Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


İNGİLTERE, İSRAİL VE TARİHSEL GERÇEKLER


 Türkiye gündeminde, çözüm sürecine yeniden başlanıp başlanamayacağı konusunda tartışmalar devam ederken, biryandan da yaşanan gelişmeler, halkın verdiği tepkiyle, aslında Türkiye´de bir Kürt sorunu olmadığı, halkın devletiyle bir problemi de olmadığını ortaya koyarken, terörün tüm çirkinliğinide gözler önüne serdi. Bu durumda, yeni bir bilinçlenme dönemine girilerek, temel sorun üzerinden hareketle, komşu ülkelerle sıfır sorun esasına yönelik çalışmalarla, oluşan jeopolitikte, terörün tamamen bitirilmesi mümkün. Çünkü özellikle komşu ülkelerden etkin bir destek alamayan terör örgütleri, bir de komşu ülkeler birbirleriyle dayanışma içerisine girerse, kaçacak yer bulamayarak, yok olmaya mahkûmdur.

Türkiye, gelinen konjonktürde, yıllardır yapılan hataların ardından, komşularıyla bozulan ilişkilerini normalleştirme ve çözüm süreci denilen süreçle birlikte yapılan hataları düzelterek, yeniden bölgesel ve etkin bir güç olma yolunda ilerlerken, güç odakları tarafından rahat bırakılamayacağını, yeni bir takım gelişmelerle müdahalelerin gelebileceğini, bu müdahalelerin sertlik derecesini değerlendirmeye çalışırken, müdahaleler, halka yönelik imaj düzenlemeleri ve algıya yönelik gelmeye başladı.

Bir televizyon kanalında, gayet masumane bir sohbet programında, İngiliz Büyükelçisi güler bir yüzle ve gayet sıradan ve gayet sempatik bir görünümle, bir zamanlar dedesinin IRA [IrishRepublicanArmy (İrlanda Cumhuriyet Ordusu)]üyesi olduğunu ve madalyası bulunduğunu açıkladı.Bu açıklama yapılırken, ?her taşın altında İngiltere mi var?, gibi bir soruya yine gülümsemelerle, ?tabii ki hayır?, yönünde bir cevap da çıktı. Ardından sorulan soruya karşılık, Büyükelçi, İngiltere tarafından, YPG/PYD oluşumunun her bürosunda, terörist başının resimleri olduğunun bilindiğini ve bunun Türkiye açısından tehlike olduğunun da değerlendirildiğini ama IŞİD´le mücadeleyi, en etkin onların yürüttüğünü belirtti.  Büyükelçinin söylediğine göre İngiltere, bölgede kesinlikle bir Kürt oluşumu istemiyor ve Suriye´nin, Esad rejimiyle geçiş döneminin ardından, yeni bir yönetimle, bütünlük içerisinde devamlılığını istiyor. Bu açıklamaların bir sabah programında yapılmasının, izleyici kitlesiyle birlikte değerlendirilmesi gerek ve muhtemelen yapılan beyaz propaganda, hedefine ulaştı. Karşımızda hiçbir şeye karışmayan, üzerindeki batmayan güneşin battığı, masum, sempatik, uzak bir ülke var ve Türkiye´yi de destekliyor, Lawrence ise sadece yakışıklı bir adam. Peki, esir kamplarında kör edilen ve bir daha ülkesine dönemeyen Türk esirleri, Afrika´dan getirilen köleleri ve yaşadıklarını, Hint kumaşının üstünlüğünü yıkarak, İngiliz kumaşını öne çıkarmak için elleri kesildiği öne sürülen, Hint kumaş ustalarını, Aborjinlere yapılanları, Sykes-Picot ile Arap toplumuna oynanan oyunu ve Filistin´e söz verilirken, İsrail´in o topraklara kurulmasını nereye koyacağız? 

Aynı programda bir diğer konuk ise İsrail´le ilişkileri değerlendirirken, Bir İsraillinin söylediği sözü dile getirdi; ?İsrail de, Türkiye gibi bir Yakındoğu ülkesi. Biz, Ortadoğu ülkesi değiliz.? Ardından her iki halkın çok iyi anlaştığı söylenirken, nedense, ?Vaat Edilen Topraklar? kavramından, Büyük İsrail Projesinden ve hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun, Yahudilerin kan bağıyla bağlı oldukları ve bu yönleriyle, diğer dini grup tanımlarından farklı olduklarından hiç bahsedilmedi. Yine sempatik, yine güler yüzlü, yine sıradan insanlar. Ancak bir de gerçekler var. İsrail izlediği siyasetle, inançlarından kaynaklı haklı ve üstün olduğunu düşündüğü her durumda, çekinmeksizin ve dil, din, ırk, yaş hiçbir ayrım gözetmeksizin, şiddete başvurabiliyor. Kullanılan Yakındoğu tabiriyle verilmek istenen, aslında doğru kabul edilebilir. Bölgede, karasal bağlantılı, Arap olmayan üç ülke var; Türkiye, İsrail ve İran ama konumları, izledikleri siyaset ve yönetim şekilleriyle ayrıcalıklı iki ülke; Türkiye ve İsrail. İşbirliği yaparlarsa ne mi olur?

Komplo teorilerinden uzak durarak, küresel barış yönünde davranmak en doğru tercih gibi düşünürken, unutulmaması gereken uluslararası bir gerçek var.Ülkeler arasında, daimi dostluk veya düşmanlık olmaz. Her zaman çıkarlar ön plandadır ve bu nedenle, gelişen konjonktürde jeopolitik yön değiştirir.  Hiçbir ülke, tarihsel yaşanmışlığında tam manasıyla masum değildir ama bazılarının tarzı, her zaman masumiyet kavramını zorlar. Ülkeler, kin güderek, intikama yönelik siyasetle değil; ulusal menfaatlere yönelik, kin gütmeksizin ama tarihsel bir hafızayla; dikkatli, bilinçli, uzun vadeli, alternatifli politikalarla yönetilir.

 

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00