Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


KAHRAMANLARIN ANISINA

Düşünün bir gününüzü ve sonra onların yaşadıklarını hissetmeye çalışın. Tamam, görevleridir çoğunun yükümlü olanlar dışında ama onlar aslında biz, siz, hepimiz için hepimizin güvenliği, hepimizin geleceği için oradadır ve aldıkları maaşları duyduğunuzda d


Kahramanları biz yaratırız, çünkü ihtiyacımız vardır. Bunu, kahraman olarak nitelendirdiğimiz insanların, yaptıkları fedakârlıkları anlamanın bir yolu olarak görürüz. Oysa onların, kahraman oldukları olaylar esnasındaki duygularını anlamak için, onlar gibi yaşamak gerekir.

Televizyonda veya herhangi bir medya organında kahramanlıkla ilgili bir haber, bir makale okurken biraz imrenerek, biraz da kıskançlıkla, kendimizi o kişilerin yerine koymaya çalışırız. Ancak, bu kahramanlığın arkasında bilemediğimiz birçok şey vardır ve aslında bu bilemediklerimiz, o kişinin gerçekte neler yaşadığı ve ne hissettiği olduğundan, olayı sadece, hayallerimizde, herkesin önünde alkışlanır, imrenilir, kıskanılırken ki resmi ile algılarız. Ondan öncesi ile ilgili hiçbir fikrimiz yoktur çünkü ve kahramanların hayatlarını kaybetmesi durumunda ise, ortaya çıkan son resmi sadece birkaç gün, birkaç saat ya da sadece o anda bize sunulduğu kadar ki süre içerisinde yaşar ve unuturuz. Birkaç dakikalığına meşhur olup unutulurlar aileleri dışında ve bu kısa süreli şöhreti bile, içimizde hazmedemediğimiz olur kimi zaman.

Tarih boyunca böyle olmuştur ve böyle olmaya da devam edecektir. Zaten kahramanların da bize ihtiyaçları yoktur. Onların, sadece Devlete verdikleri hizmet karşılığı beklentileri vardır ve bu istek de, kendilerinin kahramanlaştırılması yönünde değildir kesinlikle. Tek istekleri vardır Devletten ve oda hak ettikleri, insanca yaşamaları için gerekli olan, sosyal güvenlik haklarının kendilerini ve ölümleri halinde ise eş ve çocuklarını, yaptıkları hizmete yakışır şekilde koruma altına almasıdır.Ha birde unutmadan eklemeli, uğruna hayatlarını ortaya koydukları halklarının, az da olsa kadir, kıymet bilmesidir istekleri.

Ne kadar isteseniz de anlayamazsınız isimsiz belki binlerce kahramanı ve düşünmekten de korkarsınız yaşadıklarını.

Dağlar ürkütücüdür gecenin karanlığında, karların arasında ve üşürsünüz. Dinlerken sessizliğin ve gecenin içinde tabiatın tüm seslerini, ayrım yapmaya çalışırsınız, hangisi tehlike ve hangisinin ardından ölüm gelebilir diye. Uyumamaya çalışırsınız mevziinin içerisinde, tümkıyafetleriniz ıslanmış ve soğuğu hissederken tüm benliğinizde. Bilirsiniz ki uyku ölümdür, ya dondurur ya da kahpenin kurşunuyla buluşturur.

Düşünün bir gününüzü ve sonra onların yaşadıklarını hissetmeye çalışın. Tamam, görevleridir çoğunun yükümlü olanlar dışında ama onlar aslında biz, siz, hepimiz için hepimizin güvenliği, hepimizin geleceği için oradadır ve aldıkları maaşları duyduğunuzda da gitmezsiniz oralara, eğer sorumlulukla dolu milli duygularınız yoksa.

Onlar, dağların keskin zirvelerinde bir yerlerde, yaz güneşinin yakıcı sıcağında ve kışı en sert hissederek, yoğun tipi ve metrelerce kar arasında, görevlerinin sorumluluğuyla saatler değil günler, haftalar, aylar geçirirler. Üstelik ıslandıklarında, üzerlerindeki elbiseyi değiştirme imkanları olmadığı gibi, mühimmata verilen değerle, taşıma kapasiteleriyle orantılı olarak yanlarında bulunan kısıtlı suları bittiğinde, ya bir helikopter görevi olmasını beklerler günlerce veya bulabildiklerinde bir derenin suyunu, bulabildiklerinde bir su birikintisi yada cendere içinde kalmış olan, içinde kırmızı minik kurtçukların yüzdüğü suyu içerler. Mutlu ederler kendilerini bir de. Suda bu canlılar varsa zehirli değildir diye. Siz hiç karın kurtlandığını gördünüz mü ya da toprak biti denilen ve topraktan gelip sizi rahatsız eden canlılar olduğunu duydunuz mu? Onlar yaşayarak öğrendi bunu. Hani, İstanbul´da kar yağarken şimşek çakmasına şaşırıyordunuz ya, bunlar onu hep yaşadı dağların zirvelerinde, ıslanırken mevziilerinde.

Göreve giderken sevdiklerini bıraktılar, yaşadıkları, nefes aldıkları sürece, her anlarında, kaygıyla onları bekleyen gerilerinde.

Hepsinin hayalleri, umutları, duaları vardı gelecekleriyle ilgili döndüklerinde ama dönemedi bir kısmı. Döndüler aslında dönmesine de, göremediler döndüklerini. Ne de şaşaalı bir törenle dönüp geldiler memleketlerine. Bandolar, bayraklar, yüzlerce insan vardı. Devlet erkânı da oradaydı ve aslında hiç de beklemiyorlardı böyle bir geri dönüşü.

Hani her sinema filmini izleyen bir kamera daha vardır ya. Kamera arkası derler hani ve bizim izlediklerimiz dışındaki yaşananları gösterir. Güler, eğleniriz yapılan hatalara ama onların mücadelesinde, hataya yer yoktur kamera arkasında ve her hatanın sonu ölümle biter çoğunlukla.

Yüreği vatan sevgisiyle dolu oralarda, bizim olan o yerlerde görev yapan, tüm kahramanların anısına.

 

 

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92