Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


GELİŞİM SÜRECİNDE GÖRÜNÜMLERLE TÜRKİYE


Türkiye, küreselleşen terörün şu anda en yoğun olduğu ülkelerden biri durumuna geldi. Bulunduğu coğrafya itibarıyla, kuruluşundan bu yana, küresel güç odaklarının ilgi ve zaman zaman da doğrudan etki alanına giren Türkiye, hayatının önemli bir bölümünü savaş alanlarında geçirmiş olan kurucu liderinin, ?yurtta barış, dünyada barış? ilkesiyle, milli mücadelenin ardından derhal, özellikle komşularıyla, diplomatik bağlarını sağlamlaştırma yönünde girişimlere başlaması, ısrarlı demokrasi deneyimleri, laikliği benimseyerek, tüm Ortadoğu ve Kuzey Afrika ile diğer Müslüman ülkelere örnek olarak izlediği siyasetle, üzerinde meşale sallanan barut fıçısı görünümündeki bölgesinde, güçlü bir ülke ve denge faktörü olarak kalmayı başardı.

Benimsediği, ?en kötü barış, savaştan her zaman daha iyidir? anlayışıyla, mümkün olduğunca, Dünya barışına yönelik oluşumların içerisinde yer almaya çalışarak, yaptığı faaliyetlerle, farklı kıtalardaki farklı ülkelere yaptığı destek ve yardımlarla, mümkün olduğunca, kuruluşunda benimsediği ilkenin gereklerini yerine getirdi.

Tüm zorlamalara rağmen, 2. Dünya Savaşında tarafsız kalmayı başardı. Ancak, barışçı girişimlerine rağmen önüne çıkan Kıbrıs meselesinde yaptığı, yerinde ve haklı müdahalelerle, güneyde karın bölgesini emniyete aldı. Bu müdahalenin ardından çıkardığı sonuçlarla askeri teknoloji olarak başlattığı daha sonra doğal olarak ülkenin başat teknoloji gelişimcisi olan ASELSAN kuruldu. Daha önce de, her ne kadar iç siyasette oldukça ateşli tartışmaların konusu olarak bir kesim tarafından sert bir dille eleştirilse de, Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında Kore´ye yaptığı müdahaleyle, kendini NATO içerisine aldırarak, dönemin konjonktüründe, geleceğe yönelik olarak kendisini, güvenlik yönünden mümkün olduğunca garanti altına aldı. Ayrıca, NATO kanadına girişiyle birlikte, bloklar arası yarışın sonucu ve soğuk savaş döneminin erken uyarı kollarından biri olarak, askeri teknoloji öncelikli olmak üzere, birçok teknolojik gelişimin ülkeye girişi sağlandı. Ülke üzerindeki radar ağları ile telekomünikasyon sistemleri ve bunun sonucuyla televizyon yayınlarının girişi dâhil, birçok imkân elde edildi. Alınan dersler, kullanılan fırsatlar ve izlenen akıllı politikalarla ülke gelişme hızını artırdı.

Gelişim sürecinde demokrasi birkaç kez sekteye uğrasa da, yapılan müdahalelerin ardından, kısa sürede yeniden demokratik ortama dönülme ve hukukun üstünlüğü ilkesini mümkün olduğunca esas almaya çalışarak, medeniyetler arası kültürel geçiş bölgesinde olmanın dezavantajlarını avantaja dönüştürme girişimleriyle, Dünyanın en iyi ekonomileri arasına, alt sıralarda da olsa girmeyi başardı.

Coğrafyasının jeostratejik konumu nedeniyle, tarih boyunca, kimi zaman din esaslı kimi zaman kaynakların kullanımına yönelik, kapitalist maksatlı Emperyalizmin dayattığı savaşlarla yaşanan tüm gelişmelerden, olumlu veya bazen olumsuz etkilense de, varlığını, günümüze kadar bölgesinde ve gerektiğinde yerinde ve zamanında kısıtlı müdahalelerle, Kuzey Yarımkürenin doğusunda, güçlü ülkelerden biri olarak korudu.

Günümüzde, Güney Yarımkürede bulunan ülkelerle de işbirliği içerisine girme çalışmaları devam ederken, yapılan yanlış analizlerle, bölgesinde güç olma konumunda riskler meydana geldi. Gelişen bölgesel jeopolitikte, arka arkaya yapılan hatalarla, bir anda kendini oyun dışına itilirken bulan Türkiye, bir yandan da, özellikle AB tarafından, tampon bölge durumunda olma istemiyle ve zorlamasıyla karşılaşarak, kendini bölgesel ve hatta Afganistan ve diğer bölgelerden gelenleri de varsayarak, geniş çaplı bir üst küresel mülteci kampı konumunda buldu. Halen göçmenlere yönelik sorunlarla uğraşırken, imzaladığı anlaşmalar çerçevesinde, geleceğini de ipotek alma yolunda ilerler görünümü veriyor.

Tüm bu gelişmeler devam ederken, kangrene dönmeye başlayan terör sorununda gelinen noktada, Suriye´deki gelişmelere yönelik yapılan yanlış siyasi analizlerle, ülke, bir anda kendini oyun alanı olarak buldu.

Türkiye, kullandığı militanların seviyesine (çocuk savaşçılar kullanmaya başlayan örgütler, kendi sonlarını da hazırlar) ve yaptığı eylemlerin niteliğine bakarak, artık sona yaklaştığı izlenimi veren PKK terör örgütünün, bu yok oluş sürecinde, daha çok eylemle kendini ispatlamaya çalışacağı gerçeğiyle, bölgesellikten çıkarak, küreselliğe yönelen IŞİD Terör Örgütünün ve ülke içerisinde uykuda olan sağ, sol ve yıkıcı- bölücü eğilimli tüm diğer örgütlerin de aktifleşme çalışmalarıyla, savaş alanı görünümüne doğru ilerliyor.

Ülke, günümüzde yaşanan gelişmelerle, kuruluşundan bu yana, en zorlu küresel ve dolayısıyla bölgesel mücadelede, etki alanı içerisindeki konumuyla, beka savaşımı veriyor görünümüne girmek üzere.

Türkiye, geçmişten gelen kazanımları, elde ettiği tüm diplomatik ve askeri tecrübeleri koordineli olarak kullanıp, kuruluşunda benimsediği ilkelerin anlamı doğrultusunda atacağı sağlam adımlarla, kendini yeniden, en azından bölgesel güç konumuna alabilecektir. Aksi halde, dış siyasette, ülkelerarası ilişkilerde her boyutta, tüm dünyada bende varım izlenimi vermeye çalışırken, istenmeyen, zayıf köklü ama çok dallı, yapışkan, yayılmacı, güçsüz sarmaşıklar görünümüyle, uzun süre tutunamayarak, kökünün de risk altına girmesine yol açar.

Can UĞURATEŞ  

YAZARLAR

  • Perşembe 24.1 ° / 11.6 ° Güneşli
  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • BIST 100

    8806,72%-0,01
  • DOLAR

    32,25% 0,26
  • EURO

    35,08% 0,67
  • GRAM ALTIN

    2270,84% 0,79
  • Ç. ALTIN

    3854,72% 0,51