Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


GÜÇ HALKIN ELİNDE


Türkiye gündemi tamamen, yapılacak olan Anayasa değişikliği referandumuna ve evet veya hayır ile tanımlanan iki kelimeye yönlenmişken, ülkenin çevresi, ateşten çember konumunu sürdürmeye devam ediyor.

Türkiye´nin, hemen sınırlarının ötesinde yeni bir oluşumun önünü kesmek maksadıyla başlattığı Fırat Kalkanı Operasyonu, tüm hızıyla devam ediyor. Operasyonun ilk safhalarında oldukça hızlı yaşanan gelişmelerle kamuoyu heyecanlanmışken, bu operasyonun kolay olmayacağı; karşıt kuvvetin yaptıkları ve finansal kaynakları dikkate alındığında bu noktada direneceği; Musul Operasyonunda bilinçli olarak açık bırakılan istikametten takviyeyle, direnişin uzun süreceği; ABD´nin, IŞİD ile ilgili açıklamalarında, bölgedeki savaşın uzun yılları kapsayacağı söylemleriyle, maksadın, bölge planlandığı gibi şekillenene kadar, güç odaklarınca IŞİD teröründen faydalanılması olduğu ve diğer geleceğe yönelik riskler oldukça net görülüyordu.

Fırat Kalkanı Operasyonunun 24 Ağustos 2016´da başlamasının üzerinden, yaklaşık olarak altı ay geçti. Yapılan açıklamalarla, harekatın planlandığı şekliyle devam ettiği bildirilirken, harekatın güçlüğüyle doğal olarak uzamasıyla, halkın beklentileri ters düşmeye başladığından, propagandaya yönelik faaliyetler de hız kazandı.

Suriye rejiminin, değişen konjonktürde güç kazanımıyla başlattığı operasyonlar üzerine sürekli yorumlar yapılırken, Rejim kuvvetlerinin, güneyden kuzeye hareketle El Bab güneyine hakim olmaya başladığı ve Rakka yolunu tamamen kestiği haberleri de medyada yer almaya başladı. ÖSO, Suriye Rejimi tarafından terör örgütü olarak kabul edildiğinden, El Bab´ın IŞİD´ten temizlenmesinin ardından, Rejimin, ÖSO üzerine hareketle, TSK ile karşı karşıya kalacağı ve YPG/PYD´nin açıktan ABD tarafından desteklenmesiyle, bu yapılanmayı terör örgütü olarak gören Türkiye´nin, Rusya´nın da bölgesel hedefleri doğrultusunda sessizliğiyle, bir anda yalnız kalabileceği değerlendirilebilir. Bu durumda, yeni gündemiyle rejim/sistem değişikliğine giden Türkiye´nin, değişecek olan devlet teşkilatının, yeni yapılanmayla, bu en zayıf konumunda nasıl bir tavır sergileyeceği merak konusu.

ABD´de, Trump yönetimiyle birlikte oluşan tahmini beklentiler, Başkan tarafından İsrail´in sahiplenilmesi ve İran´ın terörü doğrudan destekleyen ülke olarak tanımıyla boşa düştü. ABD´nin ve AB bünyesindeki müttefiklerinin YPG/PYD desteği, silah ve zırhlı araç takviyesiyle artarak devam ederken, ilerleyen süreçte, İran´ın desteklediği Şii milislerden oluşan kuvvetlerle birlikte ilerleyen Suriye rejim kuvvetleri ile TSK´nın, sembolik de olsa karşı karşıya geleceği durumlar yaratılabilir. Türkiye, bölgede halen dışlanmaya çalışılırken, İran´ın da hedefteki ülkelerden biri olarak akıbetinin aynı olduğu, ABD´nin çekinmeksizin ve oldukça sert yaptığı, İran söylemlerinden anlaşılıyor. Güç odakları, ülkeleri menfaatlerine yönelik kullanıp atarken, aralarına yeni rakipler katmaktan kaçınıyor.

Türkiye´nin, batısında da sular hareketlenmeye başladı. Yunanistan tarafından Ege´deki adalar üzerinden yapılan eylemler ve söylemler, tahrik edici boyutlarda. Yunanistan´ın, bölgesel gelişmeleri kendi kazanımına çevirme yolunda, Türkiye´de yapılacak olan referandumu ve oluşabilecek yapısal zafiyeti beklediği değerlendirilebilir. Yunanistan´ın halen 18 Ege adasında işgalci durumunda olduğu iddia edilirken, önüne çıkacak fırsatları değerlendirmeye çalışması doğal bir gelişme ve daha da ileriye gidebileceği değerlendirilerek, hazır olunmalı.

Bu arada, Kıbrıs gelişmelerinin Hükümet tarafından yeterince önemsenmediği yönünde bir algı oluşmaya başladı. Kıbrıs´ın geleceğiyle ilgili, KKTC Hükümeti önüne konulan seçeneklerde, Rumlar tarafından doğrudan toprak kazanımları ve Türkiye´nin garantörlüğünün saf dışı bırakılması hedeflenirken, gelişmeler, Girit´in kaybedilmesiyle sonuçlanan süreçle, neredeyse birebir benzerlik gösteriyor.

Karadeniz´in kuzeyinde, Rusya ile Ukrayna arasında çatışmalar devam ederken, Rusya´nın Belarus ile ilişkileri de gerilmeye başladı. Rusya´nın da aynen ABD´nin, ?Yeniden Büyük ABD? sloganı gibi, ?Yeniden Büyük Rusya?, idealiyle hareket ettiği çok açık görülüyor.

Başka bir açıdan bakıldığında, Almanya Başbakanı Merkel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın görüşmesinde yaşanan İslamist tabiri gerginliğinde, Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın tepkisi öne çıkarılırken, Merkel´in geri adım atmaması dikkatlerden kaçırıldı. Üstelik Türkiye siyaseti, mümkün olduğunca içeride güç kazanımına yönelik davranışlar ve söylemler içerdiğinden, birçok kişi, bunu bir güç gösterisi olarak algılarken, Batının, kendi istikametinde tavizsiz hareketinin, basit bir örneğinin sergilendiği fark edilemedi.

Türkiye, tüm bu gelişmeler ışığında, tam da ateşten bir çemberin ortasında, misalen: Dereyi geçerken at veya binici değil, daha da zor olanını yapıp, koşum takımlarını değiştirmeye çalışıyor. Siyasilerin söylemleriyle, şimdi güç halkın elinde. Bu doğru ancak halkın, bir an önce karar vereceği şeyin ne olduğunu öğrenmesi ve bilinçli hareket etmesi gerekiyor. Bunu sağlamak da doğrudan tarihsel bir görev olarak, yine siyasilere düşüyor. 

YAZARLAR

  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Pazartesi 25.6 ° / 13 ° Güneşli
  • BIST 100

    9693,46%1,77
  • DOLAR

    32,58% 0,35
  • EURO

    34,75% 0,10
  • GRAM ALTIN

    2507,64% 0,95
  • Ç. ALTIN

    4181,01% 0,22