Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


MUSUL OPERASYONUYLA GELEN BÜYÜK TEHLİKE


Musul operasyonu planlandığı şekliyle devam ederken, operasyona katılan kuvvetlerin, önemli bir direnişle karşılaşmadan çevredeki köyleri ele geçirerek, Musul merkezine yaklaştığı gözlemleniyor. Operasyon sonrası Musul´u kimin yöneteceği, yönetim şeklinin nasıl olacağı tartışmaları soru işaretleriyle devam ederken, görülen o ki başlangıçta yapılan anlaşmalar ve verilen sözler, yapılan açıklamalar, Musul´un ele geçirilmesiyle bir anda ortadan kalkacak ve kim, nereyi ele geçirdiyse, orada hâkimiyetine devam edecek.

Böyle bir gelişmeyle oluşacak bölgesel şekillenmede, en büyük pay Barzani´nin kazanımı olurken, halen Sincar bölgesinde operasyona katılmak için bekleyen ve IŞİD katliamları karşısında Ezidileri koruyor algısıyla mücadele ettiğinden, kendine bölgesel güç izlenimi vererek yer bulan PKK da, Peşmerge´nin meskûn mahal yani, sokak muharebeleri deneyimi ve eğitimi olmadığından ve özellikle Kobani bölgesinde elde ettiği tecrübeyle, her an operasyona dâhil olarak, kazanımlar elde edebilir.

Musul´da, kısa süre içinde başlaması kuvvetle muhtemel olan meskûn mahal muharebeleri(sokak çatışmaları), düzenli orduların mümkün olduğunca kaçındığı, çok zayiata yol açan muharebeler. Ancak, Musul´un, Halep benzeri bir yıkıma uğramaması için de mahalle, sokak ve evlerde gerekirse tek tek temizlik kesinlikle gerekli olduğundan, bu konuda tecrübe sahibi olan ve harcanabilir bir kuvvet olarak değerlendirilen PKK, Musul´a sokulur ve burada başarı elde ederse, bu başarının Türkiye´ye yansıması, önümüzdeki süreçte oldukça sıkıntılı siyasi ve askeri sonuçlara yol açabilir.

Ayrıca, başlatılan operasyonda bırakılan açıktan çıkan IŞİD mensuplarının, Rakka üzerine intikallerinde, koalisyon hava kuvvetleri ile özellikle ABD özel kuvvetlerinin, sıkı bir keşif ve gözetleme mekanizması kurmasıyla yapılan anlık hava operasyonları ve pusularla, bu güçler imha edilebilir veya en azından mümkün olduğunca zayiatla yıpratılabilir. Aksi halde, halen Dabık civarında ÖSO ile birlikte Fırat Kalkanı Operasyonuna devam eden Türkiye, Cumhurbaşkanı tarafından da kesinlikle yapılacağı açıklanan El Bab istikametindeki harekâtında veya biraz daha derinlikte, Rakka´ya uzanımında, önemli bir IŞİD savunmasıyla karşılaşarak, tolere edilebilenin üzerinde zayiat verebilir. IŞİD´in teşkilatı ve mücadele şekli değerlendirildiğinde, oldukça açık bir arazide ve derinlikte harekâtına devam eden Türkiye, YPG/PYD yapılanmasının da karşıt katkısıyla, gayri nizami harp unsurlarının etkisine açık hale geliyor. Musul üzerinden sarkan IŞİD mensupları, muhtemelen bölgesel hazırlıkları olduğundan, doğrudan Rakka´ya gitmektense, araziye dağılarak tertiplenmeyi ve mücadeleyi tercih edebilir.

Halen Musul´da bulunan IŞİD mensuplarının, Musul´da bulunduğu değerlendirilen bir veya bir buçuk milyonluk nüfus arasında, kılık kıyafetlerini ve hareket tarzlarını düzenleyerek, kolaylıkla gizlenebileceğini öngörmek yanlış olmaz. Bu yönde planlı bir hareketle, sayıları dört-yedi bin arasında olduğu söylenen IŞİD elemanlarının, bir kısmı halkı göçe zorlarken, önemli bir kısmı da göç edenlerin arasına sızarak hareket ettiğinde, kuvvetle muhtemel Türkiye üzerine yönlenecek göç hareketiyle birlikte, ülke içerisine, çok fazla miktarda teröristin girmesi de yüksek olasılıklı görülüyor. Üstelik Musul´un nüfus kayıtları zaten demografik yapının değiştirilmesi maksadıyla tahrip edildiğinden, bu teröristlerin, iki yıldan fazla bir süredir kontrol altında tuttukları Musul´un, yerli halkı görünümüne ve gerekli belgelere sahip olması da zor olmasa gerek.

Bölgesel görevini tamamlamış olduğu görülen IŞİD, güç odaklarınca Türkiye üzerine yönlendirilerek, devam eden BOP sürecinde, Türkiye´ye yönelik planlarının gelişmesine katkı sağlayacak şekilde kullanılabilir. Türkiye´nin, bu aşamada alacağı sıkı tedbirlerle, tüm muhtemel gelişmeleri sınır ötesine taşıması ve zorunluluk halinde, yapacağı etkin istihbarat faaliyeti ile yurt içine zorunlu insani girişlerde, gelenlerin serbest dolaşımını önleyerek zorunlu ve sıkı kontrollü iskânlarını sağlaması, önem kazanıyor.

Bu değerlendirmelerle, Türkiye´nin önünde oldukça zorlu bir sürecin bulunduğu ortaya çıkıyor. İçeride de FETÖ ve PKK ile yapılan mücadele yoğun olarak devam ederken, dış siyasetin, iç siyasetteki kazanımlara yönelik kullanılarak, Türkiye´nin uluslar arası arenada yayılmacı algılarla tanımlanmasının ve daha fazla yalnız bırakılmasının önlenmesi önemli. 

Türkiye, böylesine yoğun ve zorlu bir süreçten geçerken, iç siyasette birlik ve beraberlik sağlanarak, dış siyasette, bir an önce sağlam temellere dayalı bir bölgesel stratejinin belirlenerek, uygulamaya konulması büyük bir gereklilik.

YAZARLAR

  • Salı 31.1 ° / 13.6 ° Güneşli
  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00