Siyasi partilerin, 1 Kasım seçimleri sonrasında, yeniden yapılanarak, AKP karşısında, uygulamaları gereken yeni politikaları gözden geçirmeleri beklenirken, MHP, 2018´de yapılması planlanan kurultaya kadar, bu yönde çok da etkili bir siyaset izlemeyeceğini ortaya koyarak, AKP´nin merkez sağdaki ve ülke siyasetindeki liderliğini kabullenmiş görülüyor.
CHP´de kıpırdanmalar başladı. Genel başkanlık yarışında, ardı ardına ortaya çıkan adaylar ve adayların söylemleriyle, CHP´nin özüne dönmesi yolunda, sinyaller görülmeye başlandı.
Halka inememe; halkın genel ortak temel sorunlarına kısa vadede çözüm üretememe; parti içi farklı seslerle, halkın gözüne güçlü, dirayetli, kararlı görünememe; toplumun genel hassasiyetlerinin, parti içi yeni katılımlar ve farklı seslerle zedelenmesi; kuruluşta ve en güçlü dönemlerinde belirlenmiş ideolojinin dışına çıkılması gibi konuların, gözden geçirilerek, güncel ve etkin olarak yeniden yapılandırılması gerektiği açıkça görülüyor.
Genel başkanlığa adaylığını koyanlar da, tespit edilebilen bu başlıklar ile benzeri konuları gündeme getirerek, yeni bir yapılanma ihtiyacını ortaya koyuyorlar.
1927´de Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik ve Laiklik ilkelerini benimseyen ve 10-18 Mayıs 1931´deki üçüncü parti kurultayında, Devletçilik ve İnkılapçılık ilkelerini de katarak, ?Altı Ok? esasını kabul eden CHP, genel olarak sosyal demokrat ve sosyal liberal bir yapıda çalışmalarına devam etmiştir. Oysa şu anki görünümü, yıllardır parti ideolojisini benimsemiş olanların kafalarını karıştırmaktadır.
CHP´nin, özellikle son dönemlerde, farklı etnik grupları da unutmayarak, onların da hak ve özgürlüklerini savunduğu izlenimi verebilmek için kadrolarına kattığı kişilerin, medya önünde yaptıkları söylemler, doğrudan genel toplum hassasiyetlerini incitecek düzeylere gelmiş, yıllardır, ülke yönetiminin uluslararası arenada çözmeye çalıştığı sorunları, tavizkar ve ülke menfaatlerini olumsuz etkileyecek bir şekle bürünmüştür. Genel başkan adaylarının da dile getirdiği gibi, CHP´ne yeni bir güç, ivme kazandırması için katılanlar, parti ideolojisini benimsemektense, partiyi, daha önce içinden çıktıkları ideolojiler yönünde şekillendirmeye çalışmaktadır. ?Ben partiye değil, parti bana uysun? anlayışının, CHP´ne zarar verdiği bir gerçektir. Zaman zaman merkez sağ düşüncelerine yaklaşan ve sıkıca savunma görüntüsü veren kadrolar ile bölücü düşünceyi hedefleyerek, bunu demokratik kavramlarla perdeleyen fikirleri destekler görünen kadrolarla, hedefe ulaşılamayacağı çok açık.
CHP sosyalist bir parti midir, yoksa sosyal demokrat, sosyal liberal bir parti midir? Milliyetçi görüşü ne oranda destekler, bunun açıkça ortaya konulması gerekir. Sosyalist düşünceyle sosyal demokratlığın aynı olmadığı, halka net olarak anlatılmalıdır.
Sosyalizm deyince, aklına doğrudan komünizm gelen, ABD´nin de yoğun etkisiyle, NATO bünyesinde yıllarca komünizmi ?Demir Perde? nitelemesiyle korkunç olarak gören, Kore´de komünizmle savaşmış, sosyalizm deyince, aklına ilk önce Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği´nin izlediği siyaset ve eylemler gelen halkın, dinsiz olarak da gördüğü ve yanlı söylemlerle, beynine yerleşmiş olan görüntülerle algıladığı bir ideolojiye, oy vermesini beklemek oldukça zor. Kaldı ki, Marksist teorinin de sosyalizmin, kapitalizmin yerini alacağını ve daha sonra sosyalist yapının kendiliğinden komünizme dönüşeceğini, komünizmin, sosyalizmin ardılı olarak gelişecek toplumsal sistem olduğunu işaret ettiği de bir gerçektir. CHP´nin, özüne dönmesi, halka, benimsediği ideolojiyi tam ve doğru olarak anlatması gerekliliği bir realitedir. Sadece, CHP´ni doğru algılayan veya babadan, atadan aynı görüş ve düşüncelerle gelen kesimin dışında, etkili olmak oldukça zor. Üstelik ülkenin tarihsel gelişiminde yaşanan siyasi olayları tam olarak değerlendiremeyen, otoritenin üstünlüğüne her zaman biat etmiş bir hedef kitlenin önüne, tek parti dönemi sonrası, Demokrat Partinin bir anda göreceli de olsa bollukla gelmesi ve ardından yaşananların, yeniden şekillenen ideolojilere uygun, aşırı eleştirel anlatıları ortaya konulmakta. Cumhuriyetin kuruluş yıllarına ait ve zorunlu kabul edilebilecek, olumsuz imaj veren her olayın da aynı şekilde, CHP üzerinde odaklanmasıyla, okumaktansa inanmayı tercih eden bir hedef kitlenin ikna edilmesi, merkez sağ dışına çıkarılması zor görülüyor.
Milletvekili adaylarına, seçilirseniz, parti politikalarına uygun olarak projeleriniz nelerdir diye sorduğunuzda, cevap olarak, ?öncelikle AKP´ni iktidardan indirerek?? diye başlayan kalıplaşmış sözleriyle, aslında bir projeleri olmadığını, sadece Meclise girmeyi ve avantajlarından faydalanmayı hedeflediklerini anlıyor ve bu yaklaşımlarla, merkez sağın söylemleriyle inançları bütünleşmiş halkı, etkilemenin zor olduğunu görüyorsunuz.
CHP´nin, yönetim kadrolarının yeniden yapılanarak, tespit edecekleri hedefe ulaşmada karşılan hata ve noksanlıkları yeniden değerlendirip, ideolojilerinin, halkın genel ortak temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve gelişime açık bir yapıda olduğunu, halkın anlayacağı ifadelerle anlatması ve hassasiyetleri dikkate alarak, taviz vermemesi durumunda, başarılı olmak için doğru hedef olan, iktidara ulaşması kesinlikle hayal değil.
Can UĞURATEŞ
