Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


DENGESİZLERİN DOĞAL DENGESİ


Küresel jeopolitik artan ivme ile değişim gösterirken, güç odaklarının Ortadoğu´ya yönelik planlarında belirlenmiş stratejiler, sahada taktik oyunlarla, zekâların çarpıştığı bir satranç konumunda devam ediyor.

ABD´nin Trump sonrası dış siyaseti henüz tam olarak anlaşılamamışken, Türkiye, kendi önündeki oyunda bir hamle yaparak, Sincar ve Karaçok Dağı bölgesinde tertiplenmesine devam eden, PKK unsurlarını vurdu. Tepkilerden anlaşıldığı kadarıyla önemli oranda hasar verdirirken, verdiği mesajla; ABD´nin ve Rusya´nın açıktan desteğine rağmen, riskleri göze alarak, bekasına yönelik tehdit algılarının değişmediğini ve gerekirse bu tehdidi ortadan kaldırmak için, silahlı kuvvetlerini çekinmeksizin kullanabileceğini iletti.

Bu gelişmeye ABD ve Rusya üst düzeyde tepki verirken, İran ve Suriye rejimi de tepki vermekte gecikmedi. Güç odakları, söylemlerinde, açıktan müttefiklerine yöneltilmiş ve bölgesel çabaları boşa çıkaracak, tehlikeli bir eylem nitelemesi yaparken, Türkiye´nin bu hamle sonrası ilk açıklamalar ardından sessizliği sürüyor. Akıllardaki soru: Türkiye, bu hamle sonrasında operasyonlarına rahatlıkla devam edecek mi ve bölgedeki etkin güçler, buna müsaade edecek mi?

Medyaya düşen bilgilerde, Genelkurmay Başkanının, ABD ve Rusya´yı operasyon öncesi bilgilendirdiği söyleniyor ki bölgedeki güç dengeleri göze alındığında, farklı düşünmek neredeyse imkânsız. Çünkü her iki güç de Türkiye´den havalanan her uçağı anında görme ve gerektiğinde engelleme yeteneğine sahip. Rusya´nın, S-300 ve S-400 füze sistemleri ile Doğu Akdeniz´deki ABD gemileri ve Suriye Kuzeyi ile Irak kuzeyine inşa edilmekte olan ABD üsleri yerinde duruyor.

Başkan Trump´ın dengesiz söylemleri devam etse de ABD´nin dış siyasetinin, planlandığı şekilde devamında, taviz verilmeyeceği tecrübelerle sabit.

ABD, son dönemde Kuzey Kore´nin kışkırtmasıyla, istikametini Pasifik batısına çevirmiş görülüyor. Zaten Çin ile küresel güç dengelerinde mücadelesi devam ederken, araya giren bir dengesiz, doğal denge sağlamış gibi. ABD, Kuzey Kore istikametinde dikkatlerini topladığında, doğal olarak Ortadoğu´da Rusya ile ikili ilişkilerini dengelemek ve işbirliğine gitmek için tedbir alacaktır. Rusya ile etkin işbirliği, Pasifikte de etkinliğini gösterecektir. Ancak ABD, stratejik planlarında sonucun etkilenmesini önlemek ve Suriye kuzeyi ile Irak kuzeyini kapsayan ve ileride Türkiye güney doğusu ile İran kuzey batısını da içine alarak yapılandırılacak etnik oluşumun, güvenle faaliyetine devamlılığı için tedbir almaktan da vazgeçmeyecektir.

ABD ve Rusya, aynen, doksanların başında Kuzey Irak´ta, Türkiye´nin istemleri doğrultusunda gerçekleştirilen uçuşa yasak bölgenin, 36´ncı paralel kuzeyinde tesisinin ardından oluşan jeopolitikle kazanımları gibi, yine Türkiye´nin, Suriye gelişmelerinin neredeyse başından bu yana dile getirdiği, uçuşa yasak bölgenin tesisini sağlayarak, Türkiye´yi kendi silahıyla vurabilir.

Suriye kuzeyinde bahanesi hazır olan uçuşa yasak bölge ilan edildiğinde, Türkiye´nin, sınırlarının hemen ötesine hava operasyonları yapması engelleneceğinden, bölgede bulunan YPG/PYD/PKK, doğal olarak rahat hareketle ve güç odaklarının halen yaptıkları gibi açıktan yardımlarının artarak devamlılığıyla, mümkün olduğunca kısa sürede teşkilatlanmasını tamamlayabilecek ve düzenli ordu dahi kuracak imkânlara sahip olacaktır.

Kuzey Irak´ta Barzani ile gündemde tutulan referandum, uluslararası siyasette böyle durumlarda en etkin savunma sistemi olarak ortaya çıkacak ve her ne kadar Lenin tarafından tanımlanmış olsa da Ulusların Kendi Geleceğini Belirleme Hakkı (Self Determinasyon) idealinden yola çıkarak oluşacak yapılanma, muhtemelen KCK çatısı altında kurulacak, kısa süre sonra, BM nezdinde de kabul görmesi sağlanacaktır.  

Türkiye, bu konuda tedbirler alabilir mi? Dış siyasetteki değişimlerin hızıyla orantılı olarak, Milli Gücün etkin kullanımı önem kazanacaktır. Türkiye, Milli Güç unsurlarından önemli ve en etkin caydırıcı olan silahlı kuvvetler konusunda, bölgesel konumunda yeterli seviyede görülüyor. Milli güç unsurları: Siyasi Güç, Askeri Güç, Ekonomik Güç ve Sosyokültürel Güç olarak anlamını bulabilir ve tek başına askeri güç, önemli bir caydırıcı olsa da özellikle siyasi ve ekonomik güçlerde bağımsız ve güçlü olmadıkça, etkin stratejiler belirleyip takipçisi olamadıkça, ülkenin ilgi alanı ne kadar geniş ve kapsamlı olsa da etki alanı daralır. Ülkeyi yönetenler, her ne kadar çok uzak noktalara ulaşıp kontrollü olmak istese de etki alanı, sınırların ötesinde, konvansiyonel silahlarının menzilinin ilerisine geçemeyecek duruma gelir. O halde Türkiye´nin, derhal etkin stratejilere yönlenmesi; bölgedeki tüm güçlerle ilişkilerini dengede tutması; bölgenin tarihsel yaşanmışlığında ve bölgesel demografide lehine olan sosyokültürel yapıyı dinamik tutması; daha önce Kuzey Irak bölgesinde, Başika dâhil farklı noktalarda, Suriye´de ise Fırat Kalkanı Operasyonu ile elde ettiği sahadaki devamlılığını kesinlikle sürdürmesi ve mümkün olduğunca alan kontrolü için tedbir alması gerekir.  Sahada olan, mutlaka masada da olacaktır.

Can UĞURATEŞ  

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05