Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN SÖYLETTİKLERİ

Üniversitelerden ve dolayısıyla buralarda eğitim vermeleri maksadıyla görevlendirilenlerden beklentimiz, kesinlikle ve akla gelebilecek her konunun, uzmanlık alanlarına uygun olarak, genç beyinlere tam ve doğru olarak aktarılmasını sağlayarak, onların düş


 Bölgesel jeopolitikteki gelişmeler ve değişimler, çok hızlı ve artan bir ivme ile devam ediyor. İran´ın, uygulanan ambargonun kalkmasının ardından, büyük bir süratle ikili ilişkilere başladığı ülkelere ve imza atmaya başladığı anlaşmalara bakınca, büyük bir hazırlık içerisinde olduğunu ve gelişmeleri kendi lehinde kullanabilmek için, belirlediği stratejinin ne kadar doğru olduğunu görebiliyoruz. İran, artık kesinlikle bölgesel ve etkin bir güç.

Cenevre´de yapılması planlanan Suriye görüşmeleri de, masaya oturacak tarafların, net olarak belirlenememesi üzerine ertelendi. Bu gelişmede, Türkiye´nin yaptığı PYD baskısının etkili olduğu iddia edilse de, bu açıklamaların yine iç siyasete yönelik olduğu, aslında muhaliflerin, üzerlerindeki baskı kalkmadan masaya oturmayı reddetmesi nedeniyle, erteleme yapıldığını anlıyoruz.

Rusya´nın, her ne kadar reddetse de, hemen sınırımızın ötesine, Nusaybin´in, Suriye´deki yarısı konumunda olan Kamışlıya üs kurması,Türkiye için çok ciddi bir tehdit oluşturuyor. Rusya, Ermenistan´da, sınıra yakın olarak kurulu olan üssünü daha önce güçlendirmişti. Suriye´de zaten var olan deniz ve hava üsleri ile bölgesel dengeleri yeterince bozarken, hemen sınırımızın ötesine kurulan üsle, ne yapmaya çalıştığını anlamakta hiç de zorlanmıyoruz. Suriye´nin Kuzey Batısını deniz ve hava üsleri ile bloke ederken, şimdi de Kuzeyden, etkin olarak kontrol altına alıyor. Böylelikle, yerel kuvvetleri istediği gibi yönlendirebilecek. Türk Hava Kuvvetlerinin, terörle mücadele kapsamındaki uçuşları da kısıtlanacak.

Aynı bölgede, ABD üssü kurulduğunu da görünce, bu bölgenin, güç odaklarınca ne kadar önemsendiğini algılayabiliyoruz. Kamışlı ile ABD´nin üs kurduğu Haseke arası, sadece 85 Km. Türkiye´nin, Fırat´ın batısı tehdidinin, ne kadar caydırıcı olduğunu düşünmek bile sıkıntı yaratıyor.

Tüm bu bölgesel ve Türkiye´yi doğrudan etkileyen gelişmeler olurken, Türkiye´de neler yaşanıyor?

Tüm bu gelişmeler yaşanır ve BOP, plan üzerinde değişikliklerle de olsa, tüm hızıyla devam ederken, Türkiye´de hala özgürlükler ve ağırlıklı olarak düşünce özgürlüğü tartışılıyor. Bu arada, akademisyenlerin imzaladığı bir bildiriyle, Türkiye´nin Güneydoğu bölgesinde bazı ilçelerde yaşananlar için, bölgeye gözlemci gelmesi istenebiliyor.  Bu gelişmeye bağlı olarak değerlendirme yapmak gerekirse;

Terörün hedeflerinden biri, istenilen yer ve zamanda yapılan şiddet, baskı, yıldırma eylemleriyle, o bölgedeki hedef kitleyi fikren, yapılması planlanmış olan değişimlere hazır hale getirmektir. Dezenformasyonlarla kafası karıştırılarak, gerçeklerden uzaklaştırılan halk, yoğun propagandalarla, gerçek düşmanını dost olarak görmeye ve kurulu düzene isyan etmeye başlar.

Terörün hedeflerinden bir diğeri de, bir an önce siyasallaşarak ülke ve dünya genelinde, rahatlıkla ve yasal olarak konuşabilme hakkını elde etmektir.

Terör, eğitim kurumlarının, çağdaş eğitimlerine devam ederek, hedef kitleyi bilinçlendirmesini ve bilinçlenen kitlelerin, kendisini dışlamasını istemez.

Türkiye´de terör, tüm siyasilerin de kabul ettiği gibi, yasal olarak siyasallaştı. Ülke genelinde ve yurt dışında, yasal siyasiler, terör örgütünün hedefleri ve istekleri doğrultusunda rahatlıkla ve yasaları, özellikle özgür düşünce kavramını ele alarak, diledikleri gibi davranışlarını düzenleyerek, fikirlerini dayatabiliyor.

Üniversitelerimizde de durumun pek parlak olmadığı anlaşılıyor. Çünkü özgür düşünce ve eğitimde bilimsellikle, taraflı olmaktansa, tarafsız duruşun savunucuları olması gerekenler, yaptıkları açıklamalarla şaşırtarak, korkutuyor. Tarafsız düşünceyle, genç dimağların, tamamen bilimsel yöntemler ve düşüncelerle, kendilerini yaşama hazırlamalarının sağlandığı üniversitelerimizde, düşünce özgürlüğü kavramının dahi tam olarak anlaşılamadığını ve öğrencilere tarafsız, bilimsel gerçeklerle eğitim vermesi gerekenlerin de, taraflı davranmaya başladığını görünce irkiliyoruz. Oysa üniversitelerden ve dolayısıyla buralarda eğitim vermeleri maksadıyla görevlendirilenlerden beklentimiz, kesinlikle ve akla gelebilecek her konunun, uzmanlık alanlarına uygun olarak, genç beyinlere tam ve doğru olarak aktarılmasını sağlayarak, onların düşünce kapasitelerinin artırımıyla, geleceği, yeterli olgunluğa erişmiş nesillerin eline bırakmak.

Düşünce özgürlüğü, kavramsal olarak ve kişilerin bu özgürlüğü algılama ve uygulama yöntemleri açısından, tartışılabilir. Ancak, özgürlükler sınırsız değildir. Özgürlükleri sınırsız olarak algıladığınızda, sizin düşüncenizi benimsemeyenlere sıkıntılar yaratmaya başlayarak, onların özgürlüğünü kısıtlarsınız. Düşünceler hınzırdır, yerlerinde duramazlar ve arkalarından hareketleri sürüklerler. Karşınızdakileri olumsuz olarak etkilemeye başladığınızda, özgür olduğunu savunduğunuz düşünceniz, sorgulanmaya ve nihayetinde yargılanmaya başlar. Düşüncelerin etkisinin boyutları düşünülerek, doğal olarak, yine özgür iradeyle seçilmişlerin koyduğu yasalar devreye girer. Çünkü devletler ve hatta ideolojiler, kendilerini korumakla yükümlüdür.

Tüm bunları değerlendirir ve gelişmeleri kaygıyla izlerken, bölgenin geleceğinde, Türkiye´nin yerinin ne olacağını düşündükçe, sıkıntılarımızı gizleyemiyoruz.

 

YAZARLAR

  • Çarşamba 35.2 ° / 19.1 ° Güneşli
  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • BIST 100

    9645,02%-0,50
  • DOLAR

    32,56% 0,14
  • EURO

    34,81% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2417,74% -0,61
  • Ç. ALTIN

    4073,33% 0,00