yeniden şekillendirilmesi ihtiyacı ortaya çıkıyor ve bundan en çok etkilenen ise yaşadığı şiddet ve acımasızlıklarla bölge insanı.

ABD, bir süper güç olarak, kurguladığı bölgesel planlarını küresellikle bütünleştirerek, bir yandan Rusya´nın Akdeniz´e inmesini engellemeye çalışıp, bir yandan da Çin´in pasifikteki yayılımını ve Ortadoğu´yla enerji bağını kesmek isterken, diğer yandan küresel ısınmayla birlikte, kuzeyden, yeniden şekillenecek deniz ticaret yollarında üstünlük mücadelesiyle, kuzey ülkeleriyle işbirliği içine girerek, Rusya´yı ve Çin´i bu bölgede de geride bırakmaya çalışıyor. Bu durumda da diğerlerinin tepkiselliğinde, müthiş bir küresel mücadele tüm şiddetiyle devam ediyor.

ABD tüm bu planlarını uygularken, kimi zaman uyguladığı politikaların yanlışlığıyla ani dönüşler yaptığında ise Türkiye gibi orta boyutlu ülkeler, her yönde gelişmelere stratejik fikirlerle hazır olma konumunda değilse, bir anda yalnızlığıyla ve değişen siyasette, değişkenlik gösteren jeopolitikteki sıkıntılarla yüz yüze kalıyor.

Türkiye´nin, bölgesel jeopolitikte yeniden ve ABD istemleri doğrultusunda şekillendirilmek istenen coğrafyada etkinliğini gösterebilmesi için, unutmaması gereken bir ilke var: Ülkeler arası ilişkiler, çıkarlar üzerine kuruludur.? Kimse, kimsenin gerçek manada dostu olmadığından, değişen ve gelişen politikalarına uygun olarak güç odakları, çıkarları doğrultusunda gelişen değişkenlikte, uygun oyuncuları seçerek, oyunlarına devam etmekten çekinmeyecektir.

Türkiye, bu gerçeği yüzyıllara dayalı devlet geleneğinde yaşarak çok iyi bilirken ve önemli seviyede bir arşive de sahipken, gelinen konjonktürde Hükümet edenlerce yapılan her faaliyet, iç siyasette güç kazanımına yönelik kullanılmaya çalışılarak, bunda başarılı da olunduğundan, görebildiğimiz kadarıyla tecrübeli Dışişleri bürokratlarının, gelişmelere yönelik söylemlerine itibar edilmeyerek anlık, kişisel duygu ve düşüncelerle alınan kararlarla, ülke neredeyse bir çıkmaza sürükleniyor.

Günümüzün en büyük tehlikesi etnik, mezhepsel, dini yapılanmaların etkinliği ve terörize edilmesiyle parçalanma iken ve ABD başta olmak üzere, güç odakları, özellikle bölgesel planlarını bu kurguya dayandırmışken, ülkede ve bölgede yaşanan gelişmelerde hala örgüt isimlerindense etnisite, din ve mezhep isimlerinin bastırılarak kullanılmasıyla yapılan söylemlerle, demografik yapı, kin, nefret, düşmanlık duygularıyla formatlanmış beyinlere sahip bireyler ve doğal olarak düşmanlaşmış toplumlar haline getiriliyor. İşte güç odaklarının yüz yıldır istediği, tam da bu.

Bölgede, Sykes-Picot ile çizilen sınırlarla belirlenen topraklara sıkıştırılan ve aslında aynı kökenlere sahip toplumların oluşturduğu ülkelerin, ilk yöneticilerinin tamamının, Hicaz Emiri Şerif Hüseyin´in çocukları olması da herhalde tesadüf değil ve çizilen sınırların geçtiği koordinatlar da.

ABD, Rusya´nın doğrudan bölgeye girmesi, İran´ın özellikle Irak üzerinde mezhepsel bütünlükle etkinliğini artırması ve Çin´in bölgeye müdahil olarak ortaya çıkmasıyla, Birleşmiş Milletlerde de üstünlüğü kaptırarak ve Esad rejiminin, bilinen bir gerçekle, Saddam rejimi benzeri bir yapılanma dışında, daha akılcı ve kalıcı bir teşkilat içinde olduğunu göz ardı ederek yaptığı planın, hatalı olduğunu anlayarak, yeni planlarına uygun, keskin bir dönüş yaptığında, Türkiye, çoktan iç siyasi söylemlerini Suriye üzerinde yoğunlaştırmıştı. Üstelik iç siyasi söylemlerin, dışarıdan takip eden gözler ve sürekli üretkenlik içinde olan beyinlerce dikkatlice izlenerek, bu söylemlere ve iç gelişmelere yönelik, yeni ve daha da etkin planlamalar yapıldığının da farkındalığından uzaktaydı. 

Günümüz konjonktüründe Türkiye, yapılan yanlış siyasetin sıkıntısını, gelişen, boyut değiştirerek artan terör, darbe/iç savaş başlatma girişimi, ekonomik baskılar ve yeniden bloklaşan Dünyadaki yalnızlığında, savaş alanını kendi toprakları üzerine çekmekle yaşıyor. 

Eğer gerekli tedbirleri alınmış ve düşünen, güçlü öngörülere sahip beyinlerle yola çıkılmışsa, korkarak geri kalmaktansa, tedbirle ilerlemek en doğru olanıdır. Ancak, durum muhakemesini, gelişen her olayla anlık ve etkin olarak yaparak, gerektiğinde ve zamanında tedbirler alınmazsa, gidilecek istikametin, hedeflenenden farklı olması da kimseyi şaşırtmamalı. 

 

YAZARLAR

  • Salı 29.2 ° / 15.4 ° Güneşli
  • Çarşamba 30.5 ° / 16.6 ° Güneşli
  • Perşembe 31.6 ° / 17.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    9679,80%-1,37
  • DOLAR

    32,40% 0,03
  • EURO

    34,46% -0,02
  • GRAM ALTIN

    2487,23% 0,18
  • Ç. ALTIN

    4085,85% 0,00