Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


ERGENEKON YARGI SÜRECİNİN SÖYLETTİKLERİ

Sonunda hukukun üstünlüğü öne çıktı ve adalet yerini buldu, diye bir sevinç havası oluşurken, acı bir gerçek, tam karşımızda, aşılamayacak taş bir duvar gibi duruyor.


Kumpasın bir ayağı daha çöktü. Yargıtay On Altıncı Ceza Dairesi, uzun soluklu incelemenin ardından gerekçeli kararını açıklayarak, Ergenekon Terör Örgütü diye bir örgüt ve yapılanmanın delilleri olmadığını ve yerel mahkeme tarafından, yargılama süresince yapılanların hukuka uygun olmadığını açıkladı. Böylelikle bu davada yargılanan sanık konumundaki kişiler, kuvvetle muhtemel, yeniden yargılama sonrasında topluca beraat edecekler.

Dokuz yıl devam eden bir dava; sahte delillerle ve yıllarca mücadele ettikleri teröristlerin tanık ifadeleriyle, özgürlüklerinden yıllarca alıkonulan insanlar; onurları için hayatına son verenler, hasta oldukları halde gerekli ilgi gösterilmediğinden hayatlarını kaybedenler, emekliye sevk edilerek, gelecekleri karartılan, parlak kariyerleri sona erdirilenler; hakları verilmediğinden kayba uğrayanların, kayıpları, zararları nasıl giderilecek?

Sonradan kumpas adı verilen davalarla, TSK´nın gelecek yıllara yönelik komuta kademesinin komple değişmesi, önemli projelerde ve önemli yurt dışı görevlerde bulunanların görevlerinden alınmasıyla yaşanan kayıplar, kozmik oda soruşturmasında elde edilen çok gizli bilgilerin akıbeti gibi, birçok sorun da öylece orta yerde duruyor.

Sonunda hukukun üstünlüğü öne çıktı ve adalet yerini buldu, diye bir sevinç havası oluşurken, acı bir gerçek, tam karşımızda, aşılamayacak taş bir duvar gibi duruyor.

Akıllarımızdaki soru işaretleriyle,bu duvarı nasıl aşabileceğimizi kestiremiyoruz. Bir gün, bir şekilde, savunduğum bir fikirden dolayı,siyasi çekişmeler veya kişisel bir nedenle,kesinlikle hukukun üstünlüğüne inanarak hizmet etmesi gereken bir savcı tarafından, onun, kişisel görüşleri ve düşüncelerine ters olmam nedeniyle, özgürlüğüm, tüm hukuk kuralları yok sayılarak, geçici de olsa sınırlanıp, daha sonra da böyle bir şey yokmuş denilebilir mi? Benim en doğal insan haklarımdan olan özgürlüğümü kısıtlamak, bu kadar kolay ve yaptırımsız mı?Yaşananlar, her zaman Ferhan Şensoy´un, ?Pardon? filmi gibi, trajikomik mi olacak?

Mahkeme devam ederken, yargılama sürecinde görülen hukuka aykırı davranışlar karşısında, mahkemenin sonuçlanmasını bekleyip, bu arada bilerek, kasıtlı olarak uzatılan süreçlerle, kaçma ve delil karatma ihtimalim olmadığı halde tutuklanarak,özgürlüğüm dâhil neredeyse tüm insan haklarım yok mu sayılacak ve ben bu durumda kime, neye güveneceğim? Bu durumda, bu gün yaşanan ve başarı olarak nitelendirilen hukuk mücadelesini, gerçek manada nereye koyabileceğim? Yargıtay´ın verdiği kararla gelinen nokta, bir başarı ve hukukun üstünlüğünün göstergesi mi, yoksa tüm yaşananlarla hukuksuzluğun vahim bir örneği mi? Buna tarih karar vermeden önce bizim karar vermemiz,hukukun üstünlüğü, haklar ve özgürlükler konusunda gerekli tüm tedbirleri almamız lazım.

Başka bir açıdan yaşananlara bakarsak: Davalardan kısa bir süre sonra başlayan BOP kapsamındaki gelişmelerle, Türkiye´nin, paralel, üçgen, kare, daire adına ne derseniz, devlet içindeki yapılanmalarla yapılacak kumpaslarla, komuta kademesi yıpratılmış, moral ve motivasyonu bozulmuş bir Silahlı Kuvvetlerle, gelişmelere aktif olarak müdahale edemeyeceği ve bölgesel jeopolitikte devre dışında kalarak, kendi ülkesinde gerçekleştirilmesi düşünülen oluşumlara kayıtsız kalması planlanırken, düşünülmeyen bir şey vardı: TSK´nın disiplin anlayışı. TSK, bu süreçte disiplininden hiç taviz vermedi ve yurt dışında, elinde onlarca imkânı olanlar dahi gelip, onurlu bir şekilde, adalete güvendiğini gösterdi. Boşalan görevler aksamaksızın devam ettirildi.

TSK, tüm planları boşa çıkartıp, disiplininden ve eğitiminden kesinlikle taviz vermeyerek, şu anda, Suriye´deki gelişmelerden destek alarak, ülke içerisinde, alışılmışın dışında, ilçe merkezlerinde meskûn mahalde eylemler yaparak, bölge kazanımı elde etmeye çalışan PKK´yı, defaten olduğu gibi bir kez daha bitiriyor. Ayrıca,Başika´dakonuşlu bir M60T tankının, IŞİD tarafından atılan Rus yapımı, 9K135 Kornet (NATO kodu AT-14 "Spriggan") tanksavar roketi ile vurulmasının ardından verdiği tepkiyle, eğitiminin ve teknik kapasitesinin gücünü de gösterdi. Hava kuvvetleri ile Deniz Kuvvetlerininimkân ve kabiliyetleri de bilinen bir gerçek.

Bu durumda, ülkenin asker dışındaki dinamiklerinin, Meclis bünyesinde yaptıkları veya yapacakları, geleceğe yönelik olarak Türkiye´nin durumunu belirleyecek. Bu süreçte de TSK´nın, her zaman olduğu gibi dimdik görevinin başında olduğunu gururla göreceğiz.

Türkiye´yi, daha önce kurulmuş ve yıkılmış olan diğer Türk devletlerinde olduğu gibi, dışarıdan müdahalelerle yıkmak mümkün olmayacak. Son on yılın yaşanmışlıkları ile tarihten alınması gereken derslerle,önümüzdeki süreçte, iç siyasette yaşanan gelişmeleri dikkatle takip ederek, Meclis çatısı altında gerçekleşecek mücadelelerle, Türkiye´nin,bekası ve çağdaşmedeniyet seviyesine ulaşması için gerekli tüm tedbirlerin, titizlikle alınması gerekmekte.

 

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 15.2 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 24.8 ° / 13.8 ° false
  • Pazar 25.4 ° / 14.4 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • BIST 100

    9548,57%0,19
  • DOLAR

    32,49% 0,16
  • EURO

    34,80% 0,25
  • GRAM ALTIN

    2487,88% 1,05
  • Ç. ALTIN

    4157,48% -1,05